
Bu yaz Türkiye‘nin Ege şeridini araba ile baştan başa dolaşmış biri olarak ne kadar şanslı bir toplum olduğumuzu bir kere daha görme fırsatım oldu. Dünyanın abartısız en güzel koylarına ve denizlerine sahibiz. Sadece bunun bence yeterince farkında değiliz. 2 haftalık tatilimin 6 gününü geçirdiğim Muğla‘nın Fethiye bölgesi de Türkiye’nin eşsiz coğrafyalarından biri.
Açıkçası 1500 km’ye yaklaşan kıyı şeridi ile Türkiye’de birinci sırada yer alan Muğla, Marmaris, Datça, Bodrum, Akbük, Akyaka ve Fethiye gibi bölgeleri ile diğer şehirleri kıskandıracak zenginliklere sahip. Ben de tatilimin ikinci haftasında 6 günü Fethiye’de Kayaköy’de geçirdim. Burada Fethiye’nin eşsiz koylarını keşfederken, çok da güzel trekking rotaları öğrendim. Fethiye’de gezilecek yerler, en güzel Fethiye plajları ve Fethiye koyları gibi önemli bilgileri sizler için edinirken ben de bölgenin tadını doyasıya çıkardım.
Bu yazıda daha çok foto görerek daha iyi izlenim edinebilmeniz için bazı mekanlara dair instagram galerilerimi paylaştım. Böylece fotoları yana kaydırdıkça diğer görselleri de görebilirsiniz. Ayrıca birçok koy ve mekanın da Google Maps konumlarını isimlerine LİNK OLARAK ekledim.
instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam
Kayaköy’de Nerede Kalınır: Kayaköy’de ben Kayaköy Jungle Capming adlı bir yerde çadırda kaldım. Burada pazar gelip cumartesi çıktığınız bir kamp programı söz konusu. Çadır dışında bungalow vs alternatifler de var. Civarda ayrıca çeşitli butik oteller de var. Diğer bir seçenek olarak da Fethiye merkezde kalıp buraya aracınız ya da otobüsle de gelebilirsiniz.
Kayaköy’e son gelişimde 3 hafta burada kaldım. Burası tarihi Kayaköy evleri manzaralı yeşillikler içinde bir kamp alanı. Kendi çadırınızda veya otelden kiralayacağınız çadırda kalabilirsiniz. Bungalow’larda kalırsanız geceliği 200 TL. Bungalowlar’a kişi başı ödemiyorsunuz, oda fiyatı bu. Ortak duş ve tuvaletler çok temiz. Yine ortak mutfak alanı ve buzdolapları var.
Kayaköy Gezi Rehberi
Fethiye’ye uçak ile gelmek isteyenler için en yakın havalimanı Dalaman’da yer alıyor. Dalaman Havalimanı ile Fethiye merkez arası 70 km ve havalimanından buraya servis var. Tabi Dalaman Havalimanı uçak biletleri konusunda genelde biraz pahalı olabiliyor. Diğer alternatifler İzmir ve Antalya havalimanları. İkisine de otomobille yaklaşık 4 saatlik bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Bu konuda Blablacar ile uygun alternatifler çıkabilir. 2 hafta boyunca ben Blablacar’dan yolcu alarak seyahatlerimi gerçekleştirdim. Bu deneyimleri de ayrıca bir yazımda anlatacağım.
Fethiye’ye benim gibi otomobille gelmek isterseniz İstanbul’dan yaklaşık 800 km’lik bir yol sizi bekliyor. Bursa’dan sonra ya Balıkesir yönünden ya da Burdur Isparta yönünden ilerleyebilirsiniz. Ben direkt olarak gitmediğim için Ayvalık, İzmir yolunca konaklaya konaklaya bir yolculuğu tercih ettim. Dönüşte ise Salda Gölü’nü de görebilmek için Burdur yolunu kullandım.
Milattan Önce 5. yüzyılda Likya ve Karya uygarlıkları döneminde kurulduğu düşünülen Fethiye’nin Antik çağlardaki adı Telmessos imiş. Bu ismin hikayesi ise bir mitolojiye dayanıyor. Yunan mitolojisinde güneş tanrısı olan Apollon Finike Kralı’nın küçük kızına aşık olur. Önce bir köpek kılığına girip kıza kendini sevdirir.
Sonra genç bir delikanlıya dönüşür ve kızla evlenir. Evlilik sonrasında doğa ilk çocuklarına ise Telmessos adını koyarlar. Bir dönem Rodos Şövalyeleri’nin de kontrolünde olan Fethiye 1424 yılında Osmanlı toprağı olmuş. O zamanki adı ise Meğri imiş. Bugünkü adını ise 1914 yılında uçağı düşen ilk hava şehidimiz Fethi Bey‘den almış.
