Türkiye‘de havaların güzelleşmesi ile birlikte hafta sonu kaçamağı yapılacak yerler arayanların sayısı giderek artıyor. Özellikle de hafta sonu araba ile gidilecek yerler arayanlar için ben de Balıkesir iline bağlı Ayvalık ve Cunda taraflarını keşfe çıktım. Malum İstanbul’a yakın hafta sonu adresleri hepimizin ihtiyacı. Ayvalık da araba ile yaklaşık 5-6 saatlik bir mesafe olması ile mantıklı bir alternatif. Bu yüzden cuma akşamı yola çıkıp pazartesinin de tatil olmasından istifade ederek pazartesi dönüşlü bir 3 günlük Ayvalık Cunda tatili organize ettik.
İki buçuk gün boyunca Ayvalık ve Cunda’da gezilecek ve görülecek yerleri Dijitalseyahatname Gizem Torun ile elimizden geldiğince gezdik, Ayvalık ve Cunda’nın yerel lezzetlerini tattık, Ayvalık çevresindeki en güzel plajları tespit ettik. Bu süre zarfında edindiğim Ayvalık hakkında bilinmesi gereken bilgileri sizlerle bir Ayvalık gezi rehberi yerine daha çok bir Ayvalık gezi notları şeklinde paylaşacağım.
instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam
Ayvalık Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Ayvalık Balıkesir‘in batısında Ege kıyısında yer alan yaklaşık 70 bin nüfuslu bir ilçe. Ancak yazları adanın nüfusu bu rakamın baya bir üstüne çıkıyor. Barselona Belediye Başkanının turistlere “gelmeyin” dediği gibi bazı dönemler Ayvalık Belediye Başkanı da “gelmeyin” diyordur sanırım. Zaten Ayvalık’ın meşhur adası Cunda’da da bazı vakitler jandarma yolu kapatıp gelenleri ada dolu diye göndermiyormuş.
İlçenin tarihi çok eskilere dayanıyor. Adını bir tür yabani ayva anlamına gelen Kidonia’dan aldığı söyleniyor. Bir diğer rivayete göre ise buraya ilk yerleşenler Girit’in Kydonies ya da Midilli’nin Kydona Köyünden gelmiş olabilirler. Burası yıllar içinde Osmanlı Hakimiyeti’ne geçse de Rumlar ve Türkler beraber yaşamış. Onlara sonrasında Boşnaklar da eklenmiş. Birinci Dünya Savaşı sırasında Yunan işgalinde olan Ayvalık’ın en önemli özelliklerinden biri ise düzenli bir ordu tarafından Anadolu’da düşmana karşı ilk kurşun 29 Mayıs 1919’da buradan atılmış olmasıdır.
Ayvalık’a Nasıl Gidilir
Bu kadar ön bilgiden sonra artık yola koyulma vakti. Biz cuma akşamı iş çıkışı trafik de biraz geçsin diye saat 9 buçuk gibi yola çıktık. Osman Gazi Köprüsü‘nü kullanırsanız Florya’dan Ayvalık yaklaşık 450 km tutuyor ve Susurluk’ta bir mola ile birlikte 6 saati buluyor. Tabi Osman Gazi Köprüsü çok kalabalık gidiyorsanız mantıklı yoksa biraz daha uzun olsa da Eskihisar Topçular Feribotu çok daha ekonomik oluyor.
Bir diğer yol da Yenikapı’dan Bandırma Feribotu ile gitmek. Süre yaklaşık aynı sürse de bu yolun 2 saati siz dinlenirken feribotta geçtiği için direksiyon salladığınız süre bakımından daha az yorucu oluyor.
Araba ile gitmeyecekler için 80 TL otobüs yolculuğu da bir alternatif tabi. Bunun bir de İDO feribotuna arabasız binip Bandırma’dan Ayvalık’a otobüs versiyonları da mevcut.
Bir de yazın sağlam trafik oluyor ben o yolu çekemem diyenler için hem THY hem de Pegasus Edremit Havalimanı‘na uçuşlar gerçekleştiriyor. Buradan Ayvalık 48 km ve havalimanından ilçeye toplu taşıma mevcut.
Biz araba ile Susurluk’ta Yasa tesislerinde gece bir çay molası verdikten sonra saat 3 gibi ilçe merkezine vardık.
Ayvalık’ta Nerede Kalınır?
Ayvalık’a araba ile gelenlerin otel seçerken bilmesi gereken önemli bir konu var. İlçe merkezi dar sokakları ile her otomobilin her sokağa girmesine izin veren bir yapıya sahip değil. Bu yüzden tarihi merkezdeki otellerin otoparkı olmasını beklemeyin. Ya yol üstünde ya da içerideki otoparklara ücret ödemeniz gerekiyor. Ya da benim gibi 13 Nisan Caddesi üzerinde bir yer bulup oraya koymanız gerekiyor. Buraya giriş için ise baya meşakkatli yollardan geçmeniz gerekiyor.
Ben Ayvalık’taki otelimi Booking’den buldum. Ayfada Cafe & Pansiyon‘da 3 gece oda kahvaltı için 160 TL ödedim. (Son kaldığımda geceliği 150 TL idi). Yorumları fena değildi, bulduğum da en uygun fiyatlı ve kötü yorumu olmayan pansiyondu. Açıkçası beklentilerimin çok ötesinde iyi bir yer çıktı. Öncelikle gece 3 buçuk gibi bir saatte gelmeme rağmen pansiyon sahibi Nalan Hanım telefon açınca hemen uyandı odamı gösterdi. Oldukça güler yüzlü idi. Kendisi aynı zamanda tiyatrocu imiş. Pansiyonun duvarlarında rol aldığı oyunların afişleri de var.
Burası tarihi merkezin dibinde eski tarihi bir konak. Konak içinde bir oda benimdi. Banyo ortak. Odam oldukça güzeldi. Tek kişi 3 yataklı odada kaldım ve tek kişi parası ödedim. Açıkçası o ücrete kahvaltıdan çok bir beklentim yoktu. O da beni ayrıca şaşırtan bir durum oldu. Nalan Hanım sabah her konuğu için özel kahvaltı hazırlıyor. Peynirler, reçeller hep özel köylüden alınma. Her sabah isterseniz yumurtanızı haşlıyor isterseniz omlet yapıyor. Yanında gelen sigara böreği kahvaltı yapacağınız zaman size özel sıcak yapılıp geliyor.
Ayvalık’a bir başka gidişimde de Macaron Konağı’nda kaldım. Burası adını konağın bulunduğu bölgenin adı olan Macaron’dan alıyor. Macaron Rumca’da marjaron kelimesinden türemiş mercanköşk demekmiş. Bu bölgedeki evlerin bahçesinde yetiştirilen bir tür kekik olan macaron bölgeye bölge de konağın ismine ilham olmuş. Ayvalık’ın tarihi sokaklarında tarihi bir konak olan otel 9 oda ve çok güzel bir bahçeden oluşuyor. Sahibi gerçekten işini titizlikle yapan bir hanım efendi. Bahçesi ve bu bahçede sundukları kahvaltı bence konağın alameti farikası. Ayrıca bir de çok güzel ekmekler yapan bir pastaneleri mevcut.
Macaron Konağı’nda kalınca bugün meşhur kahvaltısını deneyimleme imkanım oldu. Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olduğunu benimseyen mekanlardan biri burası. Kahvaltısı açık büfe ama olan her şey birçok 5 yıldızlı otelde bulamayacağınız kalitede. Ekşi mayalı ekmekleri meşhur. Karadut suyu, reyhan suyu, ev yapımı limonata, filtre kahve, yöresel peynirler, yumurtalı ekmekler diye gidiyor liste. Bence kahvaltının kalitesini peynirlerin kalitesi belirler. Burada bu üst seviye. Burada kalmadan da bu güzel bahçede kahvaltıya katılabiliyorsunuz. Kalmasanız da kahvaltısına gidin derim.
Ayvalık’ta Gezilecek Yerler
Cumartesi sabahı kahvaltı öncesinde hemen kendimi Ayvalık sokaklarına atıp biraz etrafı keşfe çıktım. Daha sabahın ilk 10 dakikasında Ayvalık iyi ki gelmişim hissini bana verdi. Burada geçirdiğim 2 buçuk günün sonrasında şunu diyebilirim ki, burayı tam anlamıyla gezebilmek için 3 gün kesinlikle yeterli değil. Ayvalık gezisinde görülmesi gereken yerleri bence şu şekilde ayırmakta fayda var:
- Ayvalık merkezde görülmesi gereken yerler
- Ayvalık ve çevresinde görülmesi gereken yerler
Ayvalık Merkezde Görülmesi Gereken Yerler
İlçe merkezinde sokaklarda kaybolmanın yanında özellikle görülmesi gereken yerler bence şöyle:
Saatli Camii
Ayos İyanni Kilisesi Osmanlı zamanında camiye dönüştürülmüş. Adını da üzerindeki saatten alıyor.
Çınarlı Camii
Burası da aynı Saatli Camii gibi eski bir kilise iken camiye dönüştürülmüş.
Cumhuriyet Caddesi
İlçe merkezinin tüm sokakları fotojenik ama bu cadde ekstra fotojenik. Bunda Gazozcu Faik‘in dükkanının etkisi de göz ardı edilmemeli.
Kiraz Çiçeği Butik Oteli
Her seferinde araba ile önünden geçerken dikkatimi çeken, bir görenin önünde yarım saat fotoğraf çektirdiği bu butik oteli görmeniz lazım. İçini bilmiyorum ama dışı “burası keşke benim olsa” dedirtiyor.
Vatanım Sensin Dizisinde Albay Cevdet’in Evi
Vatanım Sensin Dizisi tutkunları için Albay Cevdet’in evi olarak çekim yapılan evlerden biri de burada bulunuyor. Hatta biraz önce bahsettiğim Kiraz Çiçeği Butik Oteli’ne de yürüme mesafesinde yer alıyor.
Ayvalık ve Çevresinde Görülmesi Gereken Yerler
İlçenin kendisi kadar çevresinde de çok güzel yerler var. Bunlardan bir kısmını iki gün boyunca keşfe çıktık. Bunlar özetle Cunda Adası (Alibey Adası), Küçükköy (Yeniçarahori), Mutluköy, Şeytan Sofrası, Sarmısaklı.
Küçükköy (Yeniçarahori)
Cumartesi sabahı kahvaltı sonrasında ilk durağımız bölgede hızla popülerleşen ve merkeze 7 km uzaklıktaki Küçükköy oluyor. Burası için yakında bölgenin Alaçatı‘sı olacak deniyor. Eski bir Boşnak Köyü olan Küçükköy’ün eski adı da Yeniçarahori imiş. Bunun nedeni ise Fatih Sultan Mehmet Midilli’yi almadan önce yeniçerilerine buraya oba kurdurtuyor. Aldıktan sonra da bir süre yeniçeriler burada kalıyor. O zaman bu köyde yaşayan Rumlar da buraya “yeniçeri yuvası” anlamına gelen Yeniçarahori adını veriyor.
Burası son yıllarda İstanbul‘dan buraya yerleşip sanat galerileri açan sanatçılarla çok farklı bir çehreye bürünmüş. Köyün her yerinden sanat galerileri ve keyifli kafeler fışkırıyor neredeyse. Bizim de sokaklarda gezerken içine girip sohbet ettiğimiz Kuca Atolye’nin sahibi Doruk Bey de kurumsal hayattan kaçıp buraya gelmiş. Bir bilişim şirketinde Genel Müdür Yardımcısı iken eşi ile burada bir ev alıp sonra da sanat atölyesi açmışlar.
Sokaklarında dolaşıp yorulduktan sonra meydana geçtik ve buradaki kafelerden birine oturduk ve meşhur Boşnak böreğinin tadına baktık.
Ayvalık’ta Nerede Ne Yenir Ne İçilir?
Küçükköy gezimiz sonrasında yeniden ilçe merkezine döndük ara sokaklarda biraz fotoğraf çektikten sonra meşhur ayvalık tostu yemek için Hacıoğlu Aşkın Tost Evi‘ne gittik. Adı Breziyalı futbolcu adları gibi uzun olsa da ufak bir büfe burası. Ama 1989 yılından beri tost yapan mekanda sürekli bir sıra hali var. Tost sipariş vereyim diyorsunuz “Abi 10 dakika beklersin ona göre” diye bir cevap geliyor. İçinde sadece peynir ve sucuk var. Salam kullanmıyorlar. Tostun tadı güzel ama fiyatı da 8,5 TL. Günün sonunda tostun fiyatının bu kadar olmasına karşıyım. Bana Ordu Tostu gibi dev bir tost getirirsiniz o zaman bu fiyatı anlarım ama 1 tanesi ile doymayacağım bir tosta 8,5 TL fazla.
Şehir merkezinde Migros’un yanında ayrıca bir de Tostçular Çarşısı var. Burada herkes tostçu. Çarşıya girince herkes kendi dükkanına çağırıyor. Bir an kendimi Harem Otobüs terminalinde gibi hissettim. Birine girip deneyecektim ama bu denli ısrar olan mekanları sevmediğim için girmemle çıkmam bir oldu.
Çok Gezen Adam Ayvalık’ta yemelere doymuyordu. Tostçulardan sonra sıra damla sakızlı kurabiye testi için çarşıdaki İmren Pastanesi‘ne geldi. Burada bir damla sakızlı kurabiye tadına baktım. Ayrıca kavala kurabiyesi ve bölgeye has lor tatlısı da satılıyor.
Şeytan Sofrası
Yedik içtik gezdik derken akşam etmek üzereydik. Buralara kadar gelip de Şeytan Sofrası’nda gün batırmamak olmazdı. Biz de arabamıza atladık ve yaklaşık 10 km uzaklıktaki Şeytan Sofrası’na gittik. Burası tüm Ayvalık Adaları ve Midilli manzarasına hakim olduğunuz çok güzel bir yer. Yalnız biraz erken gelmenizi öneririm burayı herkes biliyor ve gün batımını en güzel şekilde izlemek için iyi yerler kapılıyor. Burası hakkında oldukça ilginç farklı öyküler var:
Bir rivayete göre cennetten kovulan şeytan buradan karşı kıyıya geçmeye çalışırken ayak izi burada kalmış. Küllenmiş lav birikintisi bugün şeytanın ayak izi olarak kabul ediliyor.
Mitolojideki hikayesine göre ise Zeus’un süt annesi İda, Zeus’a zarar vermesin diye üç ayaklı olduğu inanılan şeytanı kovar. Bugün şeytanın ayaklarının birinin İda Dağı (Kazdağları’nın mitolojideki adı), birinin Midilli ve bir diğerinin de Şeytan Sofrası’nda olduğuna inanılır.
Son rivayete göre de 1500’lü yıllarda Osmanlı zamanında kilise tarafından cezalandırılan Penelope isimli Hristiyan bir kadın yalnız başına burada yaşar. Bölgede bu zamanlarda bir kuraklık başlayınca, Hristiyan halk bunun sorumlusunun kiliseye karşı gelen Penelope olduğunu düşünür, kendilerinde şeytan olduğunu düşündükleri Penelope’yi öldürmek için yola çıkarlar. Bunu öğrenen Penelope burada onlar için mükellef bir sofra kurar. Bu sofrayı gören aç halk Penelope’yi unutup sofraya yumulunca, Penelope kaçar kendini kurtarır. Buranın adı da Şeytan Sofrası olarak kalır.
Mutlu Köy’de Kahvaltı
Cumartesi akşamı Şeytan Sofrası sonrasında pek de halimiz kalmadığı için pansiyonuma döndüm. Pazar günü sabah kahvaltı için Mutlu Köy’de Nostalji Mesire Yeri adlı bir tesise gittik. Burası naturel kahvaltı tesisleri ile meşhur güzel doğal bir yer. Merkezden 10 km uzaklıktaki bu yere geç giderseniz kolay yer bulamazsınız. Değişiklik olsun diye gittik ama illa da gidin diye önermem. Çok kalabalık. Serpme kahvaltı veriyorlar. Kişi başı 25 TL. Ama kahvaltı kalabalıktan çok geç geliyor. Neyse ki ben pansiyonda da kahvaltı yapmıştım. Beklemek çok dert olmadı. Bir kahvaltıda sadece bir termos çay var. Bu tür kahvaltılarda çay sınırsız olmalı. Omlet ekstra. Birçok şey ekstra.
Cunda Adası’nda Gezilecek Yerler
Kahvaltı faslından sonra öğlen rotamız meşhur Cunda Adası ya da bugünkü adı ile Ali Bey Adası’na geçtik. Ada adını Padişah’ın Yunanistan’a teslim olun sözünü dinlemeyerek düşmana ilk kurşunu sıkan birliğin başındaki Yarbay Ali Çetinkaya’dan alıyor. Daha çok kullanılan Cunda Adı ise düşünülenin aksine Yunanca’dan gelmiyor. Yunancada adaya Moshonisi (Kokulu Ada) deniyormuş. Piri Reis’in haritalarında Yund Adası olarak geçen adanın adının zamanla Cunda’ya geçtiği sanılıyor. Ayrıca kuş bakışı görünümü ile gemi cundasını andırması da adanın Cunda olarak adlandırılmasının sebebi olabilir.
Neyse biz Ayvalık’tan Cunda’ya doğru arabamızla yol aldık. İlçe merkezinden adaya yaklaşık 10 km’lik bir yoldan dümdüz bir yere sapmadan gidiyorsunuz. Önce tal bir köprü ile Ayvalık’tan Lale Adası’na geçiyorsunuz. Buradan da Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü diye adlandırılan bir köprüden Cunda Adası’na ulaşıyorsunuz. Bu köprü Boğaziçi Köprüsü’nden 9 yıl önce 1964 yılında yapılmış ama iki köprü kıyas kabul götürmez, buraya boğaz köprüsü demek biraz abartılı olmuş tabi :)Cunda için de bir yere aracımızı park ettikten sonra il durağımız sahildeki çay bahçesi oluyor. Burada biraz soluklandık ve sonra Cunda’yı keşfe çıktık. Açıkçası daha gezerken neden herkesin Cunda da Cunda dediğini anlıyorsunuz. Çok güzel bir ada. Sürekli fotoğraf çekmekten kendinizi alamıyorsunuz. Japon turistlere çevirdi bu ada beni.
Cunda’da Görülmesi Gereken Yerler
Adayı daha sonra daha detaylı anlatacağım için Cunda’da gezilecek ve görülecek yerleri özet geçeceğim. Sokaklarında kaybolup sonrasında Taksiyarhis Kilisesi‘ni gezdik. Burası adadaki birçok müze gibi Rahmi Koç tarafından müzeleştirilmiş. İçerisinde bir kiliseden çok Rahmi Koç Müzesi geziyorum hissi veriyor size. (Tam 5, öğrenci 2 TL) Ardından Aşıklar Tepesi‘ne çıkıyoruz. Burada büyük bir yel değirmeni var. Burasının yanı başına kurulmuş kafede çayınızı yudumlarken Cunda manzarasının tadını çıkartabilirsiniz. Hemen yanında ise Rahmi Koç imzalı Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı yer alıyor. Ziyaret ücretsiz. Buranın biraz aşağısında ise artık bir harabeye dönmüş olan 1858 yılında inşa edilen Cunda’nın ilk kilisesi Agia Triyada var. Bugün içi tinerci mekanlarını andırıyor. Yazık ki ne yazık.
Cunda’da Nerede Ne Yenir Ne İçilir?
Açıkçası Cunda Adası bu konuda o kadar çok güzel mekana sahip ki, hepsini test etmeyi denemek için baya bir süre adada kalmak gerekiyor. Benim gibi yarım gün gele biri ise sınırlı sayıda yeri deneme şansına sahip oluyor. Ben öncelikle Adanın meşhur lokma tatlıcısı Lokma İmparatoru‘na gittik. Sahildeki mekanın sahibi de oldukça ilginç biri.
Sahildeki lezzet duraklarından biri de sakızlı dondurmacılar oluyor. Ben Dondurmacı Cemal‘den aldım dondurmamı. Öyle efsane bir lezzet muhakkak denemelisiniz demeyeceğim. Dondurma seviyorsanız yazın serinleyeyim diyorsanız denenebilir ama diğer yediğim dondurmalara göre çok da özel bir farkını görmedim.
Sakızlı kurabiye denince adanın en meşhur adreslerinden biri de Karadeniz Pastanesi. Burası tam bir kurabiye cenneti. Susam Sokağı’ndaki kurabiye canavarı buraya gelse çıkmak istemezdi.
Ayrıca sahilde oturup Taş Kahve‘de bir çay kahve içmek de buraya gelenlerin olmazsa olmazları arasında ama açıkçası onu bir sonraki sefere bıraktım.
Burada bir şeyler içmek için en beğendiğim yer Sade Coffee And Tea Artisan. Hem mekan güzel bir gusto ile dekore edilmiş, hem de güzel kahveleri var. Fiyatlar da ucuz değil ama Cunda için fena sayılmaz.
Ayvalık’ta Ne Yenir Ne İçilir?
Cunda maceramızdan sonra akşam yeniden Ayvalık’a döndük. Pazar günü ise pansiyondaki kahvaltı sonrasında keşfedemediğim son lezzet duraklarını denemek için öğlene kadar keşfe çıktık.
Şeytanın Kahvesi
Pazar günü ilk durağımız Şeytanın Kahvesi oluyor. Burası özellikle koruk suyu ile meşhur bir yer. Kurucusu çocukken şeytan diye teyzeler tarafından adlandırılmış, bu yüzden lakap üstüne kalmış. Şimdi yeni kuşaklar burayı işletiyor. Koruk suyunu denemeden dönmeyin derim buradan oldukça güzel.
Atölye Kafe
Şeytanın Kahvesi’nin yanı başında yer alan bu kafenin dış tasarımı dikkatimizi çekti. Sonrasında sahibi bizi içeri davet edince içinin de ayrı bir dünya olduğunu gördük. Kafenin 2. katında haftanın 3 günü tekzip ve minyatür dersleri veriliyor. İçeride de bu çalışmaları görebiliyorsunuz. Bu açıdan oldukça ilginç bir yer ve içine girmeden geçmeyin derim.
Güler Tatlıhanesi
Yemelere doymuyorduk. Bu sefer ki durağımız da tarihi sakızlı kurabiye ve meşhur lor tatlısı için İmren Pastanesi’nin yanı başındaki Güler Tatlıhanesi idi. Ayvalık merkezin iki en meşhur pastanesi yan yanalar. Ben kurabiyeyi sevdim ama lor tatlısı pek benlik değil onu gördüm. Valla sırf sizin için yedim 🙂
Paşa
Ayvalık’taki son lezzet durağımız ise bir esnaf lokantası olan Paşa oluyor. Burası özellikle çorbaları ile meşhur. Hürriyet tarafından en iyi çorbacılar arasında gösterilmiş. Birçok gurme de zamanında ziyaret etmiş. Ayrıca sulu yemekleri de oldukça iyi. Ben kelle paça ile başladım sonra bir de Arap Saçı’nın tadına baktım. Ayrıca mekanın sahipleri İzzet Durko ve Makbule Durko’nun ikramı olarak kül sulu kalburabastı tatlısının tadına baktık. Kabartma tozu yerine zeytin ağacı odunu külünün suyu ile yapılıyormuş bu tatlı. Fiyatları da oldukça iyi. Kelle paça 10 TL.
Ayvalık Gece Hayatı
Ayvalık gece hayatı olarak çok da hareketli bir yer değil. Cunda tarafları da bu açıdan çok hareketli sayılmaz. Bir yerlere oturalım bir şeyler içerken güzel de sohbet edelim derseniz o zaman Ayvalık’ta son gidişimde Macaron bölgesi taraflarında bir mekan keşfettim.
Bistro Che Ayvalık şans eseri oturup çok beğendiğimiz bir mekan oldu. Dışında da içinde keyifli masaları var. İkisinde de oturduk. Akşam Ayvalık’taki favori mekanım da burası oldu diyebilirim.
Ayvalık’ta Alışveriş
Buraya kadar gelmişken sakızlı kurabiye almayı unutmayın. İmren Pastanesi ve Güler Tatlıhanesi bu konuda iyi yerler.
Buraya kadar gelip peynirsiz de dönülmez. Girit Peyniri, Ayvalık tulumu… Peynircilere girdiğimde ben ben değilim. Darbuka Kardeşler Ayvalık’ta bize önerilen yer oldu.
Ayvalık’ta Yapılacak Şeyler
Peynir alışverişi sonrasında ise artık yavaş yavaş İstanbul’a doğru yola koyulduk. Ancak daha fazla zamanımız olsa ya da havalar daha iyi olsa yapmayı planladığımız şeyler de vardı.
Ayvalık Plajlarını Gezip Denizin Tadını Çıkartmak
Ayvalık ve çevresinde oldukça fazla plaj seçeneği var. Ayvalık plajları denince Sarımsaklı Plajı, Altınova Plajı, Bedavut, Ortunç Plajı, Cunda Patariça Koyu, Paşa Koyu, Cennet Koyu ve Maden Koyu ilk akla gelenler oluyor. Buralarda birçok ücretsiz halk plajı var ancak Türkiye’de bir plaj ücretsiz olunca eşiniz, kız arkadaşınızla gitmek istemeyeceğiniz bir hal alabiliyor. Ücretli plajlar konusunda ise Ayvalık da sanırım Çeşme, Alaçatı ile rekabet etmeye başlamış. Girişi 50 TL’yi bulan paralı plajlar varmış. Bu arada bölgede deniz suyunun yazın bile oldukça soğuk olduğunu söyleyeyim.
Ben yazın gittiğimde tercihim yakın bir yer arıyorsam Altınova tarafı oluyor. Biraz yol yapar güzel bir yerde yüzerim dersem atlıyorum arabama İzmir Bademli taraflarındaki beach’lere gidiyorum. Burada favorim Barcelona Beach Club. Giriş ücreti 30 TL (otopark dahil) Ortam da nezih. Ama bazı dönemlerde bu taraflardaki beachler çok dolu oluyor ve yer bulamıyorsunuz. O zaman da tekne kiralayıp, bölgedeki koyları gezebilirsiniz. Bu bölgede özellikle Kalem Adası karşısındaki Akvaryum Koyu (her yerde de bu adda bir koy olur) akıllara zarar güzellikte.
Midilli Feribotları ile Günübirlik Yunanistan Yapabilirsiniz
Bizim ilk planımızda Ayvalık’tan Midilli feribotları ile sabah gidip akşam dönmek şeklinde bir yolculuk vardı. Böylece bir gün de Midilli Adası merkezinde ateş almaya gelmiş gibi bir gezi yapıp frappe içip dönecektik. Normalde Midilli bir günde gezilecek ufak bir ada değil ama Euro’nun geldiği bu noktada Yunanistan da ucuz bir yer olmaktan çıktı. Bizim gittiğimiz günlerde Yunanistan’a günübirlik seferler başlamamıştı. Bir gece kalmamız gerektiği için vazgeçtik. Ama 23 Nisan sonrasında günü birlik turlar da başladı.
Turyol ile tek yön 20 Euro, gidiş dönüş 30 Euro. İnternetten bilet alırsanız 5 Euro indirim var. Otomobille geçecek olursanız Tek Yön 55 ve Gidiş Dönüş 70 Euro. Ayrıca bir de daha hızlı giden Jalem Tur var. Onda ise fiyatlar yaklaşık 10 Euro daha fazla oluyor. Ayrıca Şengen vizeniz yoksa pasaportunuzla Midilli’ye kapıda vize alabildiğinizi de söyleyeyim.
Yazı boyunca aklımda tek bir yer kaldı Osman Bey. Kiraz Çiçeği Butik Otel ve şunu dedim. ” Keşke benim olsa”
Elinize sağlık, tebrik ederiz.
Çok faydalı bilgiler
Cunda Adası yıllardır gittiğim ve her sene yine gideyim diye beklediğim bir yerdir. Kalınacak yerlere bir not eklemek isterim: Cunda çarşıya 7-8 dk. yürüme mesafesinde olan Cunda Kıvrak Otel ve yine bu otelin şubesi olan, hemen yanındaki Kıvrak Zade Otel. Bence Cunda ‘da kalınabilecek en güzel yerlerdir. Ayrıca Cunda sokaklarında gezmek, kapı önlerindeki yaşlı teyzelerle muhabbet etmek ayrıca keyiflidir.
Çok gezen adam sayesinde cunda hakkında önemli bilgilere sahip olacaksınız. Cunda ve ayvalık gezilmesi görülmesi gereken ender yerlerden. Yazı için teşekkürler.
Ayvalık I başarılı bir şekilde tanıtmışsınız yazınız çok güzel Ayvalık dalış turizmiyle Türkiyenin en önemli destinasyonu keşke deneyinleme fırsatınız olsaydı.
[…] sadece 3 saatlik bir otomobil yolculuğu ile Yunanistan’a gidilebiliyor. İzmir, Ayvalık, Bodrum gibi kıyı bölgelerimizdeki şehir ve beldelerden de Yunan Adaları’na düzenli […]