Beyaz yakalı olup da fazla tatili olmayanlar için hafta sonu tatili çok iyi değerlendirilmesi gereken zamanlar arasında yer alır. Ben de işte her ne kadar beyaz yakalı gömlek giymesem de hafta sonu arabayla gezilecek İstanbul’a yakın yerler ararım. Fırsat buldukça  İstanbul’a yakın gezilecek yerler arasında bir rota belirleyip keşfe çıkıyorum. Bir hafta sonu da Dijitalseyahatname ile Çanakkale‘nin hem tarihi hem de denizi ile kalbimizi fetheden ilçesi Gelibolu ve çevresini keşfe çıkmaya karar verdik. 

Bir cuma günü akşamı İstanbul’dan araba ile yola çıkıp pazar günü dönecek şekilde bir plan yaptık. Bu süre zarfında Gelibolu’da gezilecek yerler, Gelibolu ve çevresindeki plajlar, Gelibolu’da nerede ne yenir, ne içilir gibi birçok detayı da zaman el verdiğince keşfetmeye çalıştık. Hafta sonu tatili için nereye gidilir, İstanbul’a yakın hafta sonu adresleri paylaş diyenlere bu haftaki önerim Gelibolu. 

instagram hesabımı takip edin –>@cokgezenadam

Gelibolu Hakkında Bilgiler

İstanbul’dan yaklaşık 250 km uzaklıkta yer alan Çanakkale’nin 44 bin nüfuslu Gelibolu ilçesi Çanakkale’nin Avrupa yakasında yer alan 2 ilçesinden biri. Malum Çanakkale de İstanbul gibi 2 yarımadadan oluşuyor. Avrupa yakasındaki yarımada Gelibolu yarımadası diye de geçiyor. Burada Eceabat ve Gelibolu ilçeleri yer alıyor. Çanakkale merkez de dahil ilçelerin büyük bir kısmı ise Anadolu yakasında yer alıyor. 

Gelibolu tarihinin milattan önceki yıllara dayandığı tahmin ediliyor. Birçok antik medeniyete ve sahipliği yapan Gelibolu’nun adı hakkında da farklı rivayetler var. Galya diyarı anlamına geldiği de söyleniyor. Güzel şehir Kalli Polis kelimesinin dönüşmesiyle Gelibolu olduğu da. 

Gelibolu Gezi Notları

Gelibolu gezi notları
Bolayır Bakla Burnu

Bu kadar genel kültürden sonra Gelibolu gezi notlarımı anlatmaya başlayayım. Gelibolu’yu hem plaj olanakları hem de İstanbul’a yakınlığı için tercih ettik. Feribot kullanmayacak olmamız da bizi ayrıca cezbetti. Malum Çanakkale’ye feribotla geçiş için yazın ciddi kuyruklar beklenebiliyor. Akşam iş çıkışı Kozyatağı’na geçip Hyundai’dan yolculuk için test aracımız Hyundai i20 Active’i aldık. Otomobil ile ilgili detayları Hyundai i20 Active Hakkında Yorumlar ve İzlenimlerim başlıklı yazımda bulabilirsiniz.

Gelibolu’da nerede kalınır? Gelibolu otelleri 

3 buçuk saatlik bir yolculuk sonrasında gecenin bir vaktinde Gelibolu girişinde yol üstüne yer alan Koçoğlu Otel’e ulaştık. Burasını geceliği 80 TL olduğu ve o dönem en ucuz otel olduğu için tuttuk. Fiyata kahvaltı dahildi ama kahvaltısı açıkçası benlik değildi sadece çay içtim. Otel olarak da bir daha tercih edeceğimi sanmıyorum. O vakitte yatacak ve duş alacak yer olsun yeter mantığındaydık ve o işlerimizi çözdü. Otelin hemen yakınında da süpermarketler var. O açıdan da fena sayılmaz.

