
Yaz aylarında İstanbul’a yakın yerler arayanlar için Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Gökçetepe Köyü oldukça ideal bir alternatif. Özellikle Türkiye’de turistlerin kamp yapma eğilimlerinin artması ve tatilde kamp yapılacak yerler arayışına girmeye başlamaları Gökçetepe’nin son yıllardaki popülerliğinin başlıca nedeni olarak gösterilebilir.
Sevgili konuk yazarlarımdan eski gazeteci Eren Güler tatilde Gökçetepe’de kamp yapıp beğenince deneyimlerini bloğumda sizlerle paylaşmak istedi. Eren Güler Gökçetepe’de görülmesi gereken yerler, Gökçetepe’de nerede ne yenir, Gökçetepe’ye nasıl gidilir, Gökçetepe kamp alanları, Gökçetepe’nin en güzel plajları nerede gibi bilgileri içeren bir Gökçetepe gezi rehberi hazırlamanın yanı sıra Gökçetepe izlenimlerini de bizimle paylaşıyor. Eren Güler’in gözünden Gökçetepe’de görülmesi gereken yerler ve Gökçetepe gezi tüyoları gibi bilgileri içeren Gökçetepe gezi notları da yazının sonunda. Bu kısa girişten sonra sizi Eren’in güzel yazısı ile baş başa bırakayım.
İstanbul’a Çok Yakın Bir Cennet: Gökçetepe
Geçtiğimiz hafta Ağva yakınlarındaki Şuayipli Köyü ile ilgili yazdığım yazının ardından çok sayıda dönüş oldu. Anladım ki insanlar İstanbul‘a yakın ve özellikle hafta sonu kaçılabilecek yerlere çok meraklı. Özellikle de kamping hayatı çok ilgi çekiyor. O nedenle Ağustos ayında yapmayı planladığım Saros’a hafta sonu kaçamağını biraz öne alıp kamp hayatı ile ilgili tez elden sizleri bilgilendireyim dedim. Rotamız, ‘kayıp cennet’ olarak da adlandırılan Edirne‘nin Keşan ilçesine bağlı olan Gökçetepe Koyü ve sahili…
Bu hafta yönümüzü benim ‘İstanbul’a en yakın Ege sahili’ diye tabir ettiğim Saros Körfezi’ne çevirdik. Geçtiğimiz yıl yine Saros’ta bulunan Güneyli’ye gidip oradaki izlenimlerimi aktarmıştım. Meraklısı Güneyli hakkında detaylı bilgiyi İstanbul’a en yakın Ege Tatili… Şezlong 3 lira, çay 75 kuruş… yazımdan okuyabilir.
instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam
Saros Bölgesi: İstanbul’un İdeal Kaçış Noktası

Saros bölgesi bence İstanbul için çok ideal bir kaçış bölgesi. Yol ortalama 3 saat sürüyor. Günübirlik belki biraz zorlar ama bir veya iki gecelik kaçışlar için son derece keyifli oluyor. Saros’ta Ege’nin serin sularına kendinizi bırakabileceğiniz ve tatil yapabileceğiniz bir çok yer var. En popüler yer Erikli sahili. Yazlıkların yanında çok sayıda konaklama imkanı da bulunuyor.
Özellikle pansiyonculuk çok yaygın. Aynı şekilde Yayla, Güneyli, Mecidiye, Koru Dağı ve Gelibolu da kolay ve ekonomik tatil için güzel fırsatlar sunuyor.
Bizim bu haftaki rotamız ise Gökçetepe Köyü oldu. Burası yoldan içeride kaldığı için çok bilinmeyen bir yer. Zaten kalmak için pek fazla alternatif de bulunmuyor. Ama kamp hayatına meraklı iseniz devamla anlatacağım Gökçetepe Tabiat Parkı‘na bir göz atın derim…
Gökçetepe sahili ‘kayıp cennet’ veya ‘saklı cennet’ olarak adlandırılan bir yer. Şairin ‘Gemlik’e gelirken denizi göreceksin, sakın şaşırma’ dediği gibi Gökçetepe de aynı şekilde orman yollarının ve köylerin arasından geçtikten sonra bir anda sürpriz bir şekilde denizle karşılaşılan minicik bir köy ve çok güzel bir sahil. Şanslısınız, çam ağaçlarının denize uzandığı, deniz ve orman kokusunun birbirine geçtiği bu kumsal henüz çok fazla bilinmiyor. Bilen biliyor elbette ama neyse ki henüz bir Erikli değil.
Edirne Gökçetepe’ye Nasıl Gidilir?
Önce yolu anlatalım… İstanbul’dan Tekirdağ yönüne doğru geliyorsunuz, Tekirdağ’ı geçip Malkara ve Keşan’a devam ediyorsunuz. Keşan’daki trafik ışıklarında düm düz giderseniz yol sizi İpsala Sınır Kapısı’na götürür. Yunanistan‘a gidecekseniz tamam ama rotanız Saros ise ışıklardan Gelibolu ve Çanakkale tabelalarını takiben sola döneceksiniz. Dümdüz devam edip yaklaşık 11 km sonra M oil benzin istasyonunu göreceksiniz. Geçer geçmez de Gökçetepe tabelasından sağa ayrılıp yola veda edeceksiniz. Birkaç ufak güzel köyden geçip yaklaşık yarım saatlik bir yolculukla Gökçetepe’ye varabilirsiniz. İstanbul’dan toplamda 250 km civarı bir yolunuz var. Takribi varış zamanı ise nereden çıktığınıza bağlı olarak 2,5-3 saat arasında değişir.
Gökçetepe Tabiat Parkı

