İspanya‘nın ikinci büyük şehri, Katalunya Özerk Topluluğu’nun da başkenti olan Barselona‘ya daha önce iki defa iş için gitmiş bir türlü gezme imkanım olmamıştı. Pegasus’un yüzde 40 indirim kampanyasından 260 TL’ye gidiş dönüş İstanbul – Barselona uçak bileti denk getirince cuma sabah gidiş pazar dönüş bir bilet almaya karar verdim. Tabi aylar öncesinden yaptım bu planı. Ancak iş yoğunluğundan Barselona’da görülmesi gereken yerler, Barselona’da nerede ne yenir ne içilir, Barselona’da nerede kalınır gibi konuları çok da kapsamlı araştırma imkanım olmadı.
Yolculuk öncesi son gün dersine çalışan öğrenciler gibi Barselona hakkında bilgiler toplamaya başladım. Tabi ki de ben de Barselona hakkında blog yazıları sayesinde gerekli bilgileri edindim ve 3 gün boyunca elimden geldiğince şehri keşfe çıktım. Açıkçası Bir Kayserili olarak toplam uçak bileti ve konaklama da dahil 800 TL gibi bir bütçe ile Barselona gibi pahalı bir şehri 3 günde gezmeyi başardım. İşte size Çok Gezen Adam’dan 3 Gülük Barselona gezi rehberi.
instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam
Barselona Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Barselona gezi notları öncesinde İspanya ve Barselona hakkında bilmeniz gereken bazı bilgilerle başlayayım. Avrupa’nın en büyük 6, İspanya’nın da ikinci kenti olan Barselona’ya seyahat için Schengen (Şengen) vizenizin olması gerekiyor. Ülkenin resmi dili İspanyolca ama İspanya’da çeşitli bölgelerde Katalanca, Baskça, Galiçyaca gibi diller de konuşuluyor. Katalanların bağımsızlık referandumu ile gündeme gelen Barselona’da da halk, İspanyolca’nın yanında Katalanca konuşuyor. Çok turistik bir şehir olduğu için İngilizce bilen insan sayısı da oldukça fazla ama havalimanında çalışan görevliler arasında İngilizce bilmeyenlere de denk geldiğiniz oluyor.
Avrupa Birliği üyesi olan İspanya’nın para birimi Euro. Euro’nun TL karşısında sürekli rekorlar kırdığı şu günlerde İspanya’nın ve özellikle de Barselona’nın çok da ucuz bir şehir olmadığını söyleyeceğim. Gaudi’nin bir müzesi için 29 Euro (140 TL) gibi bir fiyat isteyebiliyorlar. Ya da güzel bir paella yemek için 15 Euro’yu (72 TL) gözden çıkarmanız gerekiyor. İspanya ile Türkiye arasında 2 saatlik bir fark var. İstanbul’da saat 12 iken İspanya’da saat 10 oluyor. Tabi yaz kış saati uygulamasına göre bu fark senenin yarısında 3’e de çıkıyor.
Barselona Gezi Notları
Ben ucuz bilet bulunca Florya’da oturmama rağmen Sabiha Gökçen’den uçmaya razı oldum. Sabah 8:45 Pegasus uçuşu için sabah 4 gibi evden aracımla çıkıp Yeni Sahra’ya aracımı park ettim. Buradan kalkan Havabus ile Sabiha Gökçen’e geldim. Havabus 10 TL ve her yarım saatte bir var. Ancak erken gelmezseniz sabahın körü de olsa yer yok bir sonraki ile gitmeniz gerekiyor diyebiliyorlar. Trafiğe yakalanmadan 1 TL’lik simidin 5 TL’ye satıldığı Sabiha Gökçen’e ulaştım. Avrupa’nın birçok şehrinde neredeyse birebir fiyatlara havalimanında bir şeyler alırken İstanbul’da göstere göstere kazıklanmamıza kimsenin ses çıkartmaması bir garibime gidiyor. Neyse 3 buçuk saatlik bir uçuş sonrasında El Prat Havalimanı’na ulaştım.
Havalimanı’ndan Şehir Merkezi’ne Nasıl Ulaşılır?
Şehir merkezine havalimanından ulaşma konusunda Barselona size birçok seçenek sunuyor. Taksi, Uber, Shuttle, tren, metro… Genelde en popüler seçenek shuttle. 24 saat shuttle var ve maksimum 15 dakika beliyorsunuz. Yüksek saatlerde 5 dk’da bir kalkıyor. Shuttle ücreti tek yön 5,9 Euro, gidiş dönüş 10,2 Euro. Terminal 1 (T1 Aerobus) ve Terminal 2’den kalkan (T2 Aerobus) 2 shuttle var. Bunlar Plaça Espanya, Gran Via – Urgell, Plaça Universitat ve Plaça Catalunya (Katalunya Meydanı) duraklarına uğruyor. Bu duraklardan da yolcu alıp havalimanına götürüyor. Katalunya Meydanı zaten şehrin en popüler bölgesi. Mümkünse kalacağınız yer buraya yürüme mesafesinde olsun. Sonra bana teşekkür edersiniz.
Bu arada THY Terminal 1’e, Pegasus ise Terminal 2’ye geliyor. İki terminal arası ücretsiz servis var. Ben Terminal 2’de inip pasaport kontrolü sonrası şehir merkezine tren ile gitmek istedim. Tren istasyonu 2. terminal’de yer alıyor. Tek yö 4,3 Euro ama T10 diye 10 kullanımlık bir bilet var. 10 Euro tutuyor, tren otobüs ve metroda kullanılabiliyor. Üstelik de 75 dk içindeki aktarmalar ücretsiz. Böylece şehir içinde metro otobüs masrafım da ortadan kalmış oldu. Tren 30 dk’da bir geliyor. Katalunya Meydanı’nda da duruyor ama benim otelim Arc de Triomf (Zafer Takı) durağına 200 metre olunca Katalunya Meydanı’ndan bir durak önce SANT durağında inip 8. perondan geçen herhangi bir trenle Arc de Triomf’a geçtim.
Barselona’da Nerede Kalınır?
Zafer Takı durağında indikten sonra Booking’den bulduğum Born Barcelona Hostel’e gittim. Burası Booking’de 9,2 puanı olan bir hostel. Yeri oldukça iyi, Katalunya Meydanı’na yürüyerek 8-10 dk mesafedeydim. Çok güzel bir binada, az odalı ufak bir hostel. Hemen 2 dk mesafesinde Dia süpermarket var. Çalışanlar da oldukça iyi. 2 gece için 57 Euro gibi bir rakam ödedim içinde kahvaltı dahil değil. Hijyen olarak biraz zayıftı. Yatakları ise çok rahatsızdı. Her uyandığımda bir yerim ağrıyordu. Sosyallik arayanlar için ise bu konuda zayıf bir hosteldi. Hostele check in saati 16 ama ben 12:30’da gelince yerleşmeme izin verdiler.
Barselona’da İlk Gün
Hostele yerleşir yerleşmez ilk işim Dia’ya gidip kahvaltılık alışverişimi yapmak oldu. 12 yumurta, 1 Fransız keçi peyniri, 1 paket emmantel peyniri, 1 paket 5’li baybibel peynir, 3 ufak gazoz (soda sanıp almışım), 1,5 litre gazlı su için 9 Euro ödedim. Poşetin üstüne adımı ve gideceğim tarihi yazıp hostelin buzdolabına koydum. Sonra ver elini şehri gezmeye.
Barselona’da Gezilecek Yerler
Zafer Takı (Arc de Triumf)
Şehirde ilk durağım evimin hemen yanı başındaki Arc de Triumf (Zafer Takı) oldu. Zafer Takı denilince ilk akla Paris’teki gelir. Zaten benim de ilk gördüğüm oydu. Sonra geçen yıl Bükreş’tekini de görmek kısmet oldu. Üçüncüsü de Barselona’ya kısmetmiş.
Katalunya Meydanı
Buradan yürüyerek meşhur Katalunya Meydanı’na ulaştım. Barselona’da görülmesi gereken yerlerin çok büyük bir kısmı Katalunya Meydanı’na yaklaşık maksimum 10 dk yürüme mesafesinde. Meydanı’nın bir yanında meşhur La Rambla Caddesi (Şehrin İstiklal Caddesi), diğer yanında da Passeig de Gracia (Şehrin Bağdat Caddesi) yer alıyor.
La Rambla Caddesi
Ben de ilk olarak La Rambla’ya attım kendimi. Burası hem mağazaların hem de turistik restoranların olduğu ve sahile kadar uzanan bir cadde. Aynı İstiklal Caddesi’nde olduğu gibi La Rambla’nın da ara sokakları da ayrı güzelliklerle dolu. Biraz buralarda kaybolmanızı öneririm. Buradaki meşhur balık haline (La Bouqueria Pazarı) uğradım. Balık hali dediğime bakmayın şehrin en meşhur gastronomik adreslerinden biri burası tapas ve deniz kabukluluları açısından.
Saat 14:30’da ise La Rambla’nın ara sokaklarında yer alan Plaça Reial’da (Kraliyet Meydanı) buldum kendimi. Bir baktım meydanda toplanmış bir Free Walking Tourist (Turistler için Ücretsiz Yürüyüş Turu) grubu. Götün götün yanaştım yanlarına ve gruba son dakikada dahil oldum. Uzun yıllardır Barselona’da yaşayan İrlandalı rehberimiz bize Barselona’nın Gotik mahallesini 2 saat boyunca gezdirdi. Bu turlara para ödemiyorsunuz ama sonunda bir bahşiş vermeniz bekleniyor. Açıkçası kısa süreniz olan tatillerde bu tür turlara katılarak kısa sürede çok güzel bilgiler ediniyorum.
Santa Maria di Pi
Rehberimiz ile ilk durağımız Santa Maria di Pi Katedrali oldu. Burada bize Katalan Gotik ile Avrupa’nın geri kalanındaki gotik mimari arasındaki farkı anlattı. Ayrıca Katalanya ve Barselona’nın bayraklarının hikayesini dinledik. Barselona Bayrağı’ndaki İngiltere bayrağının nedeni hem İngiltere’nin hem de Barselona’nın ejderha yenen aziz olarak bilinen Aziz George’dan almışlar bu bayrağı.
Carrer de la Fruitaila’da ise eski şehrin ayakta kalan en eski yapısını gördük. Burası eski Yahudi mahallesi imiş. Burada bodrum katındaki sinegog ve vebanın sorumlusu sayılan Yahudiler’in yaşadıklarını dinledik rehberimizden. Gezdiğimiz bölge Eski Roma’nın kurduğu şehir olduğu için nereler surun içinde kalıyor nereler ise surun dışında tespit etmenin yolunu da rehberimizden öğrendik.
August Tapınağı
https://www.instagram.com/p/BgIqv9fg1dp/?hl=tr&taken-by=cokgezenadam
Bir sonraki durağımız ise Plaça de Sant Jaume (Aziz Jaume Meydanı) idi. Burası Katalunya Parlementosu ve Belediye binasının olduğu şehrin önemli meydanlarından biri. Ardından tarihi şehrin kalbine yani August Tapınağı’na geldik. Roma şehirlerinden şehrin merkezinde dev bir tapınak oluyor. Barselona’da da eski resimlere baktığınızda oldukça heybetli bir tapınak varmış. Bugün ise tapınak bir binanın içinde gizlenmiş 4 sütundan ibaret.
Berselona Katedrali
Buradan sonraki durağımız ise Barselona Katedrali oldu. Eski şehrin en heybetli yapılarından olan Barselona Katedrali 1298 yılında II Jaume’un emri ile yapılmaya başlanmış ancak inşaatı 20. yy’a kadar sürmüş. Hatta Barselona olimpiyatlarına kadar bu kadar gösterişli bir katedral değilmiş. Şuan Katalanlar’ın tembel gotik anlayışından farklı, Avrupa’nın bildiğimiz kör edici gotik anlayışına daha yakın bir yapı. Giriş ücreti ise 5 Euro. Açıkçası ibadete açık yapılardan ziyaret ücreti alınmasını pek tasvip etmiyorum. Barselona maalesef turist gelen her yeri oldukça yüksek ücretlerle ziyarete açan bir şehir.
Carrer de Bisse
Ben gruptan burada ayrıldım ve biraz da kendim gezmeye karar verdim. Barselona Katedrali’nin hemen yanındaki Carrer de Bisse’den geçtim. Burası birçok Barselona paylaşımında gördüğünüz oldukça estetik bir yol. Katedralin de yer aldığı Plaça de Sau’dan sizi Plaça de Sant Jaume’a bağlıyor.
Kristof Kolomb Anıtı
Ardından yeniden La Rambla’ya dönüp buradan sahile kadar yürüdüm. La Rambla’nın bitiminde beni dev Kristof Kolomb heykeli karşıladı. La Rambla’yı arkanıza aldığınızda heykelin hemen sağ tarafında Katalunya Deniz Müzesi yer alıyor. ben hız kesmeden sahile indim. Buranın sonunda Maremagnum adında bir AVM yer alıyor. Buraya kadar yürüdüm, iskelede biraz deniz havası alıp fotoğraflar çektim.
Güell Sarayı (Palau Guell)
Ardından yeniden La Rambla’ya döndüm. Burada Kolomb heykelini arkama aldığımda yolu sol tarafında kalacak şekilde ara sokaklardan birinde Gaudi’nin meşhur eserlerinden Güell Sarayı yer alıyor. Güell dönemin zengin iş adamlarındanmış. Gaudi’ye kendi adına birçok yapı yaptırmış. Bunlardan en güzeli de bence Güell Parkı. Güell Sarayı gittiğimde kapalı idi ama zaten kapalı olmasa da 12 Euro öder miydim emin değilim.
Casa Mulleras & Casa Lleó Morera
La Rambla’yı bitirip şehrin Nişantaşı dediğim Passeig de Graçia’da buluyorum kendimi. Burası lüks markaların mağazaları ve güzel restoranların olduğu bir cadde. Ayrıca şehrin modernizm alanındaki en ilginç yapılarının da süslediği bir cadde. Bu caddede 5 yapı diğerlerinden ayrışmayı başarıyor. Bunlardan ilki Casa Mulleras. Gaudi’nin yapılarını andırsa da bu yapının mimari Enric Sagnier. Onun hemen yanında da Domènech i Montaner tarafından tasarlanan Casa Lleó Morera.
Casa Amatller & Casa Battlo
Casa Mulleras’tan sonra ise iki birbirinden güzel yapı bana bak diyor. Bunlardan ilki Gaudi ile aynı dönemde yaşayan mimar Josep Puig i Cadafalch’ın ilginç yapısı Casa Amatller, diğeri de Gaudi’nin en meşhur yapılarından Casa Battlo. Tabi söz konusu Gaudi olunca Casa Battlo’ya olan ilgi çok daha fazla oluyor. Casa Battlo güzelliği kadar müze ziyaret ücretleri ile de dudak uçuklatıyor. 29 Euro’luk müze ziyaret ücreti mi olur demeden edemiyor insan. Açıkçası konaklama dahil olsa düşünürdüm ancak o rakamı 🙂 İnternetten alırsanız ücret 3-4 Euro daha ucuz oluyor bu arada.
Bunları gezerken Google Maps’in şaşırtması nedeniyle Passeig de Graçia’da yer alan Gaudi’nin diğer meşhur bir eseri olan Casa Mila’yı es geçmişim. Casa Battlo’dan birkaç dakika daha yukarı yürümek gerekiyormuş meğer. Teşekkürler Googlemaps.
Barselona’da 1. Gece
100 Montaditos
Akşam hostele uğrayıp biraz dinlendikten sonra yemek yemek için adresim 100 Montaditos oldu. Burası 1 Euro’ya ufak sandviçler yapan bir İspanyol yemek zinciri. Bir nevi tapas zinciri. Katalunya Meydanı yakınında da bir tane var. Ben 2 gece burada yemek yedim. Burada tapaslar ekmek dilimleri yerine ufak sandviçler şeklinde geliyor. Menü oldukça zengin menüdeki sandviçlerin bir kısmı da 1,5 Euro. 2 Euro olan yemekler de var. Çarşamba ve pazar günleri ise tüm menü 1 Euro.
El Bosc De Les Fades
Akşam yemeği sonrasında ise La Rambla’da Balmumu Müzesi’nin de olduğu pasaja girdik. Burasını birçok seyahate beraber gittiğim Said önermişti. İçerisi bir orman gibi dekore edilmiş oldukça keyifli bir kafe. Akşam 17 sonrası çay kahve servisi sona eriyor. Masaya servis yok, bara gidip kendiniz bir şeyler alıp boş bir yer bulmaya çalışıyorsunuz. Barselona’daki birinci gecemi burada bitirip akşam hostele yürümeye üşenince T10 bilet saolsun metro ile hostelime döndüm.
Barselona’da 2. Gün
Sabah erkenden kalkıp hostelde kahvaltımı yaptıktan sonra ilk işim Gaudi’nin izinde keşfe çıkmak oldu.
Park Güell
https://www.instagram.com/p/BgNajqbg_KT/?hl=tr&taken-by=cokgezenadam
Googlemaps’ten Gaudi’nin meşhur eserlerinden Park Güell’e hangi otobüsle gidileceğini öğrenip yola çıktım. Hostelin hemen önünden geçen bir otobüsle parka yakın bir yerde indim ve yaklaşık 7-8 dk da yürüdüm. Dönüş yolunda gördüm ki daha tepeye kadar gelen otobüsler de varmış. İspanyol sanayici Eusebio Güell’in İngiltere ziyareti sonrasında görüp beğendiği bahçe şehir tarzındaki bir projeyi Gaudi’den talep eder. Gaudi de Güell ailesi için 1910 ile 1914 yılları arasında Carmel Tepesi yamaçlarına dönemim bahçeli konut projesini hayata geçirir.
Park Güel aslında içinde çok fazla konut olmayan park içi bir emlak projesiymiş. Bu park ilk defa 1923’ten sonra halka açılmış. Açıkçası benim Barselona’da en uzun vakit geçirdiğim yer burası oldu. En az 2-3 saatinizi buraya ayırmanızı öneririm. Parkın bir kısmı tadilatta. Bir kısmına da ücret ödeyerek girebiliyorsunuz. Açıkçası ücret ödenmeyen kısım da oldukça fazla zamanınızı alıyor. Ücretli bölüm için ise 7 Euro ödemeniz gerekiyor.
Gaudi’nin Evi Müzesi (Casa Museo Gaudi)
Üst tarafından girdiğinizde yolun solunda sizi Casa Museo Gaudi karşılıyor. Gaudi park içindeki bu evde 1906 ile 1926 yılları arasında yaşamış. Bu evin içi de ücret ödenerek gezilebiliyor.
Güell Parkı’nın her yeri ayrı bir Gaudi fantezisi ürünü gibi. Kuş yuvası şeklinde tasarlanan teras duvarları, ilginç tasarımlı viyadükler, kırık seramiklerle süslenmiş duvarlar ve parkın aşağı tarafındaki ana girişinde Hansel ile Gratel masalındaki evleri andıran girişteki iki yapı…
Picasso Müzesi
Buradan sonraki hedefim Gaudi’nin hala bitmeyen eseri Sagrada Familia idi. Ancak Googlemaps burada da beni yanılttı. Dikkatli olun Googlemaps’te birkaç farklı Sagrada Familia mevcut. Gerçeği Park Güell yakınlarında ve metro ile ulaşım mümkün. Ancak ben Sagrada Familia diye yeniden kendimi Barselona Katedrali yakınlarında bulunca farklı bir rota takip ettim. Katedrali sağıma alıp dümdüz gittim. İlk olarak sağımda yerel halkında gittiği bir pazar alanına denk geldim. Burada biraz vakit geçirdikten sonra Picasso Müzesi‘ne ulaştım. Burada deli kuyruk vardı. Girmek isteyenler için giriş ücreti 11 Euro.
Barselona Plajları
Picasso Müzesi sonrası kendimi sahil tarafına attım. Hedefim Barcelonetta Plajı idi. Yol üstünde Katalunya Müzesi‘ni geçtim. Ardından da kendimi 10 dklık bir yürüyüş sonrasında San Miguel Plajında buldum. Burasının biraz ilerisi de Barcelonetta Plajı. Oldukça geniş kumsala sahip bu plajların yanında Fransa‘nın Nice şehrinde yer alan Promenade des Anglais’yi andıran bir yürüyüş yolu mevcut. Vakti olanlara burada en az yarım gün aylaklık yapmalarını öneririm. zaten yazın gelenler çok daha fazla zaman geçireceklerdir. Benim gibi 2 buçuk günlüğüne gelenler ise 1 saat soluklanıp plaj havası alıp yoluna devam edecek. Buradan 800 metre yürüyüp Barselona Casino’su önündeki otobüslere binerek Sagrada Familia’ya doğru yola koyuldum.
Sagrada Familia
https://www.instagram.com/p/BgJWvfCgVr2/?hl=tr&taken-by=cokgezenadam
İspanyol mimar Francisco Paula de Villar tarafından inşaatına başlansa da kendisini görevlendiren kişilerle sürtüşme yaşayan Villar’ın yerine Gaudi geçer. 1883 yılında katedralin inşaatını devralan Gaudi, 1908 yılında tüm odağını buraya vermek için başka iş kabul etmez. 1926 yılında bir tramvay altında kalarak vefat edene kadar da tüm bilgi birikimini buraya harcar. Hatta stüdyosunu bile inşaata taşır. İspanya iç savaşı sırasında Gaudi’nin bıraktığı notların yanması inşaatın bitiş süresini biraz sekteye uğratmış. İnşaatı halen süren katedralin Gaudi’nin 100. ölüm yılı olan 2026 yılında tamamlanmasına çalışılıyor. katedrali sıra beklemeden fast track giriş ücreti 15 Euro. Katedralin en güzel fotolarını çekmek için en doğru adres karşısındaki göletli parka geçmek. Tabi bu tarafta foto çekmek için diğer turistlerle yarışa girmeniz gerekiyor. Etraf çeksene beni mafyası ile dolu.
Barselona’da Nerede Ne Yedim?
Buradaki işlerimi bitirdikten sonra otobüsle hostelime döndüm. Hostelde biraz dinlenip meşhur churros tatlısını (Katalanlar Xurros diyor) yemek için yola koyuldum. Burada karşıma Katalan Müzik Müzesi ve önündeki ilginç siyah bir kafadan oluşan heykel çıktı. Müze binası oldukça ilginç bir mimariye sahip. Kısa bir moladan sonra yola çıkış amacıma geri döndüm.
Xurreria Bany Nous
Granj atlı bir Xurros’çuya gidiyordum ama hemen yanındaki esnaf style xurrosçu daha çok ilgimi çekti. Burası ufak bir dükkan. Kredi kartı geçmiyor. Xurros’unu alan çıkıyor. Klasik olanlar da var ama ben içi nutellalı olanı denemek istedim. Bir parça içi nutellalı xurros 2 Euro. Tadı ise olay olay. Aklınızda olsun bu dükkan pazarları kapalı.
Buradan sonra yemek yemek için yime 100 Montaditos’a gittim. Ardından günün yorgunluğu ile hostelde uyuya kalmışım.
Barselona’da Son Gün
Hostelde kahvaltı sonrası şehrin sokaklarını son bir kez daha turladım. Ardından şehrin en meşhur xurros dükkanı Xurreria Laietana’yı buldum. Acıkıncaya kadar Gotik mahallede gezdim. O gün şansıma meşhur Uluslararası Barselona Maratonu vardı. 42 km boyunca tüm şehri koşan sporcuları herkes alkışlıyor tezahüratlar yapıyordu. Yarışa İstanbul’dan katılan bir arkadaşım Türkiye’de bu denli ilgi olmadığını söylüyordu.
Xurreria Laietana
Barselona’ya dair ağzımda hoş bir tat ile dönme gayesi ile Xurreria Laietana’ya attım kendimi. Burası tek işi xurros olan ufak bir dükkan. Klasik bir xurros tabağı ve yanına sıcak çikolata aldım. İstrsen xurros üstüne ayrıca şeker de döküyorlar. Tabakta 6 adet xurros vardı. İkisi için 3,6 Euro ödedim. Sonra da sıcak çikolataya bana bana yedim xurrosları. Bu mekan her zaman açık değil. Cumartesi günleri kapalı. Pazar günleri sadece 1:30’a kadar açık. Diğer günler de 16:30’a kadar açık.
Tatlımı da yedikten sonra hostele döndüm. Bavulumu aldım ve trenle Sant durağına geldim. Sonra buradan havalimanı trenine biniyorum diye bavullu kişiler biniyor diye bir trene atladım. Bir süre sonra baktım gelirken geçtiğimiz yerlerden geçmiyoruz. Sonra yanlış trende olduğumu öğrendiğimde Sitges’te indim. Zamanım olsa Sitges gezilesi bir yerdi ama ben uçağı kaçıracağım paniği ile istasyonu terketmedim. Bir İspanyol kızın yönlendirmesi ile ilk gelen trenle El Prat de Llobregat istasyonuna ulaştım. Buradan da 5 dk sonra gelen treni yakalayıp R2N ile 6 dakikada havalimanına ulaştım. O treni kaçırsaydım bir sonraki tren yarım saat sonra idi. Havalimanına mobil check in ve el bagajı ile gidince zaman kazandım ve pasaport kontrollerini hızla geçip uçağı yakaladım. Zaten uçağın kapısına ulaştıktan sonra Pegasus 1 saat rötar açıkladı.
o kadar güzel ve ayrıntılı anlatmışsınız çok teşekkürler bu güzel paylaşım için