Fethiye’ye gelir gelmez kordonda kısa bir mola verdim. Burada deniz kenarında kısa bir yürüyüş yaptıktan sonra bir beyaz yakalı olarak sahilde bir Starbucks buldum ve manzaraya karşı kahvemi içtim.
Fethiye çevresinde gezilecek yerler deyince ilk olarak akla Ölüdeniz, Saklıkent, Göcek, Dalyan ve Patara geliyor. Ama ben 6 gün boyunca kalacağım kampın bulunduğu Kayaköy’e gittim.
Kayaköy Gezilecek Yerler
Kayaköy tarihinin Milattan Önce 3 binli yıllara kadar dayandığı söyleniyor. Bazı kaynaklarda Yunan mitolojisindeki güneş tanrısı Apollon’un doğduğu yer gibi yazılsa da o yerin Patara olduğu daha kabul gören bir teori.
Kayaköy tam tarihi net olmasa da (11. yy da diyen var 14.yy da) Antik Likya’ya ait Karmylassos şehri kalıntıları üzerine Rumlar tarafından inşa edilmiş. Bu köyde yıllarca Rumlar ve Türkler bir arada yaşamış. Kayaköy’ün yamaç kısmında Rumlar, ova çukurunda da Türkler yaşarmış. 1923 yılında mübadele kararı alınınca burada yaşayan Rumlar da istemeye istemeye de olsa evlerini bırakıp Yunanistan’a gitmek zorunda kalmış.
Yolda geri dönün çağrısını bekleseler de o çağrı hiç gelmemiş. Yunanistan‘da Fethiye Kayaköy gibi bir yer aramış ve Atina yakınlarında Nea Makri‘yi (Yeni Fethiye) ve Nea Levissi‘yi (Yeni Kayaköy) kurmuşlar. Nea Makri Temmuz 2018’deki büyük yangınla yanmış maalesef.
Ben de Kayaköy’deki ilk günümde bugün harabe halinde olan bu acılı köyü gezdim. Diğer günlerimde de birçok kez bu köyden geçtim. Acılarla dolu ama bir o kadar güzel bir köy burası. Fethiye merkeze yaklaşık 8 km uzaklıkta olan bu köye şehir merkezindeki otogardan otobüsler kalkıyor. Burası Likya Medeniyeti’nden kalma bir yer olması itibari ile meşhur Likya Yolu’nun duraklarından biridir.
Açıkçası pazar günü Kayaköy gezimin ardından kalan diğer günlerimde bu bölgedeki güzel koyları gezmekle değerlendirdim. Gazetecilik zamanımda röportaj yaptığım bir turizmci, “Dünyanın birçok yerini gezip gören biri olarak dünyanın en iyi mavi tur rotası Türkiye’de Fethiye çevresinde yer alıyor” demişti. Fethiye çevresindeki koyları keşfettikçe de kendisinin bu konuda ne kadar haklı olduğunu tasdik ettim.
Akvaryum Darboğaz Koyu
Pazartesi günü kamptan arkadaşlarla deniz için tercihimiz Darboğaz Koyu oldu. Kampın ayarladığı araçla koya 20 dakika yürüme mesafesinde durduk ve sonrasında eşsiz manzaranın tadını çıkartıp Darboğaz Koyu’na doğru yürüyüşe çıktık. Plaja havlularımızı atıp denizin tadını çıkardık. Burada bir tesis yok. Bu yüzden yanınıza su ve yiyecek getirmenizi öneririm.
Soğuksu Koyu

Salı günü için tercihimiz ise Kayaköy yakınlarındaki Soğuksu Koyu idi. Buraya Kayaköy’ün içinden geçerek yaklaşık 40 dakikalık bir yürüyüş parkuru sonrasında ulaştık. Dönüşümüzü ise daha başka bir parkurdan yine yaklaşık 40 dakikada gerçekleştirdik. Bu koy da yine çakıllı bir plaja sahip ama deniz enfes ötesi. Adını ise koyun kenarında soğuk su kaynağı olan mağaradan alıyor. Burada da tesis olmadığı için su ve yiyeceklerinizi beraberinizde getirmenizde fayda var.
Özellikle soğuk su kaynağı olan mağaraya doğru yaklaştıkça su soğuyor. Mağaranın içinde ise su oldukça soğuk ama yazın bence deniz içinde böyle soğuk su bulmak büyük nimet. Buranın tek kötü yanı gün içerisinde birçok koyda olduğu gibi dev korsan gemisi formatında bangır bangır müzikler çalan gemilerin koya yanaşması oluyor. Biri gidiyor diğeri geliyor. bazen 2 adet birden yanaşıyor.