Gökçetepe Tabiat Parkı, aslında eskinin Orman Kampı. Biz buraya 13-14 sene evvel çok gelirdik. Ama o zamanlar yollar toprak ve geliş çok zahmetli idi. Alana gelene kadar arabanın her tarafına toz dolar, eşyaların üzeri bile tozlarla kaplanırdı. Şimdi ise yollar gayet temiz, çok rahat bir yolculuk yapabilirsiniz.
İşte bu orman kampı bundan 4 yıl önce Kartur adında bir firmaya kiralanmış. Kartur, alışveriş merkezlerinin ücretsiz servis işlerini yapan bir taşımacılık firması. Normalde turizmle çok ilgili bir grup olmamasına karşın gelen bir teklif üzerine kampı 40 yıllığına kiralamışlar. Her sezon yeni yatırımlarla tabiat parkını biraz daha güzelleştirmeye çalışıyorlar. Gerçekten de eski hali ile kıyaslandığında ciddi bir iyileşme söz konusu. Bir yatırımcı eli değdiği belli oluyor. Ama tabi 550 dönümlük dev bir alan olduğu için işler çok kolay ilerleyemiyor. Bunun yanında kampa en ufak bir çivi çakılması, minicik bir elektrik hattı çekilmesi için bile uzun uzadıya proje onayları ve ciddi izin süreçleri gerekiyor. O yüzden işler biraz yavaş ilerliyor.
Gökçetepe’de Nerede Kalınır?

Bu yazının kampseverleri daha çok ilgilendirdiğini yazının başında söylemiştim. Gökçetepe Tabiat Parkı’nda konaklamak istiyorsanız tek alternatifiniz çadır. İsterseniz kendi çadırınızı kurun, isterseniz hazır kurulu çadırları kiralayın. Eğer kiralayacaksanız 4 kişilik ve 6 kişilik olmak üzere iki alternatif var. Birisinin kirası 80 TL, diğerinin ise 120 TL. Kendi çadırınızla gelirseniz de 35 TL ödüyorsunuz. Bu arada araba girişi için de bir kereye mahsus 20 TL vermek zorundasınız. Eğer günübirlikçi iseniz sadece giriş ücreti verip gün boyu parktan yararlanabilirsiniz.
İşin güzel tarafı alan çok büyük olduğu için farklı farklı yerlerde çadır alanları var. Buralarda ortak elektrik, tuvalet ve bulaşıkhane gibi hizmetler de var. Bir de bu alanlar haricinde gizli koyların dibinde insanların kimse tarafından rahatsız edilmeden konaklayabileceği alanlar var. Hatta isterseniz, çok yoğun olmayan sezonda, 3-5 gün boyunca tek bir insana rastlamadan bile yaşayabilirsiniz. Tercih size kalmış.
Gökçetepe Köyü’nün en önemli özelliklerinden biri karşısındaki Koru Dağı’nın tüm oksijenini alması. Bu köyde yazlığı olanlar bu açıdan çok şanslı. Bol oksijen, orman ve deniz havası iç içe. Kamp işine geri dönersek, ortak çadır alanları bence yeteri kadar tatmin edici. Özellikle sahile çok yakın olması ciddi bir avantaj. Kampçılar için hemen her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri de market ve fırın da var.
Gökçetepe’de Kiralık Çadır

Ben profesyonel bir kampçı değilim. Eskiden beri ilgim vardır ama ancak son zamanlarda gidebilme fırsatı buluyorum. Henüz kendi çadırım da yok. Bu nedenle gittiğim yerlerde çadır kiralamayı tercih ediyorum. Gökçetepe’de de aynısını yaptık. Çadırların içi gayet temizdi ve o rahatsız edici plastik kokusu yoktu. Nevresim ve yastıklarınızı evden getirip seriyorsunuz ve her şey hazır hale geliyor. Bundan sonrası çam ağaçlarının altında denize karşı keyif zamanı…
Benim çadır tatilinde en sevdiğim şeylerden biri doğadaki seslerle uyumaktır. Burada da orman sesi ile deniz sesi birbirine karışınca ortaya çok güzel bir harmoni çıkıyor. Hele bir de sabah çok erken kalkabilirseniz bu harmoniye nefis kokular eşlik ediyor. Hayır, Belgrad Ormanı’ndaki gibi sabah yakılan mangalların kokuları değil, ağaçların, çiçeklerin ve tabiatın öz kokusu… Doğaya ne kadar yakın olursam o kadar iyi geliyor.
Bir de geceleri yakılan kamp ateşi elbette. Ateşin etrafında çember yapıp ufak ufak odun atmak, o alevleri izlemek ve sohbet… Ama kamp ateşi için odunları gündüzden ormana gir ip toplayın, ondan sonra yan taraftaki kampçıların 1 metreye yükselen ateşine bizim gibi gıpta ile bakmayın… Gece gece elinizde fenerle ormanda odun aramak biraz zor oluyor.
Gökçetepe’de Ne Yenir?

Közde Türk kahvesi diye bir gerçek de var şu hayatta. Sadece bu keyif için dahi kamp yapılır. Hatta üşenmeyin, sabah kahvaltıdaki yumurta ve sucuğu da mangalda pişirin.
Kampta tesadüfen Kartur’un sahiplerinden ve aynı zamanda Gökçetepe’nin işletmecisi İnanç Haliloğlu ile de tanıştık. Toplam 10 bin çadırlık bir potansiyel varmış. Çadır başına 4 kişiden 40 bin kişinin konaklayabileceğini söyledi. Hatta günübirlik girişleri ile bu sayının bayram gibi özel dönemlerde 80 bine çıkabildiğini anlattı. ‘Bu kadar insanı kaldırabiliyor mu?’ dedim, ‘kaldırabiliyoruz’ dedi.
Bu arada Eylül ortasında sezonu kapattıktan sonra alana bungalovlar da ekleyeceklerini ve önümüzdeki sezon çadır haricinde yeni bir alternatif sağlayacaklarını söyledi. Toplam 50 adet bungalov için Kanada’ya siparişler verilmiş bile…
Haliloğlu’nun gelenlerden bir ricası var; ‘kampçı insan doğayı seven insandır, lütfen kimse çöpünü ortalığa atmasın. Burası hepimizin, kıymetini bilelim’ diyor. Benden iletmesi…
Gökçetepe’de Neler Yapılır, Nelere Dikkat Edilir?

- Denize girmenin haricinde orman içinde güzel yürüyüş rotaları var. Yürüyüş ve koşuyu sevenler için ortam çok müsait.
- Haftasonları, özellikle de pazar günü doğal olarak daha kalabalık. Eğer haftasonu gelecekseniz cuma geceden veya cumartesi çok erken bir saatte gelirseniz, daha güzel çadır yerleri bulabilirsiniz. Girişteki markette ve kasapta tüm ürünler çevre köylerden toplanıyor. Fiyatları da son derece uygun. İstanbul’dan arabayı doldurup gelmeye kesinlikle değmez. Yine girişte büyükçe bir restoran da var, aklınızda olsun.
- 6 kişilik çadırların kendi mini buzdolapları ve elektriği var. Konforuna biraz daha düşkün olanlar bu seçeneği değerlendirebilir.
- Kumsalda şemsiye var ama şezlong yok. Ona göre tedbirli gelin.
- Konaklasanız bile girişte araba başı 20 lira ödüyorsunuz
- Pazar günü dönüşlerde İstanbul yönüne çok ciddi bir trafik olabiliyor. Yola çıkarken bunu aklınızda tutun…
- Ateş yakın, bol bol doğanın keyfini çıkarın
Yazar Hakkında: Eren Güler

Önce Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü’nü deneyip arkasından İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat’tan mezun olduktan sonra kendisini bir anda medyada buldu. Aslında hep bankacı ya da borsacı olacağını zannederdi. 14 yıldır medya kuruluşlarında ekonomi editörü olarak görev yaptı.
Bunun son 7 senesi ise Hürriyet’te geçti. Şimdi ise araştırma sektöründe çalışıyor. Yıllarca ekonomi editörü olmasına karşın turizm, gezi ve gurme işlerine çok meraklıdır. Elinden gelse hep gezi yazıları yazmak ister. Gitsin, gezsin, görsün, değişik yemekler yesin, yazsın… Bunları çok sever. Belki de ileride bir gezi-gurme yazarı olacaktır, kim bilir…
ereng@hotmail.com
Twitter: @erenguler
Ellerinize sağlık.
teşekkürler…
Gayet başarılı… Teşekkürler
Gençler tamda aradığım yerleri paylaşıyorsunuz teşekkürler .
Ellerinize sağlık
Gököeada da İstanbul’a yakın kamp yapmak için iyi bir alternatif. Gökçetepe’den 2 saat uzaklıkta.
Güzel anlatımınız için teşekkürler
Yıllardır giderim oraya maalesef her yıl daha kötüye giden bir işletmecilikle karsilasiyorum. Bu hafta sonu oradaydım. Simdi gidilebilecek baska alternatif yer arıyorum. Tuvaletleri berbat, kimisinde kapı kolu bile yok. Duşların çoğu çalışmıyor. Bulaşık yıkamak için olan lavabonun sadece 4 tanesinde musluk takılı onlar da açıp kapatırken elinizde kalacak sanki. O 4 lavabodan biri de tıkanmış ağzına kadar iğrenç bir suyla doluydu ve belli ki gunlerdir o şekilde duruyor. Her gittiğimde kendi kamp alanımı temizlerim, etrafta yerde yakılmış ateşlerden kalan külleri bile toplar, toprağın üzerini çam iğneleriyle örterim ki gelip başka biri orada ateş yakmaya kalkmasın. Çadırımı ordan kaldırdığımda hiç insan uğramamış gibi bulursunuz. Ama kapıya geldiğimde 04.30 olduğu için ve yeni tarife saat 07.00’da başladığı için benden iki buçuk saat için de ekstra 40 TL istiyorlar. Ben ayıpladım bu durumu. İlk defa da o saatte giriş yapmaya çalıştım başıma böyle bir şey geldi. Gücendim kendi adıma. 5 yıldızlı ultra lüks otele erken gittiğimde bile müsait oda varsa alıyorlar odaya hemen. Üstelik bu sene her yeri kendi çadırları ile doldurmuşlar. Benim çadırımın çevresinde 7 tane vardı onlardan ve sadece 1 tanesi doluydu. Çadırları yüksek olduğu için etrafı oldugu gibi kapatiyor, içi daralıyor insanın. Bu sene önümü bile göremedim o yüksek çadırlardan sebep. Evet sahildeki büfe için güzel bir alan yapmışlar, girişteki yıkık dökük restorantı yenilemişler tamam. Ama pis ve bu pislik kullanımdan değil temizlememekten kaynaklanıyor. Çünkü insanlar tuvaletleri gelip kimsenin temizlemeyecegini biliyor, çıkarken ona göre bırakıyor. Kaldı ki kalabalık bile sayılmazdı.
Orman işletmesi isletemedi canim yeri düzensiz kampcilar yüzünden berbat ettiler epey bir süre kapalı kaldı şimdi ise tam bir para tuzağı olmuş
35 tl olan kendi çadırın ile kalma 2 senede 110 tl olmuş evet yer olarak cook güzel ama 110 tl nedir
3senedir gidiyorum gittikçe kötüye gidiyor denizi olmasa gidilcek yer değil tuvaletler suyla temizleniyor çeşmeleri bozuk kapılar kapanmıyor duşlarda çok kötü suları buz gibi çeşmeleri bozuk muftak felaket üsten yıka Altan akıyor fiyatları çok fazla arttı çadır parası 200tl olmuş12 yaş çocuğun varsa artı ücret alınıyor 50tl iki tane 12yas çocuğun varsa 400tl aliyolar çok fazla memnun kalmadik