3 günlük tatilde nereye gitsek diye yana yakıla düşünürken aklımıza ilk başta Mardin geldi. Ancak Mardin uçak biletleri pahalı olunca çevre illerdeki uçak bileti fiyatlarını araştırdık. Sonuçta en uygunu Batman çıkınca da buraya bilet aldık. Sonrasında başladık araştırmalara. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Diyarbakır, Mardin ve Siirt‘in arasında kalmış bu güzide şehrimiz turizm denince pek de akla gelmiyordu. Hatta tatilde Batman’a gidiyorum deyince ne işin var orada diyenler çok oluyordu. Ben de işi gırgıra vurup Gotham City‘e gidiyorum diyordum.
Tabi bir şehri gezip görmeden pek de peşin hükümlü olmamak gerektiğini bir kere daha deneyimledim. Batman ve çevresinde gezilecek ve görülecek yerler o kadar fazla ki. Bir de benim gibi etobursanız Batman lezzetleri de sizi ayrıca mest edecek. Biz 3 günde maalesef Batman ve çevresini biraz hızlıca gezdik. Bu kadar güne sığdıramadığımız birçok yer oldu. Onlar da kısmetse bir sonraki sefere kaldı.
instagram hesabımı takip edin –>@cokgezenadam
3 Günlük Batman Mardin Gezi Programı
Batman’a gitmeden önce bilgi edinmek için daha önce buraya gittiğini bildiğim Concord Tur Genel Müdürü Atilla Sedat Düzgün’ü aradım. Atilla abi saolsun beni Real Hotel Genel Müdürü Hüseyin Aslan ile irtibata geçirdi. Hüseyin Bey ve arkadaşları Filinta Ömer ve İrfan Tapan sağolsun bize 3 gün için keyifli bir rota çizdiler. Aşağıda rotayı özet halde paylaşıyorum.
Birinci Gün
Batman Havalimanına Ulaşım ve otele yerleşim (Real Konak Hotel)
Gezilen Yerler: Turgut Özal Bulvarı ya da diğer adı ile Diyarbakır Caddesi
Yemek: Ali Usta’da akşam yemeği, Sadık Künefe’de tatlı
İkinci Gün
Gezilen Yerler : Raman Dağı, Hasankeyf, Gercüş Ayrancı Geçidi, Kasimiye Medresesi, Mardin merkez, Osmanlı Konağı, Mardin Ulu Camii, Dara Antik Kenti, Zindan, Midyat, Nusaybin, Beyazsu
Yemek: Real Konak’ta kahvaltı, Gercüş Ayrancı Geçidi’nde ayran ve çay molası, Mardin Osmanlı Konağı (Erdoba Konakları) çay molası, Antik Sur Restoran’da öğle yemeği, Titanik Düğün Salonu’nda akşam yemeği Artuk Bey Kahve’de kahve
Üçüncü Gün
Gezilen yerler: Malabadi Köprüsü (Batman Köprüsü), Gercüş kırsalı, Kantar Köprüsü, Hasankeyf, Yeni Hasankeyf (İmam Abdullah Efendi Türbesi, Zeynel Bey Türbesi)
Yemek: Real Konak Hotel’de sabah kahvaltısı, Gercüş Ayrancı Geçidi’nde ayran ve çay molası, Trikoteks Tekstil’de oğlak çevirme
Batman Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Gezimizin detaylarına girmeden önce Batman hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Batman’ın şehir olması yeni olsa da tarihi Milattan Önce 5. yüzyıla, Medler‘e kadar uzanıyor. Güney Doğu Anadolu’nun bu yeni kentinin adı hakkında çeşitli rivayetler var. Bunlardan birine göre şehrin eski adı Medler zamanında Ela Khan imiş. Bu zamanla Batman’a dönüşmüş. Bir başka rivayete göre de petrol araştırmaları sırasında kurulan ambar çökünce “batmak” kelimesinden türetilerek ambarın yakınından geçen çaya Batman adı veriliyor. Çay da adını şehre vermiş. Açıkçası ikisi de bana çok zorlama gelmedi.
1940 yılında Raman Dağları’nda petrol bulunması ile şehrin talihi değişmiş. Bir anda hızla zenginleşip gelişince 1990 yılında Siirt’in Sason, Kozluk, Beşiri, Mardin’in de Hasankeyf ve Gercüş ilçeleri Batman merkeze bağlanıyor. Böylece Batman Türkiye’nin 72. ili oluyor. 2017 rakamlarına göre şehrin nüfusu 585 bin 252. Ekonomiden Sorumlu Eski Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Ölümsüzlük Odası ile Contemporary İstanbul’da adını sıkça duyduğumuz ünlü sanatçımız Ahmet Güneştekin, 100 metre Yıldızlar Dünya Şampiyonumuz Mizgin Ay Batman’ın yetiştirdiği ünlü isimler olarak ilk akla gelenler oluyor.
Batman Güvenli mi?
Ben Batman’a gitmeden önce benim bile aklıma geliyordu Batman acaba güvenli mi diye? İnsanın aklına ister istemez terör var mı sorusu geliyor. Bölgeyi bilenlere sorduğumda Batman bölgenin en güvenli şehirlerinden biri yanıtını aldım. Sonrasında biletimi aldım ama ben bilet aldıktan 2-3 gün sonra elim terör saldırısı gerçekleşti. Ancak şu da bir gerçek ki, terör zaten en güvenli yerleri hedef alıp güveni kırmak istiyor. Tabi ki de biz bu oyuna gelmedik ve yolculuğumuzu gerçekleştirdik. Gidince de ne kadar haklı olduğumuzu gördük. Otelimizin bulunduğu şehrin en merkezi caddesi olan Diyarbakır Caddesi’nde (Turgut Özal Bulvarı) gece 11-12’de kadınlar tek başına rahatlıkla gezebiliyordu. Nitekim yol arkadaşlarım Gizem ve Sevnur da 3 gün boyunca hiçbir sıkıntı yaşamadılar. Bu açıkçası birçok şehrimizde hala pek alıştığımız bir konfor değil.
Batman Ulaşım
İstanbul’dan Batman’a Atatürk Havalimanı’ndan THY’nin ve Sabiha Gökçen’den de Pegasus’un direkt uçuşları mevcut. Biz cumartesi gidiş pazartesi akşam dönüş olacak şekilde THY’den bilet aldık. THY uçuş saatleri açıkçası çok da süper sayılmaz. İstanbul’dan 15:10’da kalkıp 17:10’da Batman’a varıyor. Yani ilk gününüz biraz kayıp oluyor.Onun yerine sabah erken uçuşla Diyarbakır’a gelip buradan Batman’a da gelmeyi deneyebilirsiniz.
Uçak bileti fiyatına gelince tatil dönemine denk geldiği ve biz biraz son dakikaya kaldığımız için biletlere 520 TL gibi bir rakam ödedim.O paranın yarısına bu sene Mart ayında İstanbul’dan gidiş dönüş Barselona ya da Ocak ayında 495 TL’ye THY ile İstanbul Lizbon gidiş dönüş uçak bileti almışlığım vardı. Neyse acımı deşmeyeyim 🙂 Batman Havalimanı’ndan şehir merkezine ulaşıma gelince mesafe oldukça yakın ve havalimanında hemen çıkışta sizi otobüsler bekliyor. Biz özel araçla gittiğimiz için fiyatlarını bilmiyorum. Ama taksi ile de gitseniz mesafe çok da uzak değil.
Batman’da Nerede Kalınır?
Burada kalmak için bence en mantıklı yer, şehrin merkezi olan Turgut Özal Bulvarı ya da halk tarafından daha çok kullanılan adı ile Diyarbakır Caddesi. Bu caddede hayat gece geç saatlere kadar canlı. Kafeler, restoranlar, alışveriş ne istiyorsanız burada. Tüm gün gezdiniz yoruldunuz, otelden çıkıp kısa bir tur atmak bir iki kahve içmek için otelinizin bu caddede olması çok avantajlı oluyor. Biz Real Konak Hotel‘de kaldık. Burası Batman Park AVM ve Batman Üniversitesi’nin karşısında 4 yıldızlı bir otel. Üstelik de tek kişilik oda fiyatı gayet makul. Açıkçası yazın saçma sapan yerlerde yıldızsız otellere verdiğim paraları görünce bu rakama şaşırmadım desem yeridir.
Batman’da Gezilecek Yerler
Güneydoğu Anadolu’da çevresindeki şehirlerin gölgesinde kalmış olan Batman bana biraz Şener Şen’in Selamsız Bandosu şehrini anımsatıyor. İnsanlar GAP Turları ile akın akın bölgeye giderken ya Batman’ı es geçiyor ya da şöyle bir uğrayıp kalmadan diğer şehirlere geçiyor. Oysa dünyada meşhur çizgi roman Batman ile isim benzerliği nedeniyle adı en bilinen şehrimiz olabilir. Bu isim benzerliğini kullanarak yurt dışında şehrin pazarlanamaması da bana garip geliyor 🙂
Mekanların ve gezilecek önemli yerlerin üstlerine Googlemaps konumlarını ekledim. Üzerlerindeki linke tıkayarak kolayca mekanları bulabilirsiniz
Batman Gezi Notları
Batman gezisi detaylarına dönecek olursak biz cumartesi günü uçağımızın da rötar yapması ile şehre saat 19 gibi anca vardık. Odamıza yerleştikten hemen sonra da akşam yemeği için otelimizin arka sokağında Ali Usta Et Lokantası’na gittik.
Ali Usta Et Lokantası
Ali Usta’da biraz mercimek çorbası, yerel mezelerden biraz ve kavurma yedik. Yemekler güzeldi ama açıkçası şunu muhakkak tatmalısınız, burada yemeden dönmeyin seviyesinde değil. Batman bölgenin zengin bir şehri zaten bunu yollardaki araçlardan ya da restoranlardaki fiyatlardan anlıyorsunuz.
Sadık Künefe
Akşam yemekten sonra asıl durağımız tatlı için Sadık Künefe oldu. Burada resmen bir tatlı ziyafeti çektik. Fıstıklı hasır künefe, üstü kakaolu, sütlü fıstıklı baklava, kadayıf… dolu tabaklar ortaya kondu. Sonrasını hatırlamıyorum :)) Hasır künefe olay, sütlü baklavanın üstünde kakao olmasa daha iyi olurmuş. Efsane olmasını kakao önlemiş.
Batman Mardin Gezisi İkinci Gün
Cumartesi gecesi tatlı faslından bir sonraki gün için planları yaptık. Akabinde de uyuyup sabah 7 buçukta otelde kahvaltımızı yapıp doğruca yola koyulduk. İkinci günümüzde ana hedefimiz Mardin idi. Batman’dan Mardin’e yaklaşık 150 km bir mesafe söz konusu. Bismil üzerinden giderseniz yok biraz daha kısa sürebiliyor ancak biz Hasankeyf üzerinden gittik. Yolculuğumuzu Real Konak Hotel’in Genel Müdürü Hüseyin Arslan’ın aracında gerçekleştirdik. Normalde Batman’dan günde bir defa Mardin’e Mardin’den de bir defa Batman’a otobüs oluyormuş. Onları yakalayamazsanız da İki şehirden de Midyat’a saat başı otobüsler oluyor. Tabi bu yolculuklar yaklaşık 2-3 saati bulabiliyor. Bu bölgede bir araç kiralamak açıkçası çok daha pratik.
Öncelikle yolda Raman Dağı’ndaki petrol kuyularından birine uğradık. Burada birçok yerde atbaşı adı verilen aletler kuyulardan petrol çıkartıyor. Görüntüleri at başını andırdığı için bu at verilmiş. Şehrin zenginliğinin kaynağı da onlar. Ege’de birçok yerde rüzgar gülü görürsünüz, Batman’da Raman Bölgesi’nde de birçok yerde atbaşları…Burada kısa bir fotoğraf molası sonrasında Hasankeyf’e uğradık. Burada bize Hüseyin Bey ile birlikte eşlik edecek olan Filinta Ömer lakaplı Ömer Güzel’le buluştuk. Kendisi Hasankeyf sevdalısı filinta gibi bir abimizdi. Bir sonraki seçimlerde Belediye Başkanı adayı olmayı da planlıyor. Filinta Ömer ve Hüseyin Arslan’ın rehberliğinde Mardin’e doğru yola koyulduk.
Gercüş Ayrancı Geçidi
Yola çıktıktan kısa bir süre sonra Gercüş Ayrancı geçidinde bir mola verdik. Gercüş Ovası manzaralı bir yol üstü durağında durduk. Burada durma nedenimiz adından da belli olduğu gibi ayranı ile meşhur Ayrancı geçidinde ayran içmekti. Biz manzaralı yerde durduk ama asıl meşhur olan onun biraz ilerisinde manzarasız olan idi. Ancak geçtiğimiz saatte kapalı idi. Açıkçası ben ayran sevmediğim için çay içtim. Bir sonraki gün de manzarasız olana gittik. İkisinin de çayı iyi idi. Bu bölgede çaylar tam benlik, hep kaçak çay 🙂
Ayran molası sonrası ilk olarak Gercüş merkezden geçtik. Burası Mehmet Şimşek’in doğduğu Arıca Köyü’nün de bağlı olduğu ilçe. Filinta Ömer ve Hüseyin Bey’den öğrendiğimiz kadarıyla meclise girince ailesine ve köydeki akrabalarına benden bir şey istemek için sakın gelmeyin diye tembihlemiş. Bu yüzden ailesi de köy de onun milletvekili olmasından çok istifade edememiş. Açıkçası onun dışında Batman’dan milletvekili olan bazı kişilerin de Batman’da kendilerine nasıl araziler kapatıp malikaneler yaptıklarını da gördük. Keşke herkes Mehmet Şimşek kadar bu konularda etik durabilseydi dedik hem içimizden, hem de dışımızdan.
Mardin’de Görülmesi Gereken Yerler
Gercüş’ten sonra Mardin il sınırına giriş yaptık. Burada ilk olarak Midyat’tan geçtik.
Midyat
Midyat’a dönüşte uğrarız diye burada maalesef durmadık. Sonrasında da zamanımız yetmedi diye burayı gezemedik. Açıkçası burada Midyat Eski Kenti ve Mor Gabriel Manastırı‘nı gezmeden dönmemek lazım. Mor Gabriel Kilisesi de saat 17 oldu mu kapanıyormuş. Onu da ayrıca belirteyim. Midyat’ın hemen bitişiğinde yemekleri ve güzel kızları ile meşhur Estel başlıyor. Ünlü şarkıcı Coşkun Sabah da Estelli imiş.
Kasimiye Medresesi
Midyat’tan yaklaşık 68 km yol kat ettikten sonra Mardin’de Kasimiye Medresesi’ne uğradık. 13. yüzyılda Artuklular döneminde inşaatına başlansa da savaşlardan dolayı tamamlanması 1502’yi bulmuş. Ortasında havuzlu yapısı ile burası bana İspanya Endülüs‘teki yapıları anımsattı.
Mardin Tarihi Merkezi
Kasimiye Medresesi sonrası durağımız tarihi şehir merkezi oldu. Öncelikle burada araç parkı büyük sıkıntı. Şehir merkezinde hızlandırılmış bir tur attık.
Mardin Osmanlı Konağı (Erdoba Konakları)
Güzel bir Mardin manzarası fotoğrafı için Mardin Osmanlı Konağı’nın terasına gittik. Burası otel olarak hizmet veriyor. Biz otelin terasında eşsiz Mardin fotoğrafları çekerek kendimizden geçtik. Tarihi Milattan Önce 4500’lere kadar dayanan bu şehri görüp de aşık olmamak neredeyse imkansız. Kendinizi gerçekten de tarihi bir film setinde gibi hissediyorsunuz.
Antik Sur Restaurant
Manzaranın tadını çıkardıktan sonra bu sefer de öğle yemeği için Antik Sur Restaurant’a gittik. Burası tarihi bir han içerisinde bir restoran. Ambiyans güzel. Biz yemek olarak şefin tabağını aldık. İçinde patlıcan dolması, içli köfte, yine içli köfteye benzer adını bilmediğim bir yemek, etli patlıcanlı bir yemek bir de ortada kaburga dolması vardı.
Mardin Ulu Camii
Yemekten sonraki durağım tarihi Ulu Camii oldu. Şehirde sokaklar labirent gibi. Bu yüzden caminin dibine varıncaya kadar camiyi bulmak pek de kolay olmuyor. Anadolu’nun en eski camilerinden biri olarak biliniyor.
Mardin’de Alışveriş
Cami ziyaretimiz sonrasında ise diğer duraklarımız için hızlıca araca doğru yöneldik. Burada yol üstünde ilginç bir mağaza dikkatimizi çekti. Marlyn’in Sabun Dünyası, sahibinin Marlyn Monroe’ya benzerliği ile nam salmış. Sahibi de bu benzerliği ticarete dökmek için Marlyn Monroe gibi giyinmeye başlamış. Eşek sütünden sabun başta olmak üzere birçok sabun çeşidi burada var. Ama asıl olayı sahibi.
Mardin’in mor renkli badem şekerleri ve leblebisi de meşhur. Yine Mardin süryani kahvesi de oldukça lezzetli. Biz Mardin’in çıkışında Sultan Kuruyemiş’ten badem şekeri, dibek kahvesi ve kaçak çay aldık. Şehir merkezine göre burası dışarıda kaldığı için biraz daha uygun fiyatlı.
Dara Antik Kenti
Zamanımız sınırlı olduğu için Deyrüzzaferan Manastırı ve Zinciriye Madresesi’ni es geçmek zorunda kaldık. Doğruca ver elini Dara Antik Kenti dedik. Mardin’in 30 km güney doğusunda yer alan Dara, daha sadece yüzde 5’i gün yüzüne çıkartılabilmiş muazzam bir antik kent. Tamamı çıktığında Mezopotamya’nın Efesi olacak deniyor. Rivayetlere göre kent adını M.Ö. 336-330 yılları arasında hüküm süren Pers Kralı 3. Darius’tan alıyor. Şehrin adı 5. yy’da şehirde ciddi imar faaliyetlerinde bulunan Roma İmparatoru I. Anastasius adına Anastasiopolis olarak değiştirilmiş. 1259’da şehir İlhanlılar tarafından tahrip edilince zamanla terk edilmiş. 18. yy sonrasında da kalıntılar üzerine bugünkü dara Köyü inşa edilmiş.
Zindan
Dara Köyü’nde Antik kentin biraz ilerisinde köyün evlerinin birinin üstünde yazılı olan Zindan yazısı bir kardeşimizin uyarısı ile dikkatimizi çekiyor. Buradaki köy evinin altında kazılarda su sarnıcı çıkmış. Sıradan bir köy evinin içine girince altından Yerebatan Sarnıcı gibi bir yer çıkması gerçekten de insanı şaşkına çeviriyor. Şaşkınlık içinde hatıra fotoğrafları çekildikten sonra sonra yolumuza devam ediyoruz.
Nusaybin
Mardin’in Suriye sınırında yer alan Nusaybin ilçesi bugün çok gelişmiş durumda olmasa da insanlık tarihinde çok önemli bir yere sahip. Ben bu gezimi yapıncaya kadar dünyanın ilk üniversitesini Şanlıurfa Harran’daki Akademia sanıyordum. Ancak bölge yapılan kazılarda Nusaybin’de çok daha önceden üniversite kurulduğu ortaya çıkmış. Nusaybinli Mor Yakup o zamanki adı ile Nisibis’te ilk Hiristiyan Süryani Akademisi Nisibis Akademisi’ni, Harran’daki Akademia’dan yıllar önce kurmuş. Burasının tescili gecikince Harran’daki Akademia dünyanın ilk üniversitesi olarak tescil edilmiş. Oysa Nisibis bu alanda dünyada ilkmiş. Valla ben de Nusaybin Kaymakamı Murat Girgin’in yalancısıyım. Bu konuda basına çıkan haberlerini internette bulabilirsiniz. Nusaybin’de Zeynel Abidin Türbesi ve Camii ile Mor Yakup Manastırı görülmesi gereken başlıca yapılar.
Beyazsu
Nusaybin’den Midyat’a doğru yönelince yol üstünde Nusaybin ile Midyat arasında Midyat’a daha yakın bölgede Beyazsu Deresi Nusaybin’e doğru akıyor. Bu dere çevresinde yer alan mesire yerleri özellikle yaz aylarında tıklım tıklım oluyor ve yer bulmak çok zor oluyormuş. Biz hava kararmaya yakın, biraz da serin bir vakitte gidince mekanların çoğu kapalı idi. Açık bulduğumuz birinde çay molası verdik. Burası bölgede çölde vaha gibi bir yer.
Batman Düğünleri
Beyazsu’da çay molası sonrası Midyat’tan geçerek Hasankeyf’e uğradık. Buradan da doğruca Batman merkeze döndük. Batman’a dönüşte ilk durağımız Titanik Düğün Salonu oldu. Burası dışarından bir gemi görünümünde yapılmış 2 bin kişi kapasiteli bir düğün salonu. Bölgenin de en bilinen düğün salonlarından biri imiş. Bulunduğu cadde de bu şekilde büyükçe düğün salonları dolu idi. Burada yerel bir düğüne kısa bir süre misafir olduk. Hem yerel bir düğünü izlemiş olduk hem de meşhur düğün yemeğinin tadına baktık. Batman’da düğün yemeği ilk başta geliyor. Yemekler yendikten sonra da müzik eğlence başlıyor. Düğün yemeği tabağımızda pilav, kuru fasulye, kavurma vardı. Masada ayrıca bölgenin meşhur buldur pilavı, talı ve meyveler vardı.
Artukbey Kahve
Düğün sonrasında otelimize döndük. Ardından Diyarbakır Caddesi’nde biraz keşif yapıp bir kahve molası için Artukbey Kahve’ye gittik. Ben damla sakızlı special Dibek kahvesi içtim. Ama sütlü ballı cevizli Türk kahvesinde de aklım kalmadı desem yalan olmaz. İki katlı mekanın giriş kısmı kahve ve çikolata satışı yapılan bir mağaza iken üst kısmı kafe olarak işletiliyor. Mekan genel olarak güzel ama içeride nargile içiliyor olması benim hoşuma gitmedi. Bir de kahvelerin yanında ortaya konan badem şekerleri maalesef biraz bayattı. Kahvelerinin tadı ise gayet güzeldi.
Batman’da Görülmesi Gereken Yerler
Batman’daki son günümüze oldukça erken başladık. Sabah 7 gibi kahvaltı bile yapmadan Diyarbakır sınırına doğru yol aldık. Yol boyunca çileği ile meşhur Sason yakınlarından geçtik ve 32 km’lik yolculuk sonunda hedefimize ulaştık.
Malabadi Köprüsü (Batman Köprüsü)
Burası 12. yüzyılda Artukoğulları döneminde inşa ediliyor, 5 adet sivri kemerden oluşuyor. İlk bakışta Saraybosna’nın meşhur köprüsünü andırıyor. Batman Çayı üzerinde Diyarbakır ile Batman’ı birbirine bağlıyor. Köprünün Batman girişinde Diyarbakır il sınırı tabelası var. İki şehir de köprüyü kendine mal etse de köprü resmi olarak Diyarbakır tarihi eserler envanterine kayıtlı ve resmi olarak Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde gözüküyor.
Batman’da tanıştığımız değerli fotoğrafçı abimiz İrfan Tapan ise köprünün asıl adının Batman Köprüsü olduğunu, Malabadi isminin ise sonradan konulduğunu söylüyor. Mala Kürtçe’de ev demek oluyormuş. Badi’nin evi anlamına geliyor. Bir dönem burada evi olan Badi isimli birinden adını aldığı söyleniyor. Nitekim Atatürk’ün notlarında da bu köprüden “Batman Köprüsü” diye bahsedilmesi İrfan abini söylemini doğru çıkartıyor.
Malabadi Köprüsü Türküsü
Öte yandan köprü acılı bir aşk hikayesi ile de Türkülere konu olmuş. Malabadi Köprüsü adlı Türkü, Köprü’nün iki yakasında yaşayan sevgililerin acı hikayesini anlatıyor.
Köprüye kimse gelmeden sabahın köründe gidip fotoğraflarımızı çektikten sonra otelimize dönüp kahvaltımızı yaptık. Sonrasında da yola koyulduk.
Gercüş Kırsalı
Midyat ile Hasankeyf arasında Batman’ın bir ilçesi olan Gercüş’in kırsalında ilk durağımız Raman’da bir petrol kuyusundan petrol çıkartan atbaşı oldu.
Sonrasında kırsalda ıssız bölgelerde bulundan yalnız köyler gördük. Bazı köyler ise maalesef yıllar önce terör nedeniyle boşaltılıyor. Burada bazı yollarda ne gsm ne internet var. Bu yüzden bu yollara girmeye herkes cesaret etmiyormuş. Neyse ki yanımızda Real Konak Genel Müdürü Hüseyin Arslan vardı. Onun rehberliğinde güvenle gezdik.
Kantar Köprüsü
Yol boyunca duraklarımızdan biri de Kantar Köprüsü oldu. Burada çekindiğim bazı fotoları ABD Grand Kanyon tbt’si diye paylaşsam kimse farketmez diye içimden geçirmedim desem yakan olur. 50 yıldır beklenen köprü 2014 yılında hizmete açılıyor. Bu köprünün yapımı ile Batman ile Mardin birbirine 50 km yakınlaşmış. Bölgede birçok fotoğraf molası verdikten sonra Gercüş Ayrancı Geçidi’nde bir ayran molası verdik.
Hasankeyf
Tam olarak ne zaman kurulduğu bilinmeyen Hasankeyf’in tarihinin 12 bin yıl önceye kadar dayandığı tahmin ediliyor. Yani neredeyse Şanlıurfa’daki Göbeklitepe ile yarışacak boyutta bir tarih. Kayaların aşınması ile oluşmuş 6 bine yakın mağaranın bulunduğu bu tarihi yerleşim biriminde hala mağaralarda yaşayan insanlar var. Burada Bizans, Sasani, Artuklular, Emeviler, Abbasiler, Hamdani, Mervani, Eyyubi ve Osmanlı gibi birçok medeniyet hüküm sürmüş. Şehir altın çağını ise Artuklular döneminde yaşamış.
Hasankeyf’te mağaraların yanı sıra dev bir kale, kale üzerinde Eyyübiler döneminden kalma Ulu Cami, Büyük Saray ve Küçük Saray, Asurlular zamanından kaldığı tahmin edilen Taş Köprü, Eyyubi Sultanı tarafından yaptırılan El-Rızk Camii, Sultan Süleyman Camii, Eyyübilere ait Koç Camii, ve Akkoyunlular döneminde Zeynel Bey Türbesi gibi önemli eserler bulunuyor.
Yeni Hasankeyf
12 bin yıla yakındır onca savaş ve doğal afete direnen bu eşsiz tarihi şehir, bir baraj gölüne direnememiş ve Ilıca Barajı çalışmaları bitince sular altında kalacak. Bu konuda halk çok çalışmış, Tarkan, Haluk Levent gibi birçok ünlü de destek olsa da barajın yapılmasının önüne geçememişler. Bunun üzerine de maden Hasankeyf ölecek organlarını bari kurtaralım diyerek önemli eserleri Yeni Hasankeyf denilen bölgeye taşımaya başlamışlar. Burası eski yerleşimden yaklaşık 3 km uzaklıkta bir yer.
Yeni Hasankeyf’e şimdiye kadar Artuklu Hamamı, İmam Abdullah Zaviyesi ve Zeynel Bey Türbesi taşınıyor. Ayrıca 611 yıllık Sultan Süleyman Camii minaresinin taşıma işlemleri de başlamış. Açıkçası şuan Yeni Hasankeyf tam bir inşaat şantiyesi alanı gibi. Halkın da yerleşmesi için yeni evler yapılmış ama bölgenin hakim rengi açık kahverengi iken neden gri renkli konutlar yapılmış anlamış değilim. İnşaat bittiğinde buraya tekne turları düzenlenecekmiş. Taşıma esnasında yapıların eski Hasankeyf’te suyun neresinde kaldığına dikkat ederek ona göre bir yerleşim planı izleniyormuş.
Zeynel Bey Türbesi
Yeni Hasankeyf bir şantiye alanı da olsa burada bir yapı tüm güzelliği ile ayrışıyor. Hasankeyf’in belki de en meşhur yapısı Zeynel Bey Türbesi, Akkoyunlular’dan kalma bölgedeki tek yapı. Görünüm olarak Özbekistan’daki tarihi yapıları andırıyor. 1471’de Yavuz Selim ile Otlukbeli’de savaşan Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan‘ın savaşta ölen oğlu Zeynel Bey anısına inşa ediliyor. Yapılış tarihi tam olarak bilinmiyor.
Zeynel Bey Türbesi Taşınma Videosu
Hasankeyf’in taşınma inşaatı kapsamında yapılan çalışmalardan biri de Hasankeyf Köprüsü. Tamamlandığında Türkiye’nin 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden sonra dördüncü, Orta Doğu’nun ise en büyük köprüsü olacakmış. Bu en büyük söylemlerine açıkçası pek güvenemiyorum. Malum Orta Doğu çok geniş bir coğrafya ve bizim o bölgenin istatistiklerine çok da hakim olduğumuz konusunda şüphelerim var.
14 ayaklı bu köprünün Batman, Mardin ve dolayısıyla da Habur sınır kapısını bağlayarak bölgenin ticaret yollarındaki rölünü arttırması bekleniyor. Köprünün normalde 2017 yılında tamamlanması öngörülüyormuş ancak bizim gezimizde inşaatı hala devam ediyordu.
Tarihi Hasankeyf
Yeniden tarihi kente dönüyoruz. Orası da maalesef taşınma sürecinde bir şantiyeye dönüştürülmüş ancak yine de bu haliyle bile inanılmaz güzel bir yer. Özellikle mağaraların yer aldığı bölge Ürgüp’teki Peri Bacaları’nı andırıyor. Burada sokaklarda turlayıp fotoğraflar çektikten sonra bir mağara evi ziyaret ettik. Akabinde yol üstünde bir çaycıda mola verdik.
Bu yolculuğun son gününde bizimle birlikte gezen bir grup daha vardı. Batman Organize Sanayi’nde Trikotek Tekstil adlı fabrikası ile dünyanın önemli markaları için üretim yapan iş adamı Münir Can Bey eşi ve aile dostları ile birlikte bizim otelde kalıyorlarmış ve Hüseyin Bey onları da bizim gruba dahil edince hep beraber son günkü gezimizi gerçekleştirdik. Gezinin sonunda da Münir Bey bizleri de fabrikalarına yemeğe davet etti. Burada restoranları aratmayacak güzellikteki yemekhanede oğlak çevirme ve etli patlıcan yedik. Açıkçası Batman’da yediğim en güzel yemeğin burada olması da ayrı bir tesadüf oldu. Münir Bey’lerin fabrikada yemeğimizi yiyip kahvemizi içtikten sonra otelimize dönüp havalimanına doğru yola koyulduk. Sonrasında da ver elini İstanbul.