Gelibolu Plajları

Cumartesi sabahı market alışverişi sonrası hedefimiz doğruca plaj oldu. Gelibolu yarımadası plajlar anlamında oldukça ilginç bir bölge. Bir tarafı Ege, diğer tarafı ise Marmara Denizi. Biz ilk gün tercihimizi Ege sahillerinden yana kullandık. İlk olarak Bolayır’da Bakla Burnu’na gittik. 

Bolayır Bakla Burnu

Bolayır Bakla Burnu

Burası otelimizden yaklaşık 20 km uzaklıkta yer alıyordu. Burası tam bir yazlıkçı mekanı havasında. Paralı plajlar da var, yazlıkçıların kullandığı sahil de. Paralı plaja bakıp sonra yazlıkçılarla takılmayı tercih ettik. Malum bizde de tam yazlıkçı havası var 🙂 Buranın denizinin girişince yosunlar var. Oldum olası yosun sevmem ama yosunları geçince deniz çarşaf gibi ve temiz. Suyu da ne soğuk ne sıcak. 

Fatma Kadın Koyu Plajı

Fatma Kadın Koyu
Fatma Kadın Koyu

Bolayı Bakla Burnu’nda yüzdükten sonra hedefimiz bu sefer geçen seneden de aklımda iz bırakan Fatma Kadın Koyu oldu. Güneyli’de yer alan Fatma Kadın Koyu’nda şezlong ücreti 10 TL.Otopark ise ücretsiz. Denizi geçen seneye göre sanki biraz daha kötüydü. Malum koy olunca o gün havanın durumuna göre bazen deniz de beklentileri karşılayamıyabiliyor. Biz o gün şezlong tutmak yerine kafe kısmında oturup bir şeyler atıştırdık ve eşyalarımızı sandalyede bıraktık. Denizinde yüzüp instagram için gerekli pozları da çektikten sonra otelimize döndük. Güneyli ve Fatma Kadın koyları hakkında bloğumdaki yazıların linkini de şuraya bırakayım. Belki lazım olur:

Morto Koyu

Güneyli sonrasında otele gidip duşumuzu alıp sonrasında gün batımı izlemek üzere Morto Koyu’na doğru yola koyulduk. Burası otelimizden yaklaşık 70 km uzaklıkta Gelibolu Yarımadası’nın ucunda yer alıyor. Eceabat’ta şehitlik Abidesi’ne bakan bu koyda gün batımı meşhurmuş. Biz göremedik. Zira yolda bizim Gizem rahatsızlanınca doğruca Eceabat’taki sağlık ocağının yolunu tuttuk. 

Eceabat’ta Akşam Yemeği 

Eceabat yarımadadaki 2 ilçeden biri. Hatta Çanakkale Savaşı’nın gerçekleştiği ve 33 bin hektarlık alana kurulu Gelibolu Tarihi Milli Parkı’nı da barındıran ilçe. 1354 yılında Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa zamanında Osmanlı topraklarına katılmış. Adını ise ilçenin fethinde öncülük eden Ece Bey’den almış. Eceabat, Ece’nin imar ettiği anlamına geliyor. 

Eceabat Suvla

Aslında yola çıkarken burayı da yemek molası için listemize eklemiştik. Yemek için planladığımız yer ise İstanbul’da da şubeleri olan Suvla idi. Açıkçası Suvla’nın kurulduğu yerin Eceabat olduğunu o zamana kadar bilmiyordum. İlçenin dışında sanki gizlenmişçesine bir yerde. Bilmiyorsanız Eceabat’ı gezerken bulmanıza pek imkan yok. Şahane bir bahçeye kurulu sanki Meksika kartellerine ait lüks bir mekan tadında. Açıkçası Eceabat’ta böyle bir yerle karşılaşmayı pek beklemiyordum. Ben bir pizza ve yanına su içtim. Fiyatlar İstanbul’daki gibi. Yaklaşık 50 TL’yi gözden çıkarmanız gerekiyor ama lezzet ve ambiyans oldukça güzel. 

