
Mayıs geldi, ilkbahar artık kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Dağlar ovalar yeşile kesti, her yerde çiçekler açtı, sular zirvelerden eteklere doğru çağıldamaya başladı. Yani tam da 2-3 günlük kaçışların, ruhları ve bedenleri doğanın kucağına atmanın zamanı geldi. Ama acele etmek lazım, yaz kapıda… Tatil rotaları dağlardan denize geçmeden önce görebildiğiniz kadar yeri görmekte fayda var.
Bu genel girizgahtan sonra sıra şimdi size küçük bir kaçış noktası önermeye geldi. Burası bir köy, ama masal gibi bir köy. Bir çoğu restore edilmiş pembe mavi pencereli, büyük avlulu ve bahçeli taştan evlerin oluşturduğu, tarihi Truvalılara kadar giden, hem Kaz Dağları‘nın ortasında hem denize yakın, üstüne üstlük Zeus Altarı’nın tam da dibinde bir köy.
instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam

Evet, burası Çanakkale‘ye bağlı Adatepe Köyü… Çok eski zamanların hatıralarını taşıyarak gelmiş, hiç bozulmamış, aksine güzelleşerek ve gülümseyerek yeni misafirlerini ağırlayan tablo gibi bir köy…
Şimdi buyrun sizi fotoğraflarla keyifli bir yolculuğa çıkaralım…
Adatepe’ye Neden Gitmeli?
Adatepe’ye gitmek ve bölgeyi görmek için bir çok sebep var. Benim için öncelikli olanlardan başlarsak, köyun dokusu ilk sırada yer alır. Sit alanı olduğu için köy tamamen korunmuş durumda.
Köyün içinde Anıtlar Kurulu’na kayıtlı yaklaşık 250 tane yapı var. Bunlardan 80-90 tanesi restore edilmiş ve içerisinde yaşam var. Sadece bu taş evleri görmek için bile köye çıkılır. Bu evlerden kimisi kusursuz bir şekilde restore edilmiş durumda. Şahane bir görsellik sunuyorlar. Kimileri eski hallerini muhafaza ediyorlar. Kimileri ise virane durumda ve kendilerine el verecek yeni insanları bekliyor.

Köyün taş yollarını arşınlamak, bol bol fotoğraf çekmek, tarihi çınarların altında güzel bir Türk kahvesi içmek, Zeus Altarı’na çıkmak, Taş Mektep’i görmek, zeytin sütünün tadına bakmak ve Hoca Kayası’ndan manzarayı seyretmek… Bunların her biri için Adatepe’ye gitmeye değer.
Adatepe’de Yapılacak Şeyler
Yukarıda da bahsettiğim gibi öncelikli olarak adım adım köyü dolaşın. Sit alanı olduğu için herhangi bir düzeltmeye izin verilmeyen taş yollarda, yüzlerce yıllık geçmişi hissederek yürüyün…
Yollarda dolaşırken çok güzel taş evler göreceksiniz. Bunlara doya doya bakın…
Köy özellikle fotoğraf tutkunları için bir cennet. Her bir köşede durun, her bir evin önünde, her sokakta durun ve fotoğraf çekin.

Gün doğumu yürüyüşü yapın. Hatta kızınız ‘baba ben de gelebilir miyim’ derse, ‘yol biraz uzun, sen gelme’ demeyin. Onu da yanınıza alın, beraber dağları arşınlayın:))
Köyün meydanında iki tane devasa çınar var. Bunların altında masalar göreceksiniz. Oturup çay, kahve veya soğuk bir şeyler için. Hatta alın elinize bir kitap, sessizliği duyarak okuyun…
Fiyatlar son derece uygun. Çay 1-1.5 lira, Türk Kahvesi 3 lira, soğuk içecekler 2-4 lira. Gözleme, çiğ börek ve benzeri yiyecekler de hem lezzetli hem de ortalama fiyatlarda.
Mekanlarda eviniz için alabileceğiniz zeytin, zeytinyağı reçel, sabun ve çeşitli hediyelikler de var. Zeytinyağı genelde 16-18 lira, zeytin 10 lira. Zeytinyağından yapılan sabunların fiyatları 2.5 lira ile 7 lira arasında değişiyor.
Hurmalı Kahve

Köyün yerlisi denilebilecek sadece 15-16 hane var. Genelde yaşlı amcalar bu çınar altında oturuyor. Onlarla sohbet edin. Yine köyün yerlilerinden İsmail Amca’nın meydanda Hurmalı Kahve diye bir mekanı var, orada da soluklanın.
Bu fotoğrafı çekebilmek için köyün yukarısındaki Hoca Kayası‘na çıkın. Bu kadar yürüyüş kesmediyse yola devam edin ve tepedeki diğer köylere ulaşın.
İlla ki 1943 yılında kurulan Taş Mektep‘i görün. 1996 yılına kadar köyün okulu olan bu yapı şu anda çeşitli sanat eğitimlerinin verildiği bir atölyeye dönüşmüş durumda. Eğer ilginiz varsa önceden rezervasyon yaptırıp buradaki çalışmalara katılın.
Zeus Altarı

Mutlaka Zeus Altarı‘na gidin. Meydandan yaklaşık 200 metre ileride. Kapıdan girdikten sonra da yaklaşık 800 m. yürüyüp, Zeus’a adak adanan sunağa gidin ve görebileceğiniz en güzel manzaralardan birisine ulaşın. Bütün Körfez ayağınızın altında. Bu arada sunağa çıkarken yanınızda su bulunmasında fayda var. Şapkaları da unutmayın.
Köyü çok beğenip de ‘şu evlerden bir tane biz alsak’ diyebilirsiniz. Ama fiyatları duyunca muhtemelen tepkiniz ‘uçmuş buralar’ olacaktır. Çünkü köyde satılık durumda olan harabe evlerin fiyatları 300 bin liradan başlıyor. Yapılı durumda olanlar ise genelde 500 bin liranın üzerinde. Mesela fotoğraftaki ev için 450 bin lira diyorlar.

Köyde bir de ‘zeytin sütü‘ satan Hüseyin Meral Zeytinyağı Evi ve Sanat Galerisi var. Buraya da mutlaka uğrayın ve Hüseyin Bey’den İngilizlerin ‘Yağ çiçeği’ dediği, 100 kilogram zeytinden ancak 1-2 kg çıkan zeytin sütünün nasıl elde edildiğini öğrenin.
Adatepe Zeytinyağı Müzesi’ni gezin. Ancak aklınızda olsun; bu müze köyün içinde değil Küçükkuyu’da…
Ben katılmadım ama çeşitli cip safariler de yapılıyor. Bunlarla ilgili bilgili alıp kendinizi ciplerle dağlara vurabilirsiniz.
Bu anlattıklarım size yeterli gelmediyse biraz daha tarihsel ve kültürel bilgi için köyün kendi internet sitesi olan Adatepe Köyü İnternet Sitesi adresini ziyaret edin…
Adatepe’de Nerede Kalmalı?

Köyde üç tanesi işleyen, bir tanesi de çalışmaya başlamak üzere olan toplam 4 butik otel var. Bunlarda toplam 45 oda var. Bizim kaldığımız otel ise 300 yıllık bir bina olan Hünnap Han’dı. 1997 yılından bu yana otel olarak hizmet veriyor. Sahibi Ural Bey bölge hakkında çok bilgili ve gelenleri isteklerine göre gerekirse çevre gezileri için rehber de ayarlayarak güzel bir şekilde yönlendiriyor. Özellikle avluda oturup bir şeyler yiyip içmek, okumak, vakit geçirmek ve otelin köpeği Şef’le oynamak çok zevkli.
Köy meydanının iki yanında da Zeushan ve Adatepe Pansiyon diye iki ayrı tesis var. Kalmadığım için bir şey diyemem ama dışarıdan son derece keyifli yerlere benziyor.
Eğer köyde kalmak istemeseniz en yakın yer 4 km mesafedeki Küçükkuyu. Burada her keseye göre oteller, moteller, pansiyonlardan çokça var. Arzuya göre burada kalıp araçla yukarı çıkabilirsiniz.

Adatepe’de Ne Yenir?
Köyün kendine has bir yemeğine rastlamadım. Ama meydandaki mekanlarda güzel yemekler yiyebilirsiniz. Biraz daha geniş oturup daha keyifli bir yemek isterseniz Hünnap Han’ın restoran menüsü oldukça lezzetliydi, aklınızda bulunsun…
Adatepe’ye Nasıl Gidilir?
Ben Tekirdağ-Çanakkale yolunu kullandım. Eceabat’tan Çanakkale’ye geçip oradan İzmir yolunu takip edip Küçükkuyu’ya ulaşabilirsiniz. Küçükkuyu’nun içerisinden 4 km’lik bir tırmanışla köye ulaşabilirsiniz. Çanakkale’ye geçmek için Eceabat’a kadar gitmeden Gelibolu’dan kalkan feribotları da kullanabilirsiniz. Bunlar Lapseki veya Çardak’a gidiyor. İndiğiniz yerden yaklaşık 30 km sonra Çanakkale’ye ulaşırsınız.
Bu arada vaktiniz olursa yol üzerindeki Troya’ya uğrayıp Truva atını görebilir ve antik kenti gezebilirsiniz.
Yazar Hakkında: Eren Güler

Önce Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü’nü deneyip arkasından İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat’tan mezun olduktan sonra kendisini bir anda medyada buldu. Aslında hep bankacı ya da borsacı olacağını zannederdi. 14 yıldır medya kuruluşlarında ekonomi editörü olarak görev yaptı. Bunun son 7 senesi ise Hürriyet’te geçti. Şimdi ise araştırma sektöründe çalışıyor. Yıllarca ekonomi editörü olmasına karşın turizm, gezi ve gurme işlerine çok meraklıdır. Elinden gelse hep gezi yazıları yazmak ister. Gitsin, gezsin, görsün, değişik yemekler yesin, yazsın… Bunları çok sever. Belki de ileride bir gezi-gurme yazarı olacaktır, kim bilir…
ereng@hotmail.com
Twitter: @erenguler
çok güzelmiş bu taraflara pek gitmiyorum o nedenle bilgim yok
arabaya atlayıp hemen gidesim geldi 🙂
Çanakkale veya İzmir turlarında mutlaka bu taraflara da uğranmalı. Taş evler yazıda da bahsettiğiniz gibi harika fotoğraflar çıkmasına olanak tanıyor. Keza Yeşilyurt Köyü de aynı şekilde.
Değeli gezgin kardeşim, pek bilinmeyen güney marmarayı da gezmenizi tavsiye ederim. Özellikle de Parion antik kentini.