
Hafta sonunda İstanbul’a yakın nereye gitsek derken Dijitalseyahatname.com bloğunun sahibi Gizem, Tekirdağ‘da Mübadele Dönemi Köyleri rotası ile çıkageldi. Ben de Hyundai’dan Yeni i30’u ulaşım sponsorumuz olarak ayarlayınca cuma akşamı iş çıkışı yola koyulduk.
Tekirdağ çevresinde gezilecek yerler diye çıktığımız planımız yaşadığımız aksilikler sonucunda Tekirdağ ve çevresinde ne yenir ne içilir gezisine döndü. Bir nevi Tekirdağ Köftesi‘nin peşinden köy kasaba dinlemeden gezdik durduk. Köfteleri sindirirken de az biraz yer gezdik tabi ki de 🙂 Cuma akşamı başlayıp pazar akşamı biten bir köfte rotası hazırladık sizin için. Tekirdağ’ı yedik bu süreçte. Bölgedeki danaların ve kuzuların sessizliği bizdendir desem yalan olmaz 🙂 Baştan uyarayım bu rotayı yapacaklar en az bir hafta sıkı diyet yapsın 🙂
instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam
Hayallerdeki Tekirdağ Mübadele Köyü Rotası
Yola çıkmadan önce Gizem çok kapsamlı bir rota çalışmıştı. Gece Kumbağ’da kalacak ve aşağıdaki rotayı yapacaktık.
CUMA
——————————————–
Kumbağ Balık Ali – Cevriye Bar
CUMARTESİ
——————————————————–
Muratlı: Göçmen Evi, İstasyon binası, İnanlı Çeşmesi
Yemek: Mavi Köşe Köftecisi
Karacakılavuz: El dokumaları – Küçük Sanat Kooperatifi
Hayrabolu
GEZİLECEK YERLER: Sarban Ahmet Türbesi, Ulu Camii, Hacılar Köyü Köprüsü ve Tümülüsü
YEMEK: Hayrabolu tatlısı, Çerkezmüsellim’de köfte
Uzunköprü: Güzelce Hasan Bey Camii, Demokrasi Anıtı, Murat Külliyesi
Şalgamlı Köyü
Malkara
GEZİLECEK YERLER: Şehitlik Abidesi ve Parkı, Gazi Ömer Bey Türbesi, Kuğulu Park, Kermeyan Tümülüsü, Apri Antik Kenti, Malkara Kültür Vakfı Müzesi, Ermeni Kilisesi
YEMEK: Şeref Dondurma ve Peynir Helvacısı, Kaanlar ya da Ünal Peynircilik
Mahramlı köyü: Yılmaz’ın yeri ….tabelası yok, sora sora bulunuyor.
Yenidibek (vakte göre)
Sağlamtaş köyü (Motor Ayşe diye falcısı çok meşhurmuş)
İnecik: Kasap Adnan burma sucuk (üretim tesisi ve restoran)
Yeşilsırt Köyü – Yaşar Et (külbastı, kuzu çevirme)
———————————————————–
PAZAR
Kumbağ Çamlık
Tekirdağ
GEZİLECEK YERLER: Barbaros Bağ Evi, Namık Kemal Evi, Nazım Hikmet Müze Evi, Arkeoloji Müzesi, Rakozci Müzesi, Eski Cami, Vali Konağı Müzesi, Hayal Adası (kadın girişimciler Eskicami-Ortacami Mh. Metin Oktay Çk.Sk)
YEMEK: Latif Lokantası (Sahipleri Arnavut. Arnavut ciğer, ciğer sarma, kelle paça); Şar Pastanesi, Tekbaş Helva
Bedesten Köfte ya da Köfteci Ali (yol üstü)

İstanbul Kumbağ Yolculuğu
İstanbul’dan cuma akşamı trafiğin bitmesini bekleyip konaklamayı planladığımız Kumbağ Green Garden Pansiyon’a doğru yola koyulduk. Yola çıkmadan önce arayıp biraz gecikeceğimizi de bildirmiştik. Yaklaşık 165 km’lik bir yolculuk sonrasında Kumbağ’ın girişinde ıssız sokaklarda in cin top oynarken pansiyonumuzu arayıp en sonunda bulduk. Gece 1 buçukta zili çalınca pansiyonun sahibi uykusundan uyandı ve “Bu saatte gelen adamları ben pansiyonuma almam. Hatta sizi yarın da almam” deyip gecenin bir vakti sokakta bıraktı. Durumun şoku ile acaba İstanbul’a mı dönsek derken Çorlu’ya dönme kararı aldık. Gizem’i Çorlu’da bize katılacak arkadaşının evine bırakıp ben de bir otel buldum. geceliği 70 TL’ye Çorlu’da Bormalı Hotel’de kaldım. Otel idare eder. Kahvaltı raf üstüne dizili açık büfe. Yani açık büfe derken büyük bir şey beklemeyin.