Gelibolu’da Kahvaltı

Hamzakoy plajı

Akşam yemeğinden sonra otelimize döndük ve sabah erkenden kahvaltı için Hamzakoy’e doğru yola çıktık. Burası Gelibolu’nun Marmara Denizi tarafında yer alan uzunca bir plajı olan bir koy. Hatta mavi bayraklı bir koy. Denize karşı da birçok mekan var. Buradaki mekanları kahvaltı için övüyorlar ama biz oraya gidince içlerinde çok kişi görmeyince açıkçası biraz huylandık. Serpme kahvaltı için de 25 TL dediklerinde karşımda Hamzakoy Hampton By Hilton‘u gördüm. Buraya bir kahvaltı fiyatını soralım dedik. Açık büfe kahvaltının 29 TL olduğunu öğrenince sorgulamadan doğruca kahvaltıdaki yerimizi aldık. Açıkçası Gelibolu’ya gelince kahvaltı için başka mekan aramam 🙂

Gelibolu’da Gezilecek Yerler

Fener Tepesi

Kahvaltı sonrası hızla Gelibolu merkezde gezilecek yerleri keşfe çıktık. Burada gezilecek yerlerin birçoğu Fener Tepesi’nde yer alıyor. Buradan şehri doyasıya izleyebiliyorsunuz. 

Bayraklı Baba Türbesi 

Asıl adı Karacabey olan Bayraklı Baba, Yıldırım Bayezid döneminde Osmanlı Ordusu’nda sancaktar olarak görev yapmış. Rivayetlere göre 1410 yılında yapılan bir savaşta etrafı düşman askerleri tarafından çevrilir. Taşıdığı sancak düşman eline geçmesin diye sancağı parçalayarak yutar. Yaralı şekilde arkadaşları tarafından bulununca sancağı sorarlar. O da durumu anlatınca arkadaşları ona inanmaz. Bunun üzerine pala ile karnını yarar ve midesindeki kanlı sancak parçalarını gösterir. Sonrasında da “Kıyamete kadar üzerimden bayrak eksik etmeyin” der ve gerçeği ispatlamanın huzuru ile ruhunu teslim eder. Ona ithafen öldüğü yerdeki türbesi bayraklarla donatılmış. Şimdiye kadar birçok türbe gördüm ama böyle bayraklarla donatılmışını ilk defa görüyorum.

Bayrak Baba Türbesi

Fener Tepesi

Bayrak Baba Türbesi’nden 2-3 dk uzaklıkta yürüme mesafesindeki bu tepe de çok güzel bir manzaraya sahip. Altında da Dumlupınar Denizaltı Anıtı yer alıyor. Üst tarafta da manzara o kadar güzel ki, demlenmek isteyenler hep buraya gelmiş. Bu yüzden her yer cam kırıkları ile dolu.

Gelibolu Gazi Süleymanpaşa Camii

Hüdavendigar Camii olarak da bilinen Gazi Süleymanpaşa Camii, Gelibolu’da Osmanlı’dan kalan nadir eserlerden biri. 1385 yılında Murat Han tarafından Mimar Çandarlı Halil Hayrettin Paşa’ya yaptırılmış. Osmanlı tarafından Avrupa’da inşa edilen ilk camii olarak dikkat çekiyor. Ayrıca camii ilk ibadete açıldığındaki cuma hutbesinde burayı fetheden komutan elinde kılıcı ile ilk cuma hutbesini okuduğu için bu gelenek 800 yılı aşkın süredir camii imamları tarafından da yaşatılmaktaymış. Cuma namazına denk gelmediğimiz için kendi gözlerimle göremedim. 

Tabi Gelibolu denince ilk akla gelen tarihi yarımadayı gezmemek olmaz. Buraya ne zaman gitsem her seferinde tüylerim ürperiyor. İnsan her gittiğinde bu ülke için ne canların verildiğini orada hissediyor. Tarihi yarımadadaki gezi notlarımı daha detaylı aşağıdaki yazımda bulabilirsiniz.

Gelibolu’da Nerede Ne Yenir Ne İçilir?

Hızlı bir Gelibolu merkez gezisi yaptıktan sonra bu sefer de ilçeyi hızlıca bir tadalım dedik. Gelibolu’da ne yenir denince akla ilk olarak balık, peynir helvası ve sardalya geliyor. 

Zafer Peynir Helvacısı

Malum kahvaltıyı iyi yaptık doğruca ilk durağımız cila için Zafer Peynir Helvacısı oldu. Burası 1950 yılında Süleyman Batır tarafından Şen Pastanesi adı ile kuruluyor. 1953 yılında Süleyman Bey’e dükkanda yardımcı olan 3. kardeş Hilmi Batır Kore Savaşı’na gider. Abisi ona mektupla bir oğlu olacağı müjdesini verince o da adını Zafer koymalarını ister. Abisi de yeğeninin ismini pastaneye de verir ve bu tarihten sonra Şen Pastanesi, Zafer Pastanesi oluverir. Burası Gelibolu’nun en meşhur lezzet duraklarından biri. Tadı güzel ama açıkçası bu tatlı benim ölüp bayıldığım bir lezzet değil. Ben daha fıstıklı tatlı adamıyım sanırım 🙂

Gelibolu İlhan Restoran

Gelibolu’da balık ve mezeler için kime sorsanız size gösterdiği adres sahildeki meşhur İlhan Restoran oluyor. Mekan 1970’ten beri hizmet veriyor. Manzarası 10 numara beş yıldız. Lezzet olarak ise tatmaya zamanımız olmadı. O yüzden kefil olamayacağım. tek bildiğim fiyatları ortalamanın üstünde. 

Alaeddin Kemerli Sardalya

Açıkçası sardalya konservesi denince benim aklıma direk Lizbon geliyor. Orada sardalya konservesi tam bir çılgınlık. Sardalya konservesi dükkanları Charlie’nin Çikolata fabrikası gibi. Gelibolu’da ise daha çok nostaljik ufak dükkanlar. Bunlardan en meşhuru Alaeddin Kemerli. Kendisi Türkiye’deki ilk balık konserve üreticisi. Buranın kızlı sardalyesi ise ayrı bir aşk hikayesi. Alaeddin Kemerli yanında çalışan bir işçi kıza aşık olur ama kız bir daha işe gelmez. O da aşk acısı ile sardalye kutusu üzerine fotoğrafını basar ve kızlı sardalye adını verir. Aşk sevdiğini sardalya kutusuna basmaktır kimi zaman 🙂

Selahattin Kemerli

Alaeddin Kemerli’nin dükkanının 2-3 dükkan yanında biraz daha modern bir başka sardalya konservecisi dikkatimizi çekti. Açıkçası ilk burayı ve içerideki kızlı sardalyeleri gördük. Kızlı sardalyeleri ile meşhur olan yer burası sanmıştık. Meğer asıl ünlü olan Alaeddin bey imiş. Selahattin Kemerli ise akraba değilmiş. Bak şu işe ki, aynı soyad ile burası da kızlı sardalye satıyor. Değişik işler açıkçası aklım ermedi 🙂

Gelibolu İstanbul arası nerede ne yenir?

Gelibolu’da gezdik tozduktan sonra çok da geçe kalmadan İstanbul’a doğru yola koyulduk. Dönüş yolculuğunda ilk durağım peynir alışverişi için Malkara’daki Yaman Peynircilik oldu. Burası her yolculukta peynir için durduğum bir adres oluyor. 

Burada verdiğimiz alışveriş molası sonrası 10 km daha ileride bu sefer de Malkara Süt Üreticileri Birliği‘nde peynir alışverişi için mola verdik. Burası da Yaman Peynirciliğe alternatif bir durak. Üstelik bahçesi de var ve ufak bir tost kaçamağı da yapabilirsiniz. 

Buradan sonra aslında niyetim Özcanlar Köfte’de bir köfte ve hayrabolu molası vermekti. Ancak navigasyon bizi trafikten dolayı ayrı bir rotaya yönlendirince akşam yemeği planlarımız maalesef güme gitti. 

Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir:

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz