Alman Streetscooter elektrikli otomobil üretiyor ve karlılık için çok da hacim istemiyor ‘Karlılığımızı sağladığımız 1000 adetlik talebi görürsek Fransa’da da üretim yapabiliriz’
2009 yılında tam da krizin yeni başladığı bir dönemde Aachen Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Dr. Achim Kampler ve arkadaşları bir elektrikli otomobil projesine girişirler.
Kampker ve yanındaki dokuz ortak şirket krizden yılmadan araştırmalarına devam eder ve sonunda 2011 yılında Frankfurt Motor Show’da elektrikli araçları StreetScooter’ı tanıtırlar. Hatta Almanya Şansölyesi Angela Merkel de standlarını ziyaret eder. ‘Angela Merkel’e aracımızı tanıtınca ilk yaptığı aracın multimedya ekranında Angry Birds oynamak oldu’ diyor StreetScooter GmbH Genel Müdürü Dr. Achim Kampker.
Aslında StreetScooter bugün elektrikli otomobil üreten üreticiler arasında belki de en küçüklerden biri. Ancak şirketin hikayesi Türkiye’nin otomotiv vizyonuna ilham verebilir.
Streetscooter bugün 80 ortak şirketiyle yoluna devam ediyor. Hem de sektördeki dev oyunculara rağmen. Şirketin devler arenasında emin adımlarla yolunda ileremesinin nedeni ise uygulanan Mavi Okyanus Stratejisi. Şirket dev oyuncuların olduğu bir alanda belli uzmanlıklara odaklanıp bazı özelliklerden vazgeçerek daha ulaşılabilir bir elektrikli otomobil yapmayı başarıyor. ‘Piyasada birçok elektrikli otomobil var. Ama biz ulaşılabilir bir elektrikli otomobil yapmak için yola çıktık’ diyor Kampker ve ekliyor: ‘Menzilden ödün verdik. Aracımızın menzili 120 kilometreye kadar çıkabiliyor’.
Kampker için menzil bu aşamada verilebilecek bir taviz zira Almanya’da günde 100 kilometrenin altında yol yapan 4 milyon otomobil var. Bu da ciddi bir pazar. Üstelik sadece kiliselerin cemaatindeki yaşlı insanları evlerinden alıp evlerine bırakmak için sahip olduğu 1 milyon otomobil var ve bunlar günde ortalama 30- 40 kilometreden fazla yol yapmıyorlar.
Şirket ilk etapta yola binek otomobille başlamış ancak maliyetleri düşürmek için dizayn edilen modüler üretim sayesinde ticari araç pazarına da girebiliyor. Üstelik şirketin odağında şu günlerde ticari araç pazarı çok daha önemli bir yere sahip. Bu alanda ilk önemli adım da Alman Deutsche Post ile yapıldı. İkilinin bir buçuk senelik çalışmaları sonucunda geliştirilen elektrikli ticari araçlar 2013 yılının haziran ayında Deutcshe Post’un filosunda yerini alacak. İlk etapta şirket 50 StreetScooter’u filosuna katacak. Biz Almanya’nın en büyük filolarından birini işletiyoruz. Bu yüzden düşük emisyonlu ve ekonomik araçlara özel ilgimiz var’ diyor Deutsche Post DHL’in posta bölümü yönetim kurulu üyelerinden Jürgen Gerdes. Nitekim bugün Deutsche Post DHL’in filosunda elektrikli ve hibrit araçların sayısı 4 bin adet seviyelerinde. Şirketin bu kon
uda bir de 2020 vizyonu var. GoGreen çevre koruma programı adı verilen programa göre şirket karbon emisyon oranlarını 2020 yılına kadar 2007 yılına göre yüzde 30 oranında düşürmek istiyor.
Öte yandan Deutsche Post gibi sürekli hareket halinde araçlara sahip bir şirket için menzili sınırlı StreetScooter gibi otomobiller ne kadar efektif bir çözüm olabilir? Aslında şirket tüm araç filosunu bu tür otomobillerle değiştirmeyi düşünmüyor. Ancak Alman lojistik devinin kısa mesafe yapan birçok aracı bulunuyor. Şirket sadece bu araçları elektrikli araçlarla değiştirmek istiyor. Nitekim menzil konusunu sorduğumuz bir Deutsche Post yetkilisi, ‘Kısa mesafe kateden araçlarımız günde maksimum 80 km yol yapıyor’ diyor.
Şirket StreetScooter’dan proje başında senede 300 gün faydalanılabilecek, günde 200 dur kalka sorunsuzca cevap verebilecek, taşıma kapasitesi yüksek dayanıklı bir elektrikli araç talep ediyor. Talep edilen araçlar maksimum 85 km hıza çıkabiliyor. Eklenen batarya sayısına göre de 40-80-120 km menzile kadar ulaşılabiliyor. Kampker, ‘Herkes ne kadarlık bir ihtiyacı varsa o kadarlık bir batarya talep edebilir. Bir bataryayla aracı kullanmaya başlar sonra yetmezse ikinci hatta üçüncü bataryayı da talep edebilirsiniz’ diyor. Bu bataryaları kiralayabildiğiniz gibi satın da alabiliyorsunuz.
Şirketin üretim üssü kurması için gerekli yatırım bedeli ise sadece 20 milyon dolar. Üstelik Kampker bir üretim tesisinde bir modelin üretiminde 1000 adedi geçtiklerinde kar etmeye başladıklarını söylüyor. Bugün geleneksel otomotiv endüstrisinin bir otomobilden kara geçebilmesi için 100 bin adetlerin bile yetmediğini dile getirdiği şu günlerde akıllara acaba Türkiye yerli otomobil için bu tür karlı ve yenilikçi projelere ehemmiyet verse daha mı iyi olur sorusu geliyor.
Seri üretime gelecek yıl başlayacak şirketin satış hedefi ilk yıl yıl 2 bin adeti geçmek. 2015 yılında ise hedef 3 bin 500 adet. ‘Avrupa’da senede 13 milyon otomobil satılıyor. 2015 yılında muhafazakar tahminlere göre bile pazarın yüzde 2’sinin elektrikli araçlardan oluşması bekleniyor. Bu 260 bin otomobilden yüzde 2 pazar payı alsak 5 bin 200 adetlik bir satışa ulaşırız’ diyor Kampker. Şirket bugün ilk etapta Almanya sonra Hollanda, Belçika ardından da İsviçre, Avusturya’ya açılmayı planlıyor.
Ancak kapılarını diğer ülkelere de kapamıyor. Toplantı sonrası İtalyan bir gazetecinin sorusu üzerine Kampker, ‘1000 adetin üstüne bir talebi garanti etsin Fransa’da da üretim tesisi kurabiliriz’ diyor. Yani bugün bir ticari araç cenneti olan Türkiye, dünya otomotiv devlerini Türkiye’de üretime çekebilmek için bin bir taviz ve teşvik vereceğine StreetScooter gibi ufak ama yenilikçi birçok şirketi daha az tavizle Türkiye’de üretime çekebilir. Unutmamak lazım ki, dünyadaki birçok büyük dev de bu tür küçük ama yenilikçi şirketleri satın alarak büyüyorlar. Üstelik Avrupa’nın krizde olduğu şu günlerde Türkiye bu tür şirketleri çok daha kolay cezbedebilir.