Halkidiki Sithonia Gezi Notları: Ege’de 1 Cennet

Yunanistan‘la ilgili ilk yazımı bundan iki sene önce Thassos Adası (Taşoz) hakkında yazmıştım. Artık yazının kerametinden mi yoksa insanların yeni yer arayışından mı nedir bilinmez ama Thassos iki senedir resmen dolup taşıyor. Hele son Ramazan bayramında duydum ki dağ taş 34 plakaya kesmiş. Umarım herkes gördüğünden, yediğinden, içtiğinden ve kaldığı yerlerden pek memnun kalmıştır deyip bu kez sizi Yunanistan’ın başka bir cennetine götürüyorum: Halkidiki Sithonia

Halkidiki, Yunanistan’ın kuzeyinde Selanik yakınlarında Ege’ye uzanan üç parmaktan oluşan bir yarımada. Özellikle şahane plajları ile Thasos gibi Türk turistlerin ilgi odağı olan Halkidiki bu yaz da bir tatil alternatifi olarak düşünülebilir. Her ne kadar Euro artmış olsa da, araba ile ulaşım ve Türkiye’de de tatil merkezlerindeki ciddi fiyat artışı burayı hala cazip kılan unsurlar.

instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam

Halkidiki (Chalkidiki) Sithonia İstanbul‘dan Ne Kadar Uzak?

Burası Thassos gibi pek de ‘burnumuzun dibindeki cennet ada’ diye tarif edilebilecek bir yer değil. Bir kere Thassos kadar yakın değil, ama neyse ki çok da uzak değil. Sınırdan, 3 saati kesintisiz otoban olmak üzere, yaklaşık 4,5 saat sürüyor. Ayrıca ada değil, yarım ada. Yan yana parmak şeklinde üç yarımadadan oluşan bir bölge, Halkidiki bölgesi. Nam-ı diğer, ‘üç parmak’… Bizim anlatmaya çalışacağımız yer ise ‘orta parmak’ olacak, yani Sithonia…

Halkidiki’de turizm en baştaki parmak olan Kassandra ve orta parmak Sithonia’da yoğunlaşıyor. Üçüncü parmak olan Athos ise Yunanlılar için kutsal bir bölge ve rahiplerin yeri olarak biliniyor. Dolayısıyla bu üçüncü parmağa öyle el kol sallaya sallaya girmek pek kolay değil. Kadınlar zaten giremediği gibi erkekler de belli sayıda alınıyor.

İlk parmak Kassandra bölgenin en turistik ve en hareketli yeri olarak tarif edilebilir. Güzel plajları kadar akşamları eğlenmek isteyenlere de hitap ediyor. Ancak tatil planını yaparken tercihimiz biraz daha sessizlik ve doğallıktan yana olduğu için direk olarak Sithonia üzerinde yoğunlaştık ve yaptığımız tercihten kesinlikle çok memnun kaldık.

Halkidiki Sithonia’ya Nasıl Gidilir?

Şimdi kısa bir yol bilgisi… Türkiye’den İpsala’ya kadar gelip sınırı geçiyorsunuz. Eğer yeni ehliyetlerden aldıysanız artık uluslararası ehliyet saçmalığı için 450 TL de ödemenize gerek yok. Sadece triptik denilen uluslararası trafik sigortasını istediğiniz herhangi bir sigorta acentasından yaptırıp yanınıza alıyosunuz ve elinizi kolunuzu sallaya sallaya geçiyorsunuz.

İpsala’dan sonra Selanik girişine kadar otobandan devam ediliyor. Yol üzerinde Alexandrapoli (Dedeağaç), Komotini (Gümülcine), Xanthi (iskeçe) ve Kavala sapaklarının yanından geçip yaklaşık 3 saat boyunca dümdüz devam edin. Yol boyunca üç ayrı yerde 2.4’er euro ödüyorsunuz. Bu arada otobanda hız sınırı 130 km/s. Ben şimdiye kadar hiç radar filan görmedim ama yine de siz bilirsiniz. Kendi tercihim arabanın hız sabitleyicisini 130’a ayarlayıp gitmek şeklinde oldu.

Selanik sınırına gelince, şehre 3-5 km kala, Chalkidiki (Halkidiki) levhasından sapıyorsunuz ve yine yol üzerindeki levhaları takip ederek yaklaşık 1.5 saatlik bir sürüşle Neo Mudanya üzerinden Sithonia’ya ulaşıyorsunuz. Bu arada yoldaki tabela yönlendirmeleri gayet yeterli, hiç sıkıntı yapmayın.

Sithonia Hakkında

Sithonia her tarafı altın renkli kumsallar çevrili bir yarımada. Yarımada’da merkez olarak nitelendirilebilecek ve her türlü ihtiyacınızı görebileceğiniz üç ana bölge var: Girişteki Nikiti, Kassandra’ya bakan tarafta yer alan Neo Marmara ve Athos Yarımadası’na bakan Sarti. Bunların haricinde de diğerlerine göre daha ufak olan VourVourou, Porto Kufo ve Kalamitsi gibi yerler de bulunuyor.

Bizim Sithonia’daki ilk durağımız Neo Marmara oldu. Sabah saat 10’da iki araba olarak sınırdan çıkış yaptıktan sonra saat 14.30 gibi beldeye ulaştık. Neo Marmara, mübadele sırasından Marmara Bölgesi’nden göç edenlerin kurduğu bir yerleşim biri. Bölgenin yerlilerinin çoğunun Türkiye ile ilgili aile anıları var ve büyük bir misapirverlikle karşılanıyorsunuz.

Neo Marmara

Küçük bir liman ve şık bir merkezi olan Neo Marmara’da kalınabilecek bir çok yer var. Aynı zamanda boydan boya uzanan saf kum bir plaja sahip. Bu plaj üzerinde de 5-6 altı tane beach bulunuyor. İsterseniz şezlong-şemsiye parası vermeden buralarda oturabilir, yiyip içebilirsiniz. Akşam yemeği için de merkezde pizzadan hamburgere, klasik tavernadan tatlıcılara kadar ulaşan geniş bir yelpaze var. Biz o akşam Roma Pizza’da yemek yediğimiz için tavernalar hakkında bir şey diyemeyeceğim. Fakat tek kişilik küçük pizzaların çok lezzetli olduğunun altını çizeyim.

Ertesi gün asıl kalacağımız yer olan Sarti bölgesine doğru yola çıktık. Neo Marmara’dan önce Nikiti’ye doğru gitmeniz, daha sonra da sağa dönüp Sarti’ye kadar yaklaşık 30 dakika sürmeniz gerekiyor. Bu arada Neo Marmara ile Nikiti arasında çok güzel beach’ler var. Birçoğu turkuaz renkli denize sahip bu plajlar gerçekten nefes kesici. Yol üzerinde tabelalarını görebilir ve direksiyonu kırıp girebilirsiniz. Şezlonglar elbette yine ücretsiz…

Agios Ionnis Beach

Bizim yol üzerindeki plaj tercihimiz Sithonia’nin en iyi 10 plajı arasında üst sıralarda yer alan Agios Ionnis Beach oldu. Nikiti’ye birkaç km kala ulaşacağınız bu plaj kesinlikle görmeye değer. Tüm günü rahatlıkla geçirebilir, harika bir denize girebilirsiniz. Yiyecek içecek fiyatları ise normalin biraz üzerinde geldi bana. Bir frappe için 3,5 euro ödediğimizi hatırlıyorum. Bence bu minik farkları göz ardı edin ve plajı mutlaka görün…

Sithonia’da Kamping

Sithonia ile ilgili araştırma yaparken benim için önceliklerden birisi denize yakın olması ve çocukların da eğlenebileceği bir tesis olmasıydı. Malum, Yunanistan’da oteller genelde ufak. Bizim için sorun yok ama konu çocuklarla tatil olunca biraz da onları düşünmek gerek. Bu nedenle biz yemek yerken onların da gözümüzün önünde oynayabileceği, alanı geniş, denize yakın ve de herşeyi içinde doğal bir tesis ararken yolum Sithonia’nın doğusunda yer alan Sarti’ye bağlı Armenistis Camping‘e çıktı. Hatta Trivago’ya göre Yunanistan’ın en güzel kamp alanı olduğunu da görünce, Nisan ayıydı sanırım, iyice araştırdım soruşturdum ve bayram için dört kişilik iki bungalov rezervasyonunu yaptırdım.

Kampingin konumlandığı alan Sithonia’nin en güzel üçüncü plajı olarak geçiyor ve dışarıdan da girilebiliyor. Kamp alanı bu koyun üzerine ve çam ağaçlarının altına konumlanmış büyük bir bölgeyi kapsıyor. İsteyen gelip çadır kuruyor, isteyen çadır veya karavan kiralıyor, isteyen de bizim gibi içerisinde duşu, tuvaleti, mutfağı bulunan verandalı bungalovlarda kalıyor. Fiyatlar da yaptığınız tercihe göre değişiyor. Gelip çadır kurmak isterseniz fiyatlar 8 euro’dan başlıyor, bungalov ve ilk sıra karavanlarda sezonuna göre 95 euroya kadar çıkıyor. Aslında 95 euro Yunanistan ölçeğine göre biraz pahalı olmakla birlikte, size sunduğu alanı ve avantajları görünce ‘kesinlikle değer’ diyorsunuz. Ayrıca arzuya göre bungalovların verandasında bulunan ocakta arzuya göre kendi yemeğinizi pişirebilir, mangal yapabilir ve tatilin maliyetini düşürebilirsiniz. Seçenekler çok…

Kamp alanının içerisinde çadırcılar ve bazı karavancılar ortak duş tuvaletleri kullanıyor. Bu alanların temizliği gerçekten çok iyi. Neredeyse otellere yakın bir hijyen var. Bungalov ve kimi karavanlarda ise duş tuvalet içinde olduğu için zaten öyle bir sorun yok.

Halkidiki’de Yeme İçme

Kampın içerisindeki market tamamen piyasa fiyatlarıyla çalışıyor, hiç bir şekilde pahalı satma veya kazıklama diye bir durum yok. Restoranı da bizden geçer not aldı. Fiyatlar Yunanistan ortalaması gibi. Kalamar 8 euro, ahtapot 9 euro, Yunan salatası 5 euro, cacık 3,5 euro, kabak kızartma 4 euro. 20’lik Uzo’yu 6 euro’ya açarken, bira fiyatları da ortalama 3-3,5 euro civarında. Ayrıca içerisindeki kafe ve büfe de her türlü ihtiyacı karşılayabiliyor.

Özetle mekan, otelden ziyade doğanın içinde olmaktan hoşlanan, istediği her şeyi elinin altında bulmayı seven, sabah çam kokuları ve kuş cıvıltıları ile uyanmaktan hoşlananlar için biçilmiş kaftan. Denizinin güzelliği, turkuaz renkler ve sarı beyaz kumlar da işin bonusu…

Bu arada Halkidiki’de Armenistis’ten başka da benzer şekilde organize edilmiş bir çok kamp alanı bulunuyor. Karavanına atlayan, çadırını kapan geliyor. Mis gibi doğa ve harika bir denizin dibinde insanlar keyifli bir şekilde yaşıyor, doğanın içinde huzur buluyor.

Sihirli kelimeyi bulduk sanki, ‘huzur’. Belki de son dönemde Yunanistan tatillerinin bu kadar sıklaşmasının arkasındaki en önemli neden kalamar, ahtapot, deniz, kumsal ve doğa değil de huzurdur, ne dersiniz?

Orange Beach (Kavourotripes)

Sithonia deyince ilk akla gelen plaj ise Orange Beach (Kavourotripes). Kimi kaynaklarda Portakali Beach olarak geçen bu plaj Sarti’ye birkaç km mesafede bulunuyor. Benim kişisel tavsiyem, Orange Beach’i görmeden Sithonia’dan kesinlikle dönmemeniz yönünde. Renkler baş döndürücü, denizin sıcaklığı muazzam, kumlar yumuşacık ve kayalarla birlikte oluşan görüntü çok etkileyici. Plajda şezlong ve şemsiyelerin yer aldığı küçük bir bölüm de var.

Eğer biraz erken giderseniz burada kendinize yer bulabilir ve çok daha keyifli bir gün geçirebilirsiniz. Elbette ki şezlong ve şemsiye bu cennette de ücretsiz. Sadece yiyip içtiğinizin parasını ödüyorsunuz. Fiyatlar normal ve üstelik kimse ikide bir tepenizde ‘başka ne içersiniz’ diye belirmiyor. Tek bir frappe ile bile çok rahat günü geçirebilir bu eşsiz plajın tadına varabilirsiniz.

Eğer plajda yer bulamazsanız çok üzülmeyin, çünkü plajın etrafındaki düz kayalıklarda ya da yamaçlardaki ağaç altlarında oturup yine keyif yapabilirsiniz. Arabanızın arkasına bir tane plaj şemsiyesi varsa tamamdır. Kayalıkların oluşturduğu minik havuzlara girin, plajın karşısındaki küçük kayalığa yüzün, kumsallara girin çıkın ve hayatın keyfini çıkarın. Hatta ekipmanınız yeterliyse çadır bile kurabilirsiniz.

Sarti

Sithonia’nın Athos’a bakan doğu tarafının merkezi Sarti. Baştan sona kadar büyük bir kumsal ve harika bir denize sahip. Yine bir gününüzü ayırıp buranın plajını da deneyebilirsiniz. Kumsal çok büyük olduğu için yer bulamama gibi bir sıkıntınız olmaz. Ayrıca yeteri kadar da beach bulunuyor. İstediğiniz kadar vakit geçirebilirsiniz. Sarti akşam gezmek için de doğru bir tercih. Çok güzel tavernalar, restoranlar ve kafelere ev sahipliği yapıyor. Bir çok hediyelik eşya dükkanı ve ihtiyaçlarınızı giderebileceğiniz mekanlar bulunuyor. Biz akşam Restaurant Kotsaris’i tercih ettik ve yediklerimizden çok memnun kaldık, aklınızda olsun.

Vourvourou Bölgesi de yine doğu tarafının öne çıkan bir bölgesi. Upuzun kumsallara sahip. Sarti gibi belirgin bir merkezi yok. Biz akşam gidip dağ manzarasına karşı güzel bir yemek yedik. (29)

Ben gidemedim ama Karidi Beach burada çok öne çıkan bir plaj. Oraya kadar gitmişken siz deneyin derim.

Her ne kadar artık çok bilinmeyen bir yer olmasa da Halkidiki bölgesi plajları, doğal güzellikleri, upuzun kumsalları, harika tavernaları ve restoranları ve ulaşım kolaylığı ile tatillerde yeni bir seçenek olabilir. Henüz gitmeyenler tatil programlarına gönül rahatlığı ile alabilir. Hazır önümüzde 9 günlük bir Kurban Bayramı tatili varken ufaktan bölgeye bir bakın bence…

Halkidiki’de Sithonia’yı Neden Sevdim?

• Turkuaz deniz
• Sarı beyaz kumlar
• Doğal güzellikler
• Sessizlik
• Ücretsiz plajlar
• Kaliteli yiyecek içecek
• Uygun fiyat
• Parası ile hava atanların olmaması

Halkidiki Sithonia’ya Kimler Geliyor?

Halkidiki aslında Yunanlıların yazlık bölgesi. Özellikle hafta sonları Selanik’ten ciddi bir akım var. Ama kaç kişi gelirse gelsin asla mahşeri bir kalabalık olmuyor. Bölgeye Yunanlıların yanında Bulgarlar, Sırplar ve Çekler de yoğun ilgi gösteriyor. Türkler de bu gidişle bölgenin hatırı sayılır bir kalabalığını oluşturacak.

Halkidiki Sithonia’da Ne Yapılır?

Bütün plajlar tek tek gezilip turkuaz renge doyulabilir. İlk parmak olan Kassandra daha hareketli bir yer. Sessizlikten sıkılanlar oraya takılabilir. Geleneksel Yunan mutfağına doyulur, bol bol ahtapot ve kalamar yenir. Her gün Frappe içilir. Tekne turu yapıp el değmemiş koylar görülebilir. Neo Mudanya, Neo Marmara gibi yerlerde kökleri Türkiye dayananlarla güzel sohbetler edilebilir. Köylere girip birer kahve içip oradaki doğal hayata şahitlik edilebilir. Dönüş yolunda Selanik-Kavala-İskeçe turu yapılabilir.

Yazar Hakkında: Eren Güler

Önce Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü’nü deneyip arkasından İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat’tan mezun olduktan sonra kendisini bir anda medyada buldu. Aslında hep bankacı ya da borsacı olacağını zannederdi. 14 yıldır medya kuruluşlarında ekonomi editörü olarak görev yaptı. Bunun son 7 senesi ise Hürriyet’te geçti. Şimdi ise araştırma sektöründe çalışıyor. Yıllarca ekonomi editörü olmasına karşın turizm, gezi ve gurme işlerine çok meraklıdır. Elinden gelse hep gezi yazıları yazmak ister. Gitsin, gezsin, görsün, değişik yemekler yesin, yazsın… Bunları çok sever. Belki de ileride bir gezi-gurme yazarı olacaktır, kim bilir…

ereng@hotmail.com
Twitter: @erenguler