Tekirdağ’da Gezilecek Yerler
Sabah Gizem ve Cansu ile buluştuktan sonra yola koyulduk. Açıkçası bu köyler tarihte göçmenlerin yerleştiği mübadele köyleri olması ile ayrışıyorlar. Ancak bu köylerin çoğunluğu görsel olarak Safranbolu, Göynük, Trilye gibi manzaralar sunmuyor. Ama söz konusu yeme içme olunca birçok köy ve kasaba birbirinden farklı köfte ve tatlıları ile damaklarda güzel hatırlar bırakıyor. Bu bağlamda Çorlu’dan sonra ilk durağımız Muratlı oldu.
Muratlı’da Gezilecek Yerler
Muratlı Tekirdağ’a 23 km uzaklıkta yer alan ilçelerden biri. Adını burayı çok beğenen I. Murat’tan alıyor. Burası Cumhuriyet döneminde Romanya, Yunanistan ve Bulgaristan’dan birçok göç alıyor. Çorlu’dan yaklaşık 34 km uzaklıkta yer alıyor. Burada görülmesi gereken yerler Göçmen Evi ya da diğer adı ile Atatürk Evi, Muratlı İstasyon Binası ve İnanlı Çeşmesi.
Atatürk Evi
Cumhuriyet döneminde gelen göçmenler için Muratlı’da birçok göçmen evi yaptırılmış. Bunlardan biri de Atatürk Evi. Biz de ilçede ilk olarak buraya gittik. Burayı Göçmen Evi diye sorarsanız kimse bilmiyor. Atatürk Evi deyince herkes gösteriyor. Eve varınca bir de ne görelim hafta sonu kapalı. Sağolsun yoldan geçen bir amcanın eşi burada memurmuş ve gidip evden anahtarı aldı ve bize burayı gezdirdi. Atatürk Evi, 1936 yılında Atatürk’ün Muratlı’da göçmenlerin durumunu görmek için geldiğinde kaldığı evmiş. İçeride ona ait fotoğraf albümü, kıyafetler ve anılar var. Odalardan birinde LCD ekranlı TV olması ise bize biraz garip geldi.
Tarihi Muratlı Garı
Evi ziyaret ettikten sonra karşısındaki Tarihi Muratlı Garı’na gittik. 1870 yılında Avusturyalılar tarafından yapılan tarihi istasyon hala çalışıyor. Halkalı Kapıkule güzergahı üzerinde yer alıyor. Biz de bu tren istasyonu önünde güzel fotolar çekinip biraz şımardık 🙂
Muratlı Mavi Köşe Köftecisi
Tren istasyonunda instagram için yeterince fotoğraf çekilince çıktık ve karşımızda Muratlı’nın meşhur Mavi Köşe Köftecisi’ni bulduk. Burası salaş ufak bir köfteci. Muazzam bir hijyen yok. Ama köftesi gayet güzel. Üstelik de bir porsiyon köfte 6 TL gibi çok komik bir ücret. Fiyat kalite tavan yapıyor.
Karacakılavuz Köyü

Muratlı’dan sonraki durağımız, yaklaşık 20 km uzaklıktaki Karacakılavuz Köyü oldu. Buraya Yeşilsırt üzerinden gittik. Yeşilsırt’ta Yaşar Et, külbastı ve kuzu çevirmesi ile meşhur bir restoran. Yemekten yeni kalkınca burayı deneme imkanımız olmadı. Bu köyde Karacakılavuz Kadın Kooperatifleri‘nin yaptıkları eserleri görmek için Belediye Binası’na gittik. Burayı da Cansu’nun bu köyde yaşayan bir arkadaşının annesi bizim için açtı. Burada kadınlar hafta içinde çalışarak çok güzel eserler üretmişler.
Bu köyde sohbet ettiğimiz teyzeler bizi düğünlere davet ettiler. Köyde o sıra 4 adet düğün varmış. Düğün yemeği yemeden köyden ayrılmayın deyince biz de bir sünnet düğününe dahil olduk. Yıllardır düğünlere giderim böyle güzel yemek yemedim :). Köyde kazanlarda pişen keşkek, etli patates, mercimek çorbası ve biberli yoğurt ile tulumba tatlısından oluşan yemeğimizi yedik ve düğünden ayrıldık.
Hayrabolu’da Gezilecek Yerler
Düğünden sonra ise rotamızı tatlısı ile meşhur Hayrabolu’ya çevirdik. Sosyal medyada sürekli fotolarını paylaştığım Hayrabolu tatlısının ana vatanına ulaşmak için Karacakılavuz’dan yaklaşık 38 km yol yaptık.
Hacılar Köprüsü
Merkeze girmeden Hacılar Köyü Köprüsü‘nde durduk. Bu köprü 1800’lü yıllarda yapılmış. Kesme taştan 6 gözlü olarak yapılan köprü Hayrabolu Deresi üzerinde yer alıyor. Hayrabolu Oto Sanayi yanında yer alıyor. Buradan şehir merkezine geçtik.
Şeyh Ahmet Sarban Türbesi
Şehir merkezinde Ulu Camii‘yi gezdik. Ardından Hayrabolu tatlımızı yiyip Serban Ahmet Türbesi’ni ziyaret ettik. Kanunî Sultan Süleyman’ın 1533-34 senesinde gerçekleştirdiği Irak Seferine devecibaşı olarak katılan Şeyh Ahmet Sarban, Hayrabolu’da vefat eden Melami şeyhlerinden biridir. Bugün türbesi Hayrabolu’da yer alıyor.
Hayrabolu’da Nerede Ne Yenir?
Peytat Hayrabolu
Trakya’ya her yolculuğumu hayrabolu tatlısı yemek için bir fırsatta bilen ben bu tatlının menbağında en meşhur yer olan Kayalar Peytat Hayrabolu Peynir Tatlıcısı’nda mola vermesem olmazdı. Peytat bu tatlıyı aslında birçok yere dağıtan yer. Tekirdağ yolundaki Özcanlar Köfte de hayraboluyu buradan alıyormuş. Tabi ona ne kadar şerbet koyduğunuz tat farklılıklarına neden olabiliyor. Ben bu tatlıyı bol tahin, fındık ve kaymakla yemenizi tavsiye ediyorum. Yanına da bir çay söyleyin. Çay bir tatlıya bu kadar mı yakışır 🙂 Çaylar yandaki çay bahçesinden geliyor. tanesi 1 TL. Bir porsiyon hayrabolu (içinde 2 adet var) 6 TL.
Tatlıdan sonra Hayrabolu’nun kahvesine geçip çay ve kahve keyfi de yapın. Hem çay hem de kahve 1 TL. İkisini de gayet güzel yapıyorlar.
Çerkezmüsellim’de Ne Yenir?
Tatlımızı yedik, çayımızı içtik. O zaman köfte için zaman gelmişti. Biz de köftesiyle meşhur Çerkezmüsellim’e gidelim dedik. Hayrabolu’dan yaklaşık 12 km uzaklıktaki Hayrabolu’ya bağlı bir kasaba. Buraya insanlar sadece köfte yemeye geliyorlar. Biz de bu alanda meşhur mekanlardan biri olan Kayra Restoran‘a gittik. Burada 1 adeti 50 gr büyüklükte olan köftelerden yedik. Açıkçası lezzeti oldukça iyi idi. Mekanın sahibi yıllarca İstanbul’da Ermeni ustaların yanında çalışmış. Yıllar sonra da kendi memleketinde bu mekanı açmış. İstanbul’dan sırf köfte yemeğe gelenler var diyor. Gece geç saatlere kadar da açık. Mekanın sahibi bizden para almadığı için fiyatları soramadık.
Malkara’da Gezilecek Yerler
Çerkezmüsellim’den yaklaşık 55 km’lik bir yolculuk sonrasında bu sefer Tekirdağ’ın Malkara ilçesine geldik. Malkara’da gezilecek ve görülecek yerler arasında Şehitlik Abidesi ve Parkı, Gazi Ömer Bey Türbesi, Kuğulu Park, Kermeyan Tümülüsü, Apri Antik Kenti, Malkara Kültür Vakfı Müzesi, ve Aziz Toros Tarihi Ermeni Kilisesi yer alıyor. Tabi bizim gibi geç gelirseniz birçoğu kapalı oluyor.
Malkara’da Ne Yenir?
Biz gece vakti harabe halindeki Aziz Toros Kilisesi’ni görüp doğru meşhur Şeref Dondurmacısı’na gidip mekanın meşhur peynir helvası ve dondurmasını tattık. Peynir tatlısı 5 TL, 1 top dondurma ise 1,5 TL.
Peynir almak isterseniz Malkara’da Kaanlar ya da Ünal Peynircilik denenebilir. Benim favorim Ünal.
Dondurmacının karşısındaki 100. Yıl Parkı’nda mini botanik bahçe ve mini hobi bahçesi görülmeye değer. Çok ilginç hayvan türleri burada sergileniyor. Ben bu kadar farklı çeşitte tavuğu bir arada görmemiştim.
Çorlu
Malkara ziyaretimizden sonra zengin kalkışı yapıp bu gece de kalacağımız Çorlu’nun yolunu tuttuk. Yaklaşık 100 km süren yolculuk sonunda Çorlu’ya ulaştık. Burada akşam Öğretmenevi’nde kalmayı planlıyordum ancak geceliği 50 TL’ye paylaşımlı oda deyip bir de gece 12’den önce odaya girmen lazım deyince vazgeçtim ve yanında bulduğum bir otele aynı fiyata yerleştim. Açıkçası pek tavsiye edeceğim bir yer değildi ama gece sadece uyuyacağım bir yer olsun bir de ucuz olsun diye kaldım.
Çorlu Tekirdağ’ın en büyük ilçesi. Hatta Trakya’da İstanbul’dan sonraki en büyük ikinci yerleşim yeri. Bunun başlıca nedeni ise birçok büyük şirketin üretim tesislerini Çorlu’ya taşıması gösterilebilir. Dolayısıyla bölgedeki birçok ilçeye göre imkanları çok daha fazla. Bizim geldiğimiz gece ilçede festival nedeniyle Sıla’nın canlı konseri vardı. Bir bakıp çıkalım dedik ama trafiği görünce vazgeçtik.
Çorlu’da Ne Yenir?
Konsere gidemeyince o zaman biz de bir şeyler yiyelim dedik. Malum bayadır yemiyorduk. 🙂 Çorlu’nun gelişen ve giderek popülerleşen bölgesi Alipaşa Mahallesi taraflarına gittik. Orion AVM diye ararsanız belki daha rahat bulabilirsiniz. Bu bölgede birçok yeme içme mekanını bulabiliyorsunuz.
Yerciler Et Mangal ve Çorba
Biz buranın yakınlarında yer alan Yerciler’e gittik. Yerciler’in bir Et Mangal bir de çorba üzerine ihtisaslaşmış 2 şubesi varmış. Biz gece çorbacı olan tarafa gittik. Burada kelle paça içtik. Ama ne kelle paça. Bu kadar tane etlisini son zamanlarda yememiştim. Yanında kızarmış ekmekle servis ediliyor.
Saydanlar Kanaat

Burası aslında yolculuğun sonunda son dokunuşu yaptığımız final durağımızdı. Ancak Çorlu lezzetlerinden bahsediyorken sona bırakmayayım dedim. Saydanlar Kanaat tek başına Çorlu’ya gitmenize neden olabilecek seviyede iyi bir esnaf lokantası. İspanya ve Tripadviser’dan kaliteli işletme sertifikaları olan mekan sulu yemekler konusunda uzman.
Hafta içlerinde çok daha fazla çeşit oluyor. Mekanın ayrıca ciğer sarma konusunda da çok iyi olduğunu belirteyim. Her gün yapılmıyor, yapılınca da rezerve etmezseniz bitiyor. Bizim şansımıza pazar günü 1 kaç adet kalmıştı. Bir tanesini afiyetle yedik. Tam bir lezzet cümbüşü. Tanesi 19 TL.

Mekanda finali ise, mekanın tatlı spesiyalitesi olan peynir tatlısı ile yaptık. Bölgede alıştığımız sarı renge sahip peynir tatlısından bahsetmiyorum. Bu daha çok Hayrabolu tatlısına benziyor ama içindeki peyniri farklıymış. Üstüne de yine tahin, ceviz ve kaymak. Allahım sana geliyorum. Hem de koşa koşa. Bu nasıl bir lezzet. İyi ki Çorlu’da yaşamıyorum yoksa tosun olurdum ve kurbanda güme gitme riskim olurdu 🙂
Ahmetbey’de Ne Yenir?
Pazar günü sabah bu sefer rotamızı Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesine bağlı Ahmetbey beldesine kırdık. Burası köftesi ile meşhur güzide beldelerimizden biri. Gizem geçtiğimiz günlerde Ahmetbey Bahar Köftecisi, Trakya Lezzetlerinde Bir Efsane başlığı ile Bahar Köftecisi‘ni yazmış ve canımızı çektirmişti. Biz de 53 km’lik yolculuk sonrasında Ahmetbey beldesine geldik. Önce beldenin kahvesinde çay ve kahvelerimizi içip keyif yaptık. Açıkçası kahvede bizden önce nüfusun tamamı erkekti. Ama Gizem ve Cansu gelince kimse bir tepki vermedi. Siz de gidince çekinmenize gerek yok babında söylüyorum.
Tarihi Yörükoğlu Köfte
Daha önce konuştuğum Lüleburgazlı bir arkadaşım hafta sonları Bahar Köftecisi çok kalabalık oluyor ve fazla ilgilenmiyorlar diye uyarmıştı. Cansu’nun Ahmetbeyli bir öğrencisi de en iyi köftecinin aslında Tarihi Yörükoğlu Köftecisi olduğunu söyleyince bizde 1960 yılından bu yana gelen bu lezzet durağına uğradık. Mekanın sahibi Osman Bey oldukça ilgili biriydi. Ahmetbey köftecisinin mucidi de aslında babası imiş. Bu köftenin olayı içinde çok az ekmek olması ve baharat olarak da sadece karabiber kullanılmasında. Et dana etinden ve kendi hayvanları. İçinde çok az ekmek olduğu için köfte büyüklükleri ufak oluyor çünkü ekmek köfteyi tutan yapıştırıcı etkisine sahip. Ekmek az olunca daha çok et tadı alıyorsunuz. Köftenin kilosu 70 TL. Biz yarım kilo köfte ve bir de çok leziz yoğurtlarından aldık. Köfte ile gelen yağlı ekmek ise benim gibi bir Karataycı’ya bile ekmek yedirtti. Tatlı olarak ise daha sonra yan taraftaki dükkandan da satın aldığımız meşhur Ahmetbey helvası ikram edildi. Bölgeye has bu helvanın cevizlisi 10 TL diğerleri 7,5 TL.
Dörtyol Kazıkta Çevirme
Köftelerden sonra bu sefer de bir oğlak çevirme yiyelim dedik. Bu konuda aradığımız birçok yer oğlak zamanı değil dedi. Ahmetbey’den 16 km uzaklıkta yer alan Tozaklı Köyü‘ndeki Dörtyol Kazıkta Çevirme ise olur mu öyle şey deyince ona gittik. Kilosu 70 TL olan bu oğlak çevirmeyi açıkçası pek beğenmedik. Biraz soğuk gelmişti. Üstelik 1 kilo diye konuşmuşken 1,3 kg yapmışlar. Bitirmedik ve kalanı paketlettik.
Pınarhisar Kalesi
Karnımız burnumuzda Tozaklı’dan 8,5 km uzaklıktaki Pınarhisar Kalesi’ne gittik. Bizans döneminde yapılan ve Osmanlı zamanında da çeşitli defa tadilat gören kaleden çok büyük bir şey kalmasa da buralara kadar gelmişken görülmeye değer. Üstelik giriş ücreti de yok. Biz de biraz gezdikten sonra Çorlu’ya döndük ve orada Saydanlar Kanaat’te gezinin son lezzetleri ile ağzımızı mühürleyip İstanbul’a geri döndük.
Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir: