Geçtiğimiz günlerde iş nedeniyle 3 günlüğüne Estonya‘nın başkenti Tallinn‘e gittim. Estonya nerede diyenler için doğusunda Rusya, güneyinde Litvanya kuzeyinde Finlandiya, batısında İsveç yer alan bir Baltık ülkesi. 1,3 milyon nüfusu olan ülkenin kuzeyde Baltık Denizi kıyısında 400 binlik nüfusu ile başkent Tallinn yer alıyor. Tallinn Limanı’ndan Finlandiya ise gemi ile 80 km. Tallinn’den İsveç’in başkenti Stockholm‘e de feribot varmış ama o biraz uzun sürüyor. Mesafe Finlandiya kadar yakın değil.
Türkiye‘den (İstanbul Havalimanı) uçakla yaklaşık 3 saat süren Tallinn, Türkiye ile aynı saat diliminde ancak kış döneminde saatler Türkiye’den 1 saat geride. Ben Avrupa’nın Silikon Vadisi olarak da bilinen Tallinn’e e-oturum programı (e-residency) hakkında detaylı bilgiler almak için gittim. Bu yüzden Tallin’de görülmesi gereken yerler ve Tallinn’de nerede ne yenir ne içilir gibi bilgileri çok sınırlı zamanda deneyimleme şansım oldu. Hayatımda ilk defa gittiğim bu ufak Avrupa şehrinde geçirdiğim 3 günde aldığım notlardan oluşturduğum Tallinn gezi notları ile sizleri baş başa bırakayım.
instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam
Estonya hakkında bilinmesi gerekenler
Kuzey Avrupa’da görece çok küçük bir ülke olan Estonya’nın başkenti benim de ziyaret ettiğim Tallinn. Bu ülke birçok ilginç özelliğe sahip. Öncelikle dümdüz bir ülke. Dağ yok. Baltık kıyısındaki ülkenin toplam 2222 adet adası bulunuyor. Bunların bir kısmında insan yaşamıyor. Bir kısmında da 5-20 arası insan yaşıyor.
45 bin 228 km kara yüz ölçümü ile aslında Belçika, Hollanda gibi ülkelerden daha büyük olsa da nüfusu oldukça az. Bu yüzden ülke nüfusunu arttırmak için ciddi teşvikler var. Bir kadının doğum izni 1 buçuk yıl. Bu süre zarfında tam maaş alıyor. 3. çocuk ile birlikte ekstra destekler de geliyor.
Ülkede toplu taşıma ve sağlık oturum sahiplerine ücretsiz. Eğitim açısından çok iyi seviyede bir ülke. Estonya’nın dili Estonca ama ülkede İngilizce, Rusça, Almanca çoğu kişi tarafından bilinen diller. Özellikle İngilizce’yi çok iyi konuşuyorlar. Öyle ki, ben bir akşam Amerikalı birini de Eston zannettim. 🙂
İnsanlar eğitimli oldukları kadar saygılılar da. Bir hata yaptıklarında bu kadar özür dileyen insanlara uzun süredir denk gelmedim. Son dönemde Türkiye’de o kadar çok birbirimize karşı gerilmişiz ki, bu tür insanı duygular şaşkınlık yaratıyor.
Tallinn Meydanı’nda başlayan Şarkı Devrimi
Tarihi boyunca birçok ülkenin boyunduruğunda yaşamak zorunda kalan Estonlar son olarak Bolşevik Rusya’sı hakimiyetinde yaşarken, bu duruma dur demek istiyorlar. 16 Ekim 1988’de 300 bin kadar Eston Tallinn Meydanı’nda buluşarak şarkılar söylüyor. En çok da “Mu Isamaa” yani “Vatanım” adlı şarkıyı söylüyorlar. Tallinn’de başlayan bu eylemler komşu Litvanya ve Letonya’da taşmış. Bu ülkelerin başkentleri Riga, Tallinn ve Vilnius’u da kapsayan, uzunluğu neredeyse 600 km’yi bulan ve insanların el ele tutuşarak oluşturduğu “Baltık Yolu” ile bu direniş iyice güçlenip somut bir görünüme kavuşmuş. Sonuçta da Litvanya, 11 Mart 1990’da Sovyetlerden SSCB’den ayrılarak bağımsızlığını kazanan ilk Baltık ülkesi olmuş. Bir yıl sonra da Estonya bağımsızlığına kavuşur. 31 Ağustos 1994’te Sovyet askerleri ülkeden çekildiğinde ülke tam bağımsız bir görünüm elde ediyor. Bu gösterilerde söylenen Mu Isamaa şarkısı da ülkenin milli marşı oluyor.
Ülke SSCB’den ayrıldığında devlet başkanı 29 yaşında imiş. Ama hızla aksiyonlar almaya başlamışlar. 2004 yılında NATO ve Avrupa Birliği’ne girmişler. Bu yüzden Estonya’yı ziyaret etmek isteyenlerin Şengen vizesi alması gerekiyor. Para birimleri de Euro.
Estonya e-oturum (e-residency) programı
Ülkede bilişim teknolojileri çok ileri seviyede. Dünyanın en iyi e-devlet alt yapısına sahip olarak dikkat çekiyorlar. Gayrimenkul satış ve alışı, evlilik ve boşanma dışında her şey ülkede online olarak yapılabiliyor. Şirket kurmak ve oy vermek dahil. Bunun başlıca nedeni tüm ülkeye devlet hizmetlerini fiziksel olarak taşımak bu nüfus ile mümkün olmadığı için her şeyi internete taşıyıp, herkese de bilgisayar eğitimi vermişler. Bugün hiçbir devlet kurumunda kağıt evrak ile iş yapılmıyor. Sonrasında bu altyapıyı dünyaya açma kararı almışlar. E-oturum adını verdikleri hizmet ile Estonya vatandaşı olmayanlar da bir Eston gibi (sadece fotoğraf olmayan) bir kimlik kartı ile Estonya devleti e-devlet altyapısına girip buradaki şirketlere yönelik tüm hizmetlerden faydalanabiliyor. Örneğin Türkiye’de otururken internetten Estonya’da bir şirket kurup, işlerini yürütebiliyor.
Ülkenin bu teknolojilerde bu derece ileride olmasında SSCB’nin siber teknoloji merkezi olmasının da etkisi büyük olsa gerek. Bugün NATO Siber Savunma Mükemmeliyet Merkezi de Tallinn’de yer alıyor. Ülke aynı zamanda Digital 9 üyesi. Daha ilkokulda çocuklar kodlama öğreniyor. 10 yaşında çocuklar bile ülkede şirket kurmaktan bahsediyor. Ülkede nerede ise herkesin bir girişimi var. Bunda komünizmden çıktıktan sonra iş yapma olan açlık da neden olarak gösterilebilir. Bu kadar dijital kas olunca kısa sürede çok da ciddi başarı hikayeleri çıkarmış: Toplam değerlemesi 1 milyar doları geçen 4 unicorn hikayesi hem de. Skype ile başlayan TransferWise (para transferi yapan bir girişim), Taxify (Baltıkların Uber’i, şimdi adı Bold oldu) ve Playtech (bahis yazılımı yapan bir girişim). Hal böyle olunca bir anda E-stonya diye adlandırılıp, Avrupa’nın Silikon Vadisi olarak tüm dünyadan girişimlerin odağı olmaya başlamış.
Tallinn Gezi Notları
Bu kadar kapsamlı bilgiden sonra artık şehirdeki notlarıma geçeyim. İstanbul’dan Tallinn’e doğrudan sadece THY uçuyor. Onun da uçuş saatleri her gün aynı değil. Biz pazar sabah 9:40 uçuşu ile şehre gittik. Bir gün sonraki uçuş öğle saatine denk geliyordu. Tallinn Havalimanı oldukça ufak. Pasaport kontrolü sonrasında şehir merkezine 1 Euro’ya götüren araçlar var. Vatandaşlarına ve oturumu olanlara zaten ulaşım ücretsiz. Bizi iş için gittiğimizden bizi servis aldı. Havalimanı ile şehir merkezi arası çok da uzak değil.
Tallinn’de nerede kalınır dediğinizde 2 seçenek akla geliyor. Bunlardan ilki şehrin tarihi merkezinde kalmak, diğeri de şehrin AVM ve kafelerinin de olduğu modern bölgede kalmak. Bizim otelimiz şehrin surlarla çevrili tarihi merkezinde idi. Zaten buradan diğer yere de yürüyerek gitmek mümkün. Sur kapısını geçer geçmez 50-100 metre ileride sağda Three Sisters Boutique Hotel (3 Kız Kardeş Hotel) bizi bekliyordu. Burası 3 ayrı yüzyılda yapılmış 3 bitişik binadan oluşan bir otel. Benim kaldığım bölüm 14. yy, diğerleri de 15 ve 18. yy’dan kalma imiş. Odalarımız upgrade edilmişti. Ben binanın çatı katında asma katlı bir odada kaldım. Son dönemlerde kaldığım en keyifli oda idi. Tabi böyle bir odanın fiyatı normalde 2 bin TL’leri geçer. Ama şehirde 100 TL altı çok güzel hosteller ya da 150-300 TL bandında uygun konaklama imkanları da mevcut.
Tallinn’de Nerede Ne Yenir Ne İçilir? Tallinn yemekleri
Estonya yemekleri denince, ülke mutfağında sıkça somon, domuz, ayı ve geyik eti görüyorsunuz. İskandinav ülkelerine giderken yemek olarak düşük bir beklenti ile giderim ama Estonya lezzet olarak beni şaşırttı diyebilirim. Beklentimin üstünde lezzetlerle karşılaştım. Çikolata ve çikolatalı lezzetler konusunda zaten oldukça iyiler.
SOE Restaurant
Biz odalarımız boşalıncaya kadar öğle yemeğimizi otelimizin içinde yer alan SOE Restaurant‘ta yedik. Burası klasik turist restoranları gibi menüler sunmuyor. Geleneksel Eston mutfağına modern dokunuşlar sunan güzel bir restoran. Tabi 5 yıldızlı bir otelin restoranı olması nedeniyle de fiyatlar Tallinn ortalamalarının üzerinde. 52 ve 72 Euroluk menü seçenekleri var. Tabi menüden ayrı ayrı yemekler de seçebilirsiniz. Ben burada çok kısık ateşte pişirilmiş geyik etini çok beğendim. Aktif karbonlu patates kroket de güzeldi. Ayrıca otelin kendi yapım siyah ekmekleri çok başarılı idi.
Old Hansa
O gün akşam yemeği için tercihimiz ise şehrin yine tarihi merkezinde yer alan Old Hansa oldu. Burası Orta Çağ’dan kalma bir konseptte hazırlamış bir mekan. Garsonlardan mekanın ambiyansına her şey Orta Çağ görüntüsünde. Yemekler de mum ışığında yeniliyor. Tabi bu ne yediğinizi görmek isterken biraz zorluk oluyor. Ambiyansa öyle kaptırıyorsunuz ki, “hancı et getir” diye bağırasınız geliyor. Burada tavuk, somon, geyik ve ortadaki mezeler derken karanlıkta ne bulduysak yedik 🙂 Genel olarak lezzetli bir mekan idi ama o üçlüyü karıştırmasam daha iyi olacaktı 🙂
Kafe Pigg 29
Rehberimizle şehir turumuz esnasında ziyaret ettiğimiz kafelerden biri olan Kafe Pigg 29 tarihi bir bina içerisinde modern dekore edilmiş keyifli bir kafe idi. Tatlı ve kahvelerini methettiler. Deneyimleme şansımız maalesef olmadı.
Maiasmokk Kohvik (Cafe)
Tallinn ve Estonya’nın en eski kafesi olarak bilinen Maiasmokk’un bir bölümü aynı zamanda bir marzipan müzesi olarak kullanılıyor. 1864 yılından beri aynı mekanda hizmet veren kafenin hem iç dekoru hem de tatlıları çok meşhur. Gün içinde kafenin müze bölümünde marzipan ustalarının çalışmalarını görmek de mümkün. Badem ve şeker ile el yapımı heykeller yapan bu ustaların ürünleri de içeride sergileniyor.
R14 Restaurant
Şehirde ikinci günümüzde toplantılarımız arasında Rotermanni bölgesinde R14 Restaurant’ta öğle yemeği yedik. Rotermanni bölgesi eski şehir, liman ve Viru meydanı arasında eski binaların yeni işlevler kazandığı modern bir bölge. Burada alışveriş merkezleri, şirketler ve modern restoran ve kafeler bulabiliyorsunuz. R14 Restaurant’ta şehrin modern yüzünü gösteren oldukça keyifli bir mekan. Fiyatlar da eski şehirdekilere göre daha uygun. Yemekleri de oldukça lezizdi.
Tuljak Restaurant
Şehirdeki son akşam yemeğimizi burada yedik. Şehir merkezinden biraz uzak olan bu restoran şehrin yeni modern yapılarının yükseldiği bir semtte yer alıyor. 1960 yıllarda bir Sovyet yapısı olarak inşa edilen bina çok ciddi bir restorasyondan geçirilerek modern lüks bir restorana dönüştürülmüş. Deniz manzarası, bahçesi ile ayrışan, yemekleri de oldukça lezzetli bir restoran.
Kehrweider
Şehirdeki son günümde ufak bir pasajda yer alan bu ufak çikolatacıda sıcak çikolata yemeden Tallinn’i terk etmeye niyetim yoktu. Burası butik bir çikolatacı ve kahveci. El yapımı çikolatalar ve güzel kahvelerin yanı sıra kaşıkla yenen sıcak çikolatası ile de meşhur. Ben de 2 Euro’ya kendime güzel bir sıcak çikolata ziyafeti çekip Tallinn’e dair tatlı bir lezzetle ülkeyi terk ettim.
Tallinn’de Gezilecek Yerler
Biz öğle yemeği sonrasında iş toplantımız öncesinde Tallinn’in tarihi merkezini hızlı bir şekilde gezmeye karar verdik. Burayı bize kurucusu bir Türk girişimci (Arzu Altınay) olan bir Walks in Europe rehberi Stanislav gezdirdi. Stanislav Türkçe de bilen oldukça eğlenceli bir rehber. Tek başımıza gezdiğimizde pek de fark edemeyeceğimiz güzel bilgilerle şehrin tarihi merkezini keşfetmemizi sağladı.
Tallinn’in ilk kuruluşunun milattan önceki yıllara dayandığı tahmin ediliyor. Bugün şehrin Orta Çağ’dan kalma merkezi UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi altına alınmış. Avrupa’nın aslına en uygun şekilde restore edilen tarihi şehri olarak dikkat çekiyor.
Tallinn adı nereden geliyor?
Şehrin SSCB dönemindeki adı Raval imiş. Almanca’da “geyiğin düşüşü, ölümü” anlamına gelen Rehfall’dan geldiği söyleniyor. Eskiden Almanlar geyik avı için buraya gelirmiş. Bugün ülkenin en büyük kahve zincirinin adı Raval. Ülke özgürlüğünü kazandıktan sonra şehrin adı Tallinn olmuş. Onun için de 2 rivayet var: Danimarkalılar ile olan akrabalık nedeniyle, Taoni-linn (Danimarkalıların kenti ), bir de tarım nedeniyle Talu-linn (Çiftçi kenti ).
Tarihi kentte iki önemli cadde var. Bunlardan biri bizim otelimizin de bulunduğu Pikk Caddesi ve Luhika Caddesi. Tallinn şehir merkezinde görülmesi gereken yapıların neredeyse çoğu bu iki cadde üzerinde yer alıyor. Tarihi merkezde aslında 2 bölgeye ayrılıyor. Bir yukarı merkez (Toompea Tepesi) bir de Aşağı Kent (All Linn). Aşağı kentte zamanında halk ve tüccarlar yaşarken, yukarı merkezde soylular yaşarmış. Bugün de Riigikogu (Estonya Parlementosu) burada yer alıyor.
Fat Margaret
Biz gezmeye Pikk Caddesi’den Fat Margeret’e doğru dönerek başladık. Şehrin surları içerisinde şişkoca bir sur dikkat çekiyor. Bu kuleye zamanında kulede aşçı olarak çalışan Margaret’in adı verilmiş. Anlaşılan kendisi biraz kiloluymuş ki “Fat Margaret (Şişko Margaret)” denmiş. Buradan surlar boyunca yürümeye devam ettik. Yol boyunca birçok kule görüyorsunuz. Bunların bir kısmını belli bir ücret ödeyerek gezmek mümkün. Bizim zamanımız sınırlıydı o yüzden dışarıdan bakmakla yetindik.
Aziz Olaf Kilisesi
Yolumuzun üstüne en dikkat çekici yapı kulesi ile dikkat çeken bir kilise idi. Tarihi 12. yüzyıla kadar dayanan Aziz Olaf Kilisesi adını sonradan Aziz ilan edilen Norveç’teki Viking Kralı Olaf 2. Haraldsson’dan alıyor. Kendisinin mezarı bu kilisede imiş. Yapıldığında 159 metre uzunluğu ile dünyanın en yüksek yapısı imiş. Uzun bir süre rekor onda kalsa da yaşanan yangınlardan sonra bugüne 129 metre yüksekliği ile gelebilmiş. Yıllarca Tallinn’de bu kiliseden yüksek bina yapmak da yasakmış. Şimdi böyle bir yasa kalmamış tabi. Bugün yine de uzaktan fark edilmesi sayesinde Eski şehre gitmeye çalışan bizim gibi turistlerin kaybolmamasına yardımcı oluyor. Kuleyi uzaktan görüp oraya doğru yönelebiliyorsunuz. Burası biz gezerken restore ediliyordu bu yüzden güzel fotoğrafını çekmek pek mümkün olmadı.
Eski KGB Merkezi (Viru Hotel)
Şehrin en ilginç yapılarından biri de Viru Hotel ya da bilinen adı ile KGB Müzesi. Şehirdeki ilk gökdelen imiş. Tabi gökdelen derken öyle ABD’de gördüklerinizden değil. Orta Çağ kasabasına göre büyük bir bina diyelim. Şehrin turizmi için açılmış ama KGB burayı istihbarat amaçlı da kullanmış. Otelde kalan önemli kişiler gizlice dinleniyormuş. Bugün otel olarak da hizmet veren Viru Hotel aynı zamanda İngilizce turlarla KGB Müzesi turu da düzenliyor.
Tallinn Şehir Meydanı
Tarihi şehirde görülmesi gereken yerlerden birisi de bu meydan. Noel döneminde Christmas market buraya kuruluyor. Biz gezerken kurulumlar başlamıştı. Ayrıca meydanda gotik mimarisi ile eski belediye binası en dikkat çekici yapı. Bu binanın Avrupa’nın en eski gotik yapısı olduğu söyleniyor ama ne kadar doğru bir kanıtım yok.
Avrupa’nın en eski eczanesi olduğu iddia edilen “Raeapteek” eczanenin de bir kısmı müze, bir kısmı da eczane olarak yine bu meydanda yer alıyor. Burasının da tarihi 1422 yılına dayanıyor.
Bu eczanenin yanında yanındaki pasajdan geçerseniz içerisinde şehrin en küçük binasını görebilirsiniz. Kırmızı renkli binanın hemen arkasında Holly Sprit Kilisesi’nin beyaz kulesi görülüyor. Bu bina hediyelik eşya satan bir dükkan olarak kullanılıyor. Bu binayı karşınıza aldığınızda sağ tarafta şehrin en iyi sıcak çikolatalarından birini yapan Kehrweider var. Burası hem çikolata hem de kahve satan butik çok güzel bir mekan.
Ayrıca şehrin en meşhur restoranlarından biri olan Balthasar Restaurant da bu pasajda yer alıyor. Mekan adını, başyapıtı Livonia Günlükleri’ni burada yazan yazar Balthasar Russow’dan alıyor. Sarmısaklı yemekleri ile menüsü de ayrışan özel bir restoran. 1999 yılından beri şehri ziyaret edenlere hizmet veriyormuş.
Holly Sprit Kilisesi
Sekizgen bir şekilde 1319 yılında yapılmış olan ve Kutsal Ruh’a adanmış olan Holly Sprit (Kutsal Ruh) Kilisesi şehrin eski kilisesi. Pikk Caddesi üzerinden gittiğinizde burası bir süre sonra solunuzda karşınıza çıkıyor. Buranın hemen yanından da şehir merkez meydanına gidiliyor. Kilisenin içinde Alman ressam ve heykeltıraş Bernt Notke’un 1483 yılında yaptığı eserleri bulunuyor. Kilisenin üzerindeki Estonyalı heykeltıraş Christian Ackermann‘a ait büyük mavi saat, Tallinn in en önemli dış mekan saati olarak dikkat çekiyor.
Tallinn Aziz Nicholas Kilisesi
Tarihi şehirdeki en dikkat çekici yapılardan biri de yine 13. yüzyıldan kalma Aziz Nicholas Kilisesi. Bu kilise balıkçı ve denizcilerin azizi olduğuna inanılan Aziz Nicholas’a adanmış. II. Dünya savaşı sırasında SSCB bombardımanı sonrasında ciddi hasar görmüş. Bugün çok güzel bir şekilde restore edilmiş.
Danimarkalı Kral Bahçesi
Tallinn’de yukarı merkez ile aşağı şehri birbirinde ayıran doğal sınır olan bahçeye Danimarkalı Kral’ın Bahçesi (Danish King Garden) deniyor. Danimarka ile Estonya’nın savaştığı dönemde rivayet o ki gökten kırmızı haçlı bir bayrak gelmiş ve Danimarka bu savaşı kazanmış. Bugün kullanılan Danimarka Bayrağı’na dair anlatılan efsane bu bahçede gerçekleşmiş. Danimarka Kralı tarafından yaptırılan bu bahçede birçok kişinin ölümüne neden olan 3 celladın heykeli yer alıyor. Günahlarının affedilmediği ve hayaletlerinin bu bahçede gezindiği efsanesi anlatılıyor. Bu bahçeden şehrin panaromik bir manzarasını izleyebiliyorsunuz. Bahçe tam St Nicholas Kilisesi’ne yukarıdan bakıyor.
Aleksander Nevsky Ortodoks Katedrali
Parlemento Binası’nın tam karşısında da Rus Çarı döneminde 1894 yılında yapılan Aleksander Nevsky Ortodoks Katedrali, Estonya’daki en eski Ortodoks Kilisesi olmasının yanında Estonya’yı Ruslaştırma çalışmalarının bir simgesi. Ülke bağımsızlığını kazandıktan sonra katedrale 13. yy’da yaşamış bir Eston Kahraman olan Aleksander Nevsky adı verilmiş. Yani katedral Estonyalıları Ruslaştıracakken, Estonlar katedrali Estonlaştırmış.
Tallinn’de görülmesi gereken yerler tabi ki de bunlarla sınırlı değil ama kısa geziye biz ilk gün ancak bunları sığdırabildik. Rataskaevu Apartmanı ve Hayalet Odası, St Catherine Pasajı, Kiek in de Kok Kulesi ve Yer altı Müzesi vakitsizlikten gidemediğim ama içimde uhde kalan yerler.
Telliskivi
Burası Tallinn’in Berlin’i diye adlandırılan bölge. Eski endüstriyel bölge bugün kreatif şirketlerin yaşam alanına dönüştürülmüş. Biz birçok start up’a ev sahipliği yapan Lift 99’u ziyarete gittik. Burası bizim Kollektif House benzeri bir yer. Tabi burada böyle mekanların çoğuna girişte ayakkabılar çıkartılıp terlik giyiliyormuş. Çok ilginç geldi bize.
Bölgede binalar üzerinde çok güzel müral çalışmalar dikkatimi çekti. Sene içerisinde bölgede 600’ün üzerinde etkinlik gerçekleşiyormuş. Cumartesi günleri de burada bir pazarı kuruluyormuş. Çok ilginç kafe ve restoranlar da bu bölgede yer alıyor. Hipster mekanları keşfetmek isteyenler için doğru bölge burası. Bir sonraki ziyaretimde daha çok zaman ayıracağım yerlerden birisi de burası olacak. Tabi buraya gelirken kendi terliğimi de yanıma alıp geleceğim. 🙂
Tallinn alışveriş bilgileri
Şehirde alışveriş için keşfettiğimiz en iyi bölge Rotermanni bölgesi idi. Burada birçok AVM var. Bunlar içindeki marketlerde özellikle çikolata vb… ürünlerde seçenekler oldukça zengin. Ayrıca eski şehirde de alışveriş için her zevke uygun mağazalar mevcut. Özellikle Finlandiyalılar Estonya ucuz diye gemilerle gelip alışveriş yapıp ülkelerine geri dönüyorlarmış.
Cumartesi orada olmadığım için görme imkanım olmadı ama Telliskivi bölgesinde bit pazarı oluyormuş. Burası da alışveriş için ziyaret edilebilir. Malum hipster bölgesi, ilginç şeyler çıkabilir.
Tallinn’e ne zaman gidilir? Tallinn hava durumu
Burası bir Kuzey Avrupa şehri olduğu için için kışları oldukça soğuk oluyor. Gündüzler de oldukça kısa olabiliyor. Biz kasım ayında gittiğimizde sabah 8 gibi güneş doğup, akşam da 4 gibi hava kararıyordu. Aralık ayında bu süre daha da azalıyor. Biz 25 derecelerde İstanbul’dan t-shirt ile ayrıldığımız Estonya’da gündüz 6 derece ile karşılaştık. Oteldeki görevli “Çok şanslısınız iyi havaya denk geldiniz” deyince bizi bir gülme tuttu. Ama kışın burada hava -20-25’leri görebiliyormuş.
Yazın ise şehirde havalar 20 derecelerde seyrederken gündüzler de oldukça uzun oluyormuş. Hal böyle olunca yaz dönemi bence şehri gezmek için en ideal zaman. 2-3 gün Tallinn’de, 2-3 günde Finlandiya’da olacak şekilde bir hafta tatil planlanabilir.