Onların olmadığı kısa süre içerisinde bu mağaradan istifade ettiniz ettiniz yoksa zaten mağarayı yağmalamaya gelmişcesine bir kalabalık yüksek volümlü müzikleriyle koyu istila ediyor. Ama maalesef bu durum Ege’nin birçok koyunda acı bir gerçek haline dönüşmüş. Birilerinin bu gemileri regüle etmesi gerekiyor yoksa bu yakın zamanda dünyanın en prestijli mavi tur rotası olma özelliğimizi de kaybedebiliriz.
Gemiler Koyu

Çarşamba günü koy olarak tercihimiz Gemiler Koyu oldu. Kayaköy’den yaklaşık 7 km uzaklıkta olan koya doğrudan araçlarla gittik. Burada plajı işleten bir işletme mevcut. Şemsiye ve şezlong için 15 TL alıyorlar. Biz toplu geldiğimiz için bize fiyat 10 TL idi. Açıkçası bir daha gelsem hakkımı burada kullanmam. deniz güzel ama duş alınan yerlerde arılardan duş almanız neredeyse imkansız. Koyun tam karşısında ise Gemiler Adası ya da nam-ı değer St Nicholas Adası yer alıyor. Açıkçası yüzerek de zorlarsanız gidilir ama ben yolun yarısında vazgeçtim. Sahilde kano ya da deniz bisikleti kiralayarak karşı adaya geçebilirsiniz.
Buraya giden tekne turları da oluyor. Ölüdeniz’den alkan tekne turlarının rotasında burası da oluyor ama adanın olayı gün batımını izlemekten geçiyor. Gün batımı için şahane bir manzaraya sahip ama siz siz olun yanınıza o tepeye kolaylıkla çıkabileceğiniz bir ayakkabı alın. Terlikle ya da deniz ayakkabısı ile zor oluyor. Ayrıca burası Turizm Bakanlığı’na bağlı biryer yani. Adaya giriş ücretli. Müze kartınız varsa ücretsiz. Ama o gün batımı için kesinlikle değer.
Gizli Koy

Burası Ölüdeniz ile Kıdrak Koyu arasında Kıdrak’a daha yakın bir koy. Tabi adı gibi gizli bir koy. Googlemaps’de bile çıkmıyor. Nude beach olarak çıkıyor. Zamanında burada çıplaklar yüzüyormuş bulması zor diye, sanırım ondan kalmış bu ad. Kıdrak Koyu’na giderken yolda bir çok aracın yol kenarına park ettiğini göreceksiniz. İşte burada aracınızı park edin. Aşağısı uçurum gibi gözükse de bir patika yol var. O patika yolu takip edince bu koyu buluyorsunuz. Ayağınızda muhakkak ayakkabı olsun. Terlik için ideal bir yol değil burası. Sonunda ulaştığınız plaj görsel olarak çok güzel. Plaja varmadan hemen önceki oyuk bir kaya görüyorsunuz. Bu Malta’nın Gozo Adası’nda yıkılan meşhur Azur Penceresi’ni andırıyor. Hem plaj hem de bu oyuk kaya çok güzel resimler alabileceğiniz bir yer.
Öte yandan denizi biraz dalgalı. Benim gibi havuz gibi dalgasız denizleri seviyorsanız tavsiye etmem. Ayrıca burada denize girenler saolsunlar plajı pislik içinde bırakıyor. Gelirken de yanınıza bir şemsiye almanızda fayda var.
Ölüdeniz (Likya Yolu Rotası)
Perşembe günü gezimin en yorucu rotalarından birini gerçekleştirdik. Tarihi Likya Yolu’nun 1 buçuk saatlik parkurlarından olan Kayaköy Ölüdeniz rotasını yürüdük. Tarihi Kayaköy’ün içinden geçip eşsiz manzaralar eşliğinde Ölüdeniz’e doğru yol aldık. Açıkçası şimdiye kadar yürüdüğüm en eşsiz yürüyüş rotası idi bu yol. Bu yolu yürürken yanınıza minimum 1,5 litre su almayı unutmayın.
Bir de iyi bir fotoğraf makinesi, güneş gözlüğü ve başınızı güneşten koruyacak bir şapka. 1 buçuk 2 saatlik eşsiz bir trekking sonrasında Ölüdeniz’e ulaştık. Ölüdeniz sahili doğal olarak çok kalabalık ve koylar kadar keyifli değil. Orada yol üstünde gözüme çarpan Green Pine Beach bir beach club oldukça nezih ve fiyat olarak da uygundu. Şezlong ve şemsiye 20 TL idi. Otopark da ücretsiz.
Ölüdeniz Mavi Mağara

Biz burada durmayıp Ölüdeniz’e ulaştık ve bizi bekleyen tekne ile koyları keşfe çıktık. Neyse ki bizim teknemiz koylara mehter marşı ile girip 10. Yıl marşı ile çıkanlardan değildi. Bizim geminin ilk durağı Mavi Mağara oldu. Burada yarım saatlik bir yüzme molası verdik.
Kelebekler Vadisi
Bir sonraki durağımız ise backpacker ve kampçıların cenneti Kelebekler Vadisi idi. Burası 1995 yılında 1. derece sit alanı ilan edildiği için yapılaşma yasak. Burada konaklama için çadır ya da bungalovlar var. Denizi ayrı güzel arkada vadi manzarası ayrı güzel. vadiye doğru yol alırsanız bir yol şelalalere, diğer yol ise Faralya Köyü’ne çıkıyor. Faralya Köyü‘ne (diğer adı ile Uzunyurt Köyü) çıkmak için ip yardımı felan gerekiyormuş yani profesyonel değilseniz denemeyin. Bu köyden panaromik bir manzara varmış. Buraya araba ile de Ölüdeniz’den ulaşmak mümkün. Ama aşağıdaki kelebekler Vadisi için deniz ulaşımı gerekiyor.
Kelebekler Vadisi’nde konaklayanlar için içeride bir restoran ve bar da mevcut. Ayrıca bir büfe de var. Biz vadide gün batımının tadını çıkardık. Tabi bu gün batımını izlerken burada kamp yapanların gün içinde gelen korsan gemilerine doluşmuş turların müzikleri tarafından nasıl rahatsız edileceği de aklımın bir köşesine geldi.

Günü batırdıktan sonra tekne ile Gemiler Koyu’na doğru yol alıp adını bilmediğim bir yerde durduk ve akşam yemeğini gemide yedik. Sonrasında da gece yüzmek isteyenler denize girdi. Açıkçası bu fırsatı kaçıramazdım. Tabi su çok soğuk olmasa da akşam dışarısı sıcak olmadığı için üşüyorsunuz. Bu yüzme molası sonrasında Gemiler Koyu’na yanaştık ve buradan araçlarla Kayaköy’e döndük.
Kıdrak Koyu

Cuma günü için deniz için tercihimiz Kıdrak Koyu oldu. Burası Ölüdeniz’in biraz ilerisinde Kayaköy’e yaklaşık 12 km uzaklıkta yer alıyor. Buraya da araçlarla yürüyüş yapmadan geldik. Otopark ücretsiz. Tesiste şezlong da şemsiye de 5 TL. 2 kişi 2 şezlong 1 şemsiye alsanız kişi başı 7,5 TL oluyor. Gayet uygun bir fiyat bence. Denizi güzel ama 2 hafta boyunca o kadar güzel deniz ve koylara alıştım ki burası beni yeterince kesmedi. Bir daha gelsem hakkımı burada kullanmam. Malum gözüm açıldı. Daha turkuaz ve bakir koyları gördüm artık:)
Kayaköy’de Nerede Ne Yenir Ne İçilir?
Açıkçası ben kampta 3 öğün yemek olduğu için dışarıda çok yemek yemedim ama Kayaköy oldukça ufak bir yerleşim birimi ve yeme içme mekanlarının hepsi merkezde kümelenmiş durumda. En çok adını duyduğum yer Cinbal idi. Ama denemediğim için iyi ya da kötü diyemeyeceğim. Ayrıca Antik ve Lebessos Restoranlar yine methini duyduğum yer.
Gece dışarı çıkmak isteyenler için de tarihi Kayaköy kalıntılarının orada Roots Kayaköy adlı bir mekan var. Biz oradayken salı gecesi Babazula konseri oldu. Akşam dışarı çıkmak isterseniz değerlendirilebilir.
Gitmeden gezmiş gibi olduk..
Çok teşekkürler Çok Gezen Adam
Gezmelere devam…
Sevgiyle selamlıyorum sizi
hem güzel hem sakin ülkemizde cennetten bir köşe fethiye
Çok güzel anlatılmış bir yazı elinize sağlık. Fethiye turuna çıkacaktık çok güzel aydınlandık. Bu bilgilerle artık Fethiyeyi keşfedebiliriz. Çok teşekkürler 🙂
[…] Akşamları ve hafta sonları da çevredeki güzel koyları ve tarihi yerleri keşfe çıktım. Kayaköy gezi rehberi yazımda buralar hakkında detaylı bilgiler […]
çok Sağolun Şahane bilgilendirme için
Teşekkür ederim çok iyi bilgiler bizde ailemle bu hafta sonu kayakoye gidecek havuzlu bir ev kiraladık heyecanlıyız