Polonya’nın sanat merkezi olan Kazimierz Dolny aslında küçük bir kasaba. Polonya’nın doğusunda Lublin Voyvodalığı‘nda yer alıyor. Kasaba şuan ne kadar küçük de olsa hem tarihi hem de sanatsal olarak ise yeri hiç de küçük değil.

Gazeteci dostum Nazan Mengü pandemi nedeniyle ara verdiği gezilerine Berlin ile dönmüştü. Değerli koonuk yazarımın bu sefer ki durağı da Doğu Avrupa‘nın bu küçük kasabası olmuş. Nazan’ın daha önceki yazılarını okuyanlar bilir. Nazan’dan Kazimierz Dolny’de görülmesi gereken yerler, Kazimierz Dolny’de nerede ne yenir gibi bir rehber beklenmez. Nazan farklı bir Kazimierz Dolny gezi deneyimini bizimle paylaşıyor. Nazan Mengü’nün gözünden Kazimierz Dolny ve çevresinde görülmesi gereken yerler ve Kazimierz Dolny gezi tüyoları… Bu kısa girişten sonra sizi Nazan’ın güzel yazısı ile baş başa bırakayım.

Polonya’nın gizli mücevherini bulduk!

Etrafı eski çağlardan kalma bakımlı ve zarif binalarla çevrili küçük meydanda bir telaş var. Arnavut kaldırımı döşeli meydanın dört bir yanında tezgahlar… Herkes oradan oraya koşturuyor… Çünkü haftalık pazar var. Rengarenk sebzeler, pırıl pırıl meyveler… Kasaba halkı arabalarıyla gelip alışverişini yapıyor. Bazıları satıcılara ürünlerle ilgili sorular soruyor, bazıları kendi aralarında sohbete dalmış. Kimileri de tezgahların hemen arka kısmındaki kemerli pasajda yer alan dükkanlarda satılan çeşitli çikolatalara, şekerlemelere, yoğurtlu çöreklere ve hediyelik eşya tezgahlarındaki ürünlere bakıyor.

Kasaba meydanının etrafındaki kafeler, dondurmacılar belli ki henüz kış uykusundan tam olarak uyanmamış. Bazıları yarı kapasite çalışıyor ama çoğu yaz hazırlığında daha… Temizlik ve mekan düzenleme faaliyetleri sürüyor.

Günlerdir insanın içine işleyen soğuktan sonra o gün hava ılık ve güneş pırıl pırıl parlıyor. Genellikle orta yaşlı insanlar, bu yarım kapasite çalışan kafelerin, dışarıya koydukları masalarda kahve ya da bira içerek günler sonra gelen güneşli havanın keyfini çıkarıyor. Yüzlerde gülümseme… Kasaba meydanı hareketli…

Polonya’nın sanat merkezi Kazimierz Dolny

Nerede miyiz? Polonya’da Kazimierz Dolny’de… Bundan tam dört yıl önce görmeyi planladım. Ama pandemi yüzünden ertelemek zorunda kaldığım seyahati sonunda gerçekleştirdim.

Peki nerede bu Kazimierz Dolny? Lublin Voyvodalığı’na bağlı bu küçük kasaba, bugün Polonya’nın sanat merkezi olarak biliniyor. Zaten dört bir yanını gezdiğiniz zaman o eski çağlardan kalma, bakmaya doyulamayacak bir estetiğe sahip binalardaki sanat galerilerini ve atölyelerini kendi gözlerinizle görüyorsunuz.

Hatta tıpkı o küçücük otobüs garında karşılaştığım genç kadın gibi birçok sanatçı ya da sanatçı adayı malzemelerini alıp Rönesans döneminden bu yana bozulmadan kalmış mimariden ve etrafı saran doğal güzelliklerden esinlenerek resim yapmaya geliyor buraya.

Kazimierz Dolny’ye şöyle bir baktığınız zaman gerçekten de sanki zamanda geri gitmiş gibi hissediyorsunuz. Aslına bakılırsa durum gerçekten de öyle… Mimari ve atmosfer hiç bozulmamış. Elbette insanlar modern giysiler içinde ama onları görmeseniz zaman makinesine binip geçmişe döndüğünüzü düşünebilirