Hafta sonunda İstanbul‘a yakın yerler arayışıyla haritaya bakarken önce gözümüze Bolu‘nun Göynük ilçesi çarptı. Sonra buraya gitmişken civarda başka neresi var diye baktık ve Concord Tur‘dan Atilla Abi’nin yönlendirmeleri ile de Mudurnu‘da karar kıldık. Bu adı duyduğumuzda çoğumuzun aklına ilk olarak tavuk geliyor. Oysa ilçenin sahip olduğu hikayeler ve mekanları gördükten sonra, insan buraya ne kadar haksızlık yapılmış demeden edemiyor.
Mudurnu Osmanlı’dan kalma konakları ile Safranbolu‘yu andıran bir yapıya sahip. Bir nevi yakın Safranbolu desek yanlış olmaz. Konum olarak da hem İstanbul hem de Ankara‘ya oldukça yakın. İstanbul’dan yaklaşık 252 km, Ankara’dan ise 245 km uzaklıkta yer alan Mudurnu’ya 3 saat gibi bir sürede ulaşmak mümkün. Bolu merkeze uzaklığı ise 72 km. Mudurnu’da gezilecek ve görülecek yerler kadar Mudurnu lezzetleri de oldukça etkileyici. Ayrıca cuma günü ziyaret edenler için ilçenin 700 yıllık meşhur Ahi (esnaf) duası da kaçırılmaması gereken bir tören. Ayrıca 2018 yılı mart ayı itibari ile Mudurnu Türkiye’nin de 15. Sakin Şehri (Citta Slow) olmayı başardı.
instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam
Mudurnu Hakkında Bilgiler
Bolu’nun bir ilçesi olan Mudurnu’nu tarihi aslında Bitinyalılar’a kadar dayanıyor. Bu topraklarda Frigyalılar, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Selçuklular’dan sonra Osmanlı uzun bir süre hüküm sürmüş. Zaten tam bir Osmanlı köyü oluşu iki tepe (Hisar ve Kulaklı Tepeleri) arasındaki vadiye kuruluşundan da belli oluyor. Bugün ilçede Osmanlı dönemine ait çokça önemli yapı bulunuyor. Bu yapıların birçoğunun tarihi 600 yılı aşıyor. Dünyanın birçok önemli şehrinde 200 yıllık binalar tarihi eser diye karşınıza çıkarken burada 600 yıllık yapılar çok sıradan gibi gözükebiliyor. Evliya Çelebi‘nin notlarında da yer verdiği Mudurnu Cumhuriyet Tarihi için de çok önemli bir yere sahip. İlçe çok büyük olmasa da ilçede 243 adet tescilli yapı bulunuyor.
Bir dönemler Osmanlı’nın arka bahçesi olan ilçe, çok bilinmese de Kurtuluş Savaşı sırasında iç isyanların bastırılmasında çok önemli bir rol oynamış. O sıralar Osmanlı’da aydınlar manda ihtimalini tartışırken 30 Mayıs 1919’da Mudurnu Redd-i İlhak Cemiyeti kurulmuş. Bölgede birçok ilçe Ankara’ya destek vermiyorken Mudurnu Ankara’yı I. Düzce İsyanı’ndan korumuş. 500 kişi 8-10 bin kişiye karşı direnmiş ve başkentin Ankara’dan Kayseri’ye taşınmasının önüne geçilmiş.
Mudurnu’ya Nasıl Gidilir?
Çok fazla tarih ile sizi sıkmayayım ve yolculuğumuza başlayalım. İstanbul’dan Mudurnu’ya yaklaşık 3 saatlik bir araba yolculuğu ile ulaşılabiliyor. Biz de test aracım Peugeot 3008 ile yola koyulduk. (Otomobil ile ilgili yorumlarımı okumak isterseniz linkin üstüne tıklamanız yeterli) Perşembe saat 16:30 gibi yola çıktığımız için arada bir akşam yemeği molası vermek istedik.
Beybaba Çiftliği’nde Akşam Yemeği Molası
Bunun için de Gebze’de tavuklu köftesi ile ünlü Gebze Beybaba Çiftliği‘nde mola verdik. (Konum için linke tıklayabilirsiniz). Tavuk köftesi nedir dediğinizi duyar gibiyim ama kesinlikle tavsiye ederim. Söylemeseler normal köfteden ayırt etmek pek de kolay değil. 1 porsiyon tavuk köfte yanında bulgur pilavı domates ve biber servisi ile 17 TL. Tavuklar kendi çiftliklerine ait değilmiş.
Ayrıca mekanın tahinli kabak tatlısını da denemeden ayrılmayayın diyeyim. Kabaklar kendi bahçelerine ait. Tatlının porsiyonu 10 TL. Ayrıca mezeleri de oldukça başarılı idi. Deniz manzaralı, müdavimleri bol olan bir aile işletmesi. Zaten mekan hakkında foursquare’de yazılan yorumlara baktığınızda abartmadığımı göreceksiniz.
Mudurnu’da Nerede Kaldık?
Keyifli bir yemek molasından sonra Mudurnu merkeze yaklaşık 30 km uzaklıktaki Taşkesti’deki Sarot Termal Vadi tesisine gittik. Burasını bize Mudurnu Belediyesi ayarladı. Mudurnu Belediyesi sınırları içerisindeki iki termal tesisten biri. Daha çok çocuklu muhafazakar ailelere yönelik bir tesis. Odaları oldukça büyük. Kahvaltı kalitesi pek iyi değildi. Fiyat kalite olarak ben pek beğenmedim. Bu arada Taşkesti’ye gidiş oldukça virajlı bir yol. Biz giderken bir de sağlam sise yakalandık.
Sabah erkenden Taşkesti’den Mudurnu’ya ulaştık. İlk durağımız Mudurnu Belediyesi oldu. Burası benim şimdiye kadar gördüğüm en ilginç belediyelerden biri. Belediye Başkanı Mehmet İnegöl, belediye binasında başta başkanlık olmak üzere tüm birimlerin kapısını kaldırıp şeffaf bir belediye ortamı oluşturulmuş. Belediye binasına girince elinizi kolunuzu sallaya sallaya başkan dahil her birime gidebiliyorsunuz. Hiç kimseye özel oda yok. Makamlarını ziyaretimizde Mudurnu’nun turizminin ilerlemesi için de Mudurnu’yu UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi‘ne sokma projelerinden de bahsetti. Şehrin 700’e yıla yakın Ahilik Kültürü üzerinden adaylık süreci başlatılmış. Ayrıca komşu ilçeler Göynük ve Taraklı gibi burasının da Citta Slow (Sakin Şehir) seçilmesi için süreç başlatılmış. Yakın dönemde bir heyet gelip ilçeyi ziyaret edecekmiş.
Aradan bir yıl geçtikten sonra da bu amaçlarına ulaştılar. 17 Mart 2018’de Belçika’nın Maaseik kentinde gerçekleşen Cittaslow (Sakin Şehir) Uluslararası Komite Toplantısı’nda Mudurnu Belediye Başkanı Mehmet İnegöl’e sertifikası verildi. Böylece Mudurnu Türkiye’nin 15. Sakin Şehri oldu.
Mudurnu’da Görülecek Yerler
Burada yarım gün gibi kısa sürede oldukça çok yer keşfetmeye çalıştık. Bu konuda Mudurnu Belediyesi’nden Engin Ersoydan‘ın da bize rehberliği çok yardımcı oldu. Belediyeden kendisi ile çıkıp birçok yeri keşfetme imkanımız oldu. Aslında ilk ziyaret ettiğimiz belediye binası bile tarihi eser statüsünde. O yüzden nasıl olsa kapısı açık bu belediyeye de girip gezmenizi tavsiye ederim.
Demirciler Çarşısı
Belediye binasından çıkar çıkmaz soldaki sokak sizi bu çarşıya çıkartıyor. Adı Demirciler Çarşısı olsa da, başka zanaatkarları da bu çarşıda görüyorsunuz. Burasının bir alt paralelinde de Orta Çarşı yer alıyor. Bu çarşının önemi ilçenin 700’e yakın yıldır süren ahilik geleneğinin burada hala yaşatılması denebilir. Özellikle cuma günü selası sonrasında burada olup Ahi (esnaf) duasını görmenizi tavsiye ederim.
Mudurnu Saat Kulesi
Çarşıdan yukarı doğru yürüdüğünüzde ilçenin meşhur Saat Kulesi’ne ulaşıyorsunuz. 1890 ile 1891 yılları arasında ahşap olarak yapılmış 1900 yılında ise bir yangın geçirmiş. 1905 yılında ise yeniden yapılmış. İlçeyi de panaromik göreceğiniz bir tepede yer alıyor. Ancak kulenin hemen altında kurulu Doruk Kafe’nin tabelaları sağolsun Kule’ye dair güzel bir fotoğraf çekmenize mani oluyor.
Yıldırım Beyazıt Camii ve Hamamı
Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt’ın Bolu’daki şehzadelik döneminde ilçeye 1374 yılında Yıldırım Beyazıt Camii, 1382’de de Yıldırım Beyazıt Hamamı yapılmış. Camii hala ibadete açık. Hatta ziyaretim sırasında ben de cuma namazını orada kıldım. Camii içinde “Çorabınız uygun değilse alabilirsiniz. Ücretsizdir” yazılı bir bölüme sıfır çoraplar koymuşlar ve ihtiyacı olanlar alsın yazmışlardı. Ben gittiğimde üç tane sıfır çorap orada duruyordu. Açıkçası bu adetleri çok hoşuma giden bir detay oldu. Cami mimari olarak Osmanlı’nın erken dönem mimarisinin bir örneği. Selçuklular’daki dikdörtgen ve çok kubbeli yapı yerine tek kubbeli kare bir mimariye geçilmiş. Ancak Mimar Sinan yapıları gibi dev bir kubbeye sahip değil.
Kanuni Sultan Süleyman Camii
İlçeye Osmanlı’nın arka bahçesi diye boşuna denmiyor. Bir cami de Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılıyor. 1546 yılında yaptırılan gövdesi beton ahşap tavanlı ufak bir cami. Biz gezerken restorasyonda idi. Sadece önünde fotoğraf çektirebilirsiniz.
Pertev Naili Boratav Kültür Evi
Mudurnu’ya gelip de görmeden gitmeyin diyeceğim iki şey var. Birincisi cuma günü yapılan 700 yıllık Ahi duası, diğeri de Pertev Naili Boratav Kültür Evi’ni ziyaret etmek. Çarşı içerisinde yer alan ve eski Hükümet Konağı olan bina şuan Pertev Naili Boratav Kültür Evi olarak kullanılıyor. Ziyaret ücreti yok. Burada gönüllü çalışan Nejdet Aksoy‘un bir çayını içip kendisinden Mudurnu’yu ve Boratav’ları dinlemeden buradan ayrılmayın. Bence geziye buradan başlamak bile nereyi gezdiğinizi anlamanız için çok daha faydalı olabilir. Pertev Naili Boratav ve babası eski Kaymakam Abdurrahman Naili Boratav‘ın hikayelerini Nejdet Amcanın anlatımıyla bu müzede dinlemeyi unutmayın.
Mudurnu Konakları
İlçenin tarihi dokusunda Osmanlı’nın geleneksel ahşap konaklarının çok önemli bir yeri var. Bu konakların bir kısmı bakımsız kalmış olsa da ilçenin genel görünümü Safranbolu’yu andırıyor. Armutçular ve Haytacılar Konakları bu yapılar arasında en öne çıkanlar. Ayrıca birçok konak da restoran ve otel olarak hizmet veriyor.
Mudurnu’nun 700 Yıllık Ahi (Esnaf) Duası
İlçeye giden birçok insan 700 yıla yaklaşan bu duadan bihaber. Esnaflar arasında yardımlaşmayı sağlamak ve iş ahlakının sağlanması için kurulan Ahi birlikleri Mudurnu’da hala aktif olarak devam ediyor. Ahiler yüzyıllardır Demirci Çarşısı ve Orta Çarşı’da cuma selası sonrası “Esnaf Duası” adını verdikleri geleneği devam ettiriyorlar. Esnaf Duası sırasında, normalde ayakta çalışan bir esnaf ayakta, ayakta çalışan bir esnaf ise oturarak dua ediyor. Dua sırasında da insanlara ekmek dağıtılıyor. Burada bence en ilgi çekici noktalardan biri de Bolu’daki nadir CHP belediyelerinden biri olan Mudurnu’da böyle dini bir ritüelin korunup sahiplenilmesi idi.
Mudurnu’da Nerede Ne Yenir, Ne İçilir?
İlçenin adını duyar duymaz aklınıza tavuk geliyor. Ancak kaşık sapı, bombay fasulye, güveç, kabaklı gözleme öne çıkan lezzetler. Ayrıca saraya kadar girmeyi başarmış Mudurnu saray helvasını da unutmayalım. Benim bu lezzetler arasında favorim kaşık sapı idi. Etsiz mantıyı andıran yemekte yoğurt yerine keş kullanılıyormuş. Biz ilçede bir günde 3 mekanı gezebildik.
Evimin Yöresel Mudurnu Yemek Evi
Burası belediye binasının hemen yanı. Zaten belediye binanın işletmesini ihaleye açmış ve sonrasında mevcut işletmeci burada bu restoranı kurmuş. Mekanın öne çıkan yemekleri, bombay fasulye, etli pazı sarma, bonfile kavurma, kaşık sapı. Biz un helvası, kaymaklı ekmek kadayıfı ve kabak tatlısının tadına baktık. Burada etli yemekler 17 TL, tavuklu yemekler 13 TL, sebzeler 10 TL, köfteler 15 TL, tatlılar da 8 TL.
Melek Hotels Mudurnu Tekkeliler Konağı
Türkiye’de çeşitli şehirlerde butik otellere sahip olan Melek Hotels’in otel ve restoran olarak işlettiği Tekkeliler Konağı’nda öğle yemeği molası verdik. Burada güveçler, bombay fasulye, kaşık sapı, kızılcık tarhanası gibi çeşitli lezzetlerin tadına baktık. Hem yemeklerin lezzeti hem de restoranın dekorasyonu bence çok güzeldi.
Keyvanlar Konağı
İlçedeki üçüncü lezzet durağımız Keyvanlar Konağı oldu. Burası butik bir otel olarak işletiliyor. Konakta Ayşe ablanın kabaklı gözlemeleri nasıl yapılıyor izleyerek gördük. Bu gözleme için 3 eş alan çapkın abinin hikayesini dinledik. Ayşe abla’da sağlam potansiyel var. Yakında çok meşhur olur. O daha çok meşhur olmadan güveçte sarma, ve damak çatlatan ev baklavasının tadına da bakın derim.
Mudurnu’da Nerede Kalınır?
Biz gece geldiğimiz için Taşkesti’de kaldık. Genelde Mudurnu’yu 1 günde gezmek kolay oluyor diye insanlar burada kalmadan Abant’ta kalırken burayı da geziyorlarmış. Burada kalmak isteyenler için ise yukarıda yemeklerinin tadına baktığımız Keyvanlar ve Tekkeliler Konakları dışında, Hacıabdullahlar, Fuatbeyler, Yarışkaşı Konakları gibi alternatifler de mevcut.
Mudurnu Çevresinde Gezilecek Yerler
Bu arada bölgede haftasonu geçirecekler, ilçenin yanında başka birkaç yeri daha gezmek isteyebilir. Taraklı, Göynük, Abant, Sülüklügöl, Karamurat Gölü, Yedigöller Milli Parkı alternatifler arasında bulundurulabilir. Ayrıca trekking sevdalıları için de ilçe çok güzel parkurlar sunuyor.
Yeniceşıhlar Köyü- Samsaçavuş Parkuru: 14 km
Yeniceşıhlar Köyü- Semerler- Samsaçavuş Parkuru: 15 km
Yeniceşıhlar Köyü- Samsaçavuş İpek Yolu Parkuru: 14 km
Mudurnu – Çocuk Kayası – Mudurnu Bisiklet Parkuru: 27 km
Bu güzel bilgilendirme için teşekkürler..Önce güzel vatanımızın cennet köşelerini tanımalıyız derim ve siz beni haklı çıkarıyorsunuz.
Bence bazeen yurtiçi bazen yurtdışı yapmak daha sağlıklı oluyor. Ne yurt dışı hayranlığı ne de gereğinden fazla milliyetçilik yapmak lazım sanki. Dünyanın her yeri ayrı güzel 🙂