İspanya’nın güneyinde Endülüs bölgesinde yer alan Sevilla, bölgenin en büyük şehri. İspanya‘nın ise 4. büyük şehir, Guadalquivir Nehri tarafından ikiye bölünür.
Eşsiz mimarisi ve flamenko okulları ile muhakkak görülmesi gereken yerlerden biri olan Sevilla’da gezilecek ve görülecek yerler için en az 2 gün ayırmanızda fayda var. Sevilla’da yapılması gereken şeyler arasında flamenko gösterisi izlemek, Sevilla mutfağı‘nı tatmak gibi birçok şey var. Sevilla yemekleri ile de ziyaretçilerini pek üzmeyen yerlerden biri. Hele de tapas seviyorsanız.
instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam
Sevilla Tarihi
Bir İber kasabası olan Sevilla, Roma hakimiyeti döneminde Betis olarak adlandırılır. Bugün şehrin eğlence mekanlarının bulunduğu cadde bu adla anılıyor. Sonrasında Araplar gelinceye kadar şehir Vizigot hakimiyetinde kalır. 711’de Endülüs’e ayak basan Araplar şehri 1248’e kadar ellerinde tutarlar. Bu olay şehir için olduğu kadar, Endülüs için de 711 ve 1492 tarihleri oldukça önemli.
Arapların Endülüs’ü ele geçirdiği yıl Conquista yani Fetih olarak, tüm bu toprakların yeniden Hristiyanlaştırıldığı 1492 ise Reconquista yani Yeniden Fetih olarak adlandırılıyor. Müslümanların gelmesiyle bölgede ciddi bir gelişim gözlemlenir. Bölge halkı tarımı ve birçok bilimi bu sayede öğrenir. Bölgedeki zeytinliklerin bir kısmı zamanında Araplar tarafından ekilir.
Bölgede bilimin gelişmesinde Müslümanlar kadar Yahudi toplumun ve kabalacı bilginlerin etkisi yüksek olmuş. Nitekim şehirde bu sayede ezoterizm gelişir. Kısacası ezoterizm bir konudaki derin bilgilerin ve sırların ehil olmayanlardan gizlenerek, bir üstat tarafından sadece ehil olanlara ruhsal tesir yoluyla öğretilmesine deniyor.
Oldukça sıcak olan ve yaz aylarında ısının 50 dereceye kadar ulaştığı şehirde o dönemde kauçuk ağaçlarının ekilmesinin nedeni de ezoterik bilgiler. Bu bilgilere göre kauçuk ağaçları şehri ortalama 8 derece soğutuyor yani doğal klima etkisi yapıyor. Roma İmparatorluğu zamanında yaşamış Yunanlı hekim ve farmakoloji bilgini olan Dioscorides Pedanius’un metinlerinde de ezoterizm konusunda birçok bilgi bulmak mümkün.
Öte yandan Arapların bölgedeki ilerlemesi 750 yılına kadar sürer. Ardından Araplar içinde bölünmeler ve iç savaşlar başlar. Sonrasında ise İspanyol Krallıkları yavaş yavaş bu toprakları fethetmeye başlıyor. Nitekim bu bölünme şehrin fethinde de kendini gösteriyor. Nazari Sultanı I. Muhammed, Kastilya Leon Kralı 3. Fernando’nın Sevilla ve Cordoba’yı almasına yardımcı oluyor. Karşılığında 3. Fernando da ona Granada’yı bırakır. Onun alınması için ise 1492 beklenecektir. Bu tarihten sonra da tüm Endülüs’te Hristiyanlaşma halkta olduğu gibi mimaride de kendini göstermeye başlayacak.
Sevilla’da Görülecek Yerler
Şehirde ilk durağımız La Plaza de Espana (İspanya Meydanı) oluyor. 1929 yılında Barcelona’da Expo Fuarı’nın düzenlendiği dönemde Madrid’de çok büyük bir boğa güreşi arenası yapılıyor. Burada ise Expo’nun ufak bir versiyonu olarak düşünülebilecek İber- Amerika Expo’su düzenleniyor. Bu Expo için İspanya’nın 16. yüzyılda dönemin en zengin ülkesi olduğunu hatırlatmak için 1928 yılında La Plaza de Espana inşa ediliyor.
Meydanda bulunan iki kule evlenmeleri İspanya Krallığı’nı birleştiren ve Hristiyanlaşma sürecini tamamlayan Kral 2. Fernando ve eşi Katolik İzabel’i temsil ediyor. Yapının yönü ülkenin kolonilerinin bulunduğu Güney Amerika’ya dönük. Nitekim bu meydanın karşısındaki meydanın adı Amerika Meydanı ve caddenin adı ise Amerika Caddesi. Meydanda ayrıca Krallıktaki tüm şehirleri de temsil eden görseller yer alıyor. Yunan ve Roma dönemine ait motifler de köklerinin onlara dayandığını göstermek için özellikle yapılmış. Ortadaki su yolu Atlas Okyanusu’nu, üzerindeki dört köprü ise İspanya’yı kuran ilk dört krallığı temsil ediyor.
Guadalquivir Nehri’nde Tekne Turu
Şehir yeniden fetih döneminde çok önemli bir yere sahip. 4 Ocak 1492’de İspanya Meydanı yakınlarında şu an sigara fabrikasının yer aldığı meydanda ilk engizisyon katliamları yapılır. Yaklaşık 6 bin Müslüman ve Yahudi bu meydanda yakılır. Nitekim şehir Yeniden Fetih’in 500. yılı olan 1992’de Expo’ya da ev sahipliği yapar. Expo için inşa edilen yapıları Guadalquivir nehrinde çıkacağınız bir tekne turuyla görebilirsiniz.
Alamillo Köprüsü
Bu yapıtlar arasında en ilgi çekicisi Valencia’lı ünlü mimar Santiago Calatrava’nın tasarladığı ve şehrin en yüksek yerlerinden biri de olan Alamillo Köprüsü. Çok ilginç tasarımıyla, Eiffel kulesinde uygulanan çelik konstrüksiyon sanatını bu köprü zirveye taşıyan örneklerden biri olur.
Altın Kule (La Torre del Oro)
Tekne turu esnasında göreceğiniz en güzel yapılardan biri de Altın Kule (La Torre del Oro). Arap döneminden kalan ve bir dönem Cervantes’in de hapis yattığı bu yer şimdi Denizcilik Müzesi olarak kullanılıyor.
Santa Cruz Mahallesi
Bir sonraki durağımız Santa Cruz Mahallesi oluyor. Buraya girmeden önceki meydandaki Kristof Kolomb Anıtı dikkatimizi çekiyor. Anıtta Roma aslanı, Amerika’yı keşfettiği gemi ve bu geminin bir yanında İzabel diğer yanında da Fernando isimleri yazılı. Kutsal Haç anlamına gelen Santa Cruz 3 bin yıl önce kurulmuş bir Yahudi yerleşim merkezi. 1248’de 3. Fernando şehri fethedince Müslüman ve Yahudilere dokunmaz. Ancak şehri Hristiyanlaştırmayı da ihmal etmez. Santa Cruz’un meydanına büyük bir haç ve bir şapel inşa eder. Tabii 1492’den sonra tüm Endülüs’ten olduğu gibi buradan da Hristiyan olmayanlar sürülür.
Santa Cruz Mahallesi göze hoş gelen mimarisinin yanında Kabalacıların geliştirdiği ezoterik bilginin şehre nasıl uygulandığını deneyimleme anlamında da muhakkak görülmesi gereken bir yer. Sevilla gibi yazları çok sıcak olan bir şehirde bu mahallede dar sokaklar sayesinde gölge sağlanmış. Ayrıca bu dar sokaklar havayı vakumladığı için hava akımını sağlıyor.
Göz hizasına kadar bazı işlemeler olsa da göz hizası üstünde kalan bölümlerde evlerde beyaz renk tercih edilmiş. Böylece ışık yansıtılmak istenmiş. Bu dar sokaklardan biri diğerlerine göre çok daha dar. Bu sokakta neredeyse balkonlar birbirine değecek. Bu sokağa “Öpücük Sokağı” deniyor. Sokağın çıkışında ise dönemin ilk Zührevi Hastalıklar Hastanesi’nin bulunması da manidar. Dar sokakların olmadığı geniş meydanlarda ise doğal klima etkisinden dolayı bolca kauçuk ağacı olduğu görülüyor.
Santa Maria Katedrali
Şehirdeki bir sonraki durağımız ise Santa Maria Katedrali. 1402’de yapımına başlanan Katedralin bitmesi için 1507 yılına kadar beklemek gerekmiş. Kristof Kolomb’un Amerika’dan getirdiği altınlar bu katedralin yapılma sürecini oldukça hızlandırmış. Bugün dünyanın en büyük dördüncü katedrali olan bu yapı, o dönem Hristiyanların gücünü dünyaya duyurmak için oldukça ihtişamlı bir şekilde yapılmış. Katedralin yapımında 2 ton altın kullanılmış. Bu Katedralde bulunan Kristof Kolomb’un arşivleri günümüzde bir alt geçitle Hint arşivlerine taşınıyor.
Alkazar Sarayı
Buradaki son durağımız ise Alkazar Sarayı oluyor. Bu sarayda Vizigot, Arap ve Hıristiyan döneminden de parçalar bulmak mümkün. Araplar döneminden kalan kısım sadece avludaki odayla sınırlı. Burası zamanında emirin konukları ve elçileri karşıladığı oda.
Alkazar mimari anlamda Granada’daki El Hamra Sarayı ile bir elmanın iki yarısını oluşturuyor. Nitekim Granada’da Nusayri döneminde El Hamra Sarayı yapılınca, bu sarayı görüp çok etkilenen 1. Pedro bir benzerini yapmak ister. Granada’dan ustalar getirtir ve Alkazar’ın inşaatına başlar.
El Hamra mozarabe denen Arap sanatının bir ürünü iken, Alkazar bu sanatın Hristiyanlarca yorumlanmış versiyonu olan mudehar sanatının bir ürünü. Bu iki sanat akımı tüm Endülüs mimarisini etkiliyor. Hatta öyle ki Katolik İzabel ve II. Fernando 1492’de tüm Müslüman ve Yahudileri Endülüs’ten kovarken, mudehar sanatına vakıf bazı Müslüman ustaların kalmasına izin veriyor.
Alkazar’da da El Hamra’da olduğu gibi birçok yerde bu şehri Tanrı’nın izniyle aldığına dair ifadeler bulunuyor. Dışarından bakıldığında en üstte bir İslam ahşap sanatı olan mukarnas işlemeler görülüyor. Ortada ise pagan istiridye motifleri göze çarpıyor. Onun altında ‘Tanrı’dan başka galip yoktur’ ifadesini görüyorsunuz. Kabalaya ilgisi bilinen I. Pedro Tenerife’den getirttiği volkanik taşlarla sarayda doğal iklimlendirme sağlamış. Bu sarayı gezmeniz yaklaşık 2 3 saatinizi alıyor. 5. Carlos (Şarlken) tarafından yapılan bahçesi de sarayın içi kadar sizi etkiliyor.
Sevilla Tarihinin Önemli Figürleri
Şehrin tarihinde ünlü kaşif Kristof Kolomb ciddi bir öneme sahip. Bu yüzden birçok yerde anıtını ya da birçok sokakta adını görmek mümkün. Yine Mevlana’nın hocası da olan Muhiddin Arabi burada doğmuş. Bir süre şehirde yaşadıktan sonra 36 yaşında İspanya’yı terk etmiş. Önce İran’a, sonra Erzurum’a, oradan da Şam’a gitmiş.
Sevilla’da Nerede Ne Yenir?
İspanyol mutfağı bir Fransız ya da İtalyan mutfağı kadar olmasa da dünyada nam salmış bazı yemeklere sahip. Burada bu lezzetlerin tadına bakmanız mümkün.
Tapas
Sevilla denince ilk akla gelen yemek doğal olarak tapas oluyor. Tapas aslında bizdeki mezelere denk gelen bir yemek. Bunun detaylı hikayesini “Eskinin Pasaklıları Bugünün Moda ve Yemeklerine Nasıl Yön Verdiler?” yazımda okuyabilirsiniz. Burada düzgün tapas yiyebilmek için turistik yerlerden çok yerlilerin gittiği yerleri denemenizi öneririm.
Duo Tapas
Adres: Calle Calatrava, 14 Sevilla
Telefon: +34 661 58 92 95
Kağıtta Balık
Şehrin meşhur yemeklerinden biri de kağıtta balık. Bunun için de size önerim:
El 3 De Oro
Adres: Santa Maria La Blanca , 34 (Puerta de la Carne) , Sevilla
Telefon:+34 954.422.759
Sevilla’da Alışveriş
Buradan Flamenko temalı yerel ürünler almadan dönmek olmaz. Şallar, flamenko etekleri , fularlar, bluzlar, yelpazeler ve daha birçok aksesuarı Santa Cruz mahallesinin dar sokaklarındaki dükkanlarda bulabilirsiniz.
Sevilla’da Nerede Kalınır?
Ekonomik Tercihler
Vime Corregidor- www.vimehotels.com
Eurostars Regina- www.eurostarshotels.com
Pensión Alameda- www.pensionalameda.com
Orta Fiyatlı Oteller
Melia Sevilla- www.solmelia.com
Itaca Sevilla- www.itacasevilla.com
Hotel Inglaterra-www.hotelinglaterra.es
Lüks Konaklama
Alfonso XIII Hotel (5*) – www.starwoodhotels.com
VincciLa Rabida Hotel(4*) – www.vinccihoteles.com
Las Casas de la Juderia(4*) – www.intergrouphoteles.com
Sevilla’da Flamenko
Şehir dünyanın Flamenko merkezi olarak bilinir. Burada birçok Flamenko okulu bulunuyor. Bu şehre uğradığınızda bir akşamınızı muhakkak bir Flamenko gösterisini izlemeye ayırmalısınız. Burada oynanan Flamenko’ya Sevillano adı veriliyor. Bugünkü Flamenko’nun Guadalquivir Nehri’nin batı kıyısındaki Triana Barrio mahallesinde doğduğu iddia ediliyor. Güzel bir Flamenko gösterisine tanık olmak istiyorsanız turistik yerlerden çok Triana’ya da Santa Cruz bölgesindeki Flamenko tavernalarını denemenizi öneririm.
Sevilla’ya Nasıl Gidilir?
Sevilla’ya İstanbul’dan direk uçuş bulunmuyor. Bu yüzden şehre gitmek için size iki önerim var. Bunlardan ilki aktarmalı olarak Sevilla’ya ulaşmak.
İkinci alternatif ise direk Malaga’ya uçmak. Malaga’yı gezdikten sonra araç ile şehre geçmek. Sevilla ile Malaga arası yaklaşık 217 km.
Ayrıca Malaga ya da Madrid’den hızlı trenle buraya gelmek de ayrı bir alternatif. Madrid’den 2 buçuk, Malaga’dan ise 2 saatte hızlı tren ile Sevilla’da olabiliyorsunuz. Biletler aynı uçak bileti gibi ne kadar önceden alınırsa o kadar ucuza geliyor. Hatta Sevilla’dan Lizbon’a bile bu trenlerle gidebiliyorsunuz.
Tren biletleri için: http://www.renfe.com/EN/viajeros/index.html
Sevilla Haritası
Sevilla Hava Durumu
Sevilla oldukça sıcak bir şehir. Burası özellikle yaz aylarında oldukça sıcak oluyor. Belki de bu yüzden Sevilla’da meşhur siesta uykuları öğlen 4 saat sürüyor. Sevilla’ya tatile gitmeden hava durumunu bu linkten öğrenebilirsiniz
Sevilla’da Saat Kaç?
İspanya’da saat Türkiye saatinin 2 saat gerisinde. Türkiye’de saat 12 iken Sevilla’da 10 oluyor.
Hocam on numara bir yazı olmuş elinize sağlık. Gece hayatı biraz az olmuş gibi.
Onu da siz anlatırsınız artık
Hocam merhaba süper bir yazı olmuş. Lizbon’dan Sevilla’ya nasıl gideriz? Otobüs yolculuğunu mu tercih edelim tren mi?
İçerik çok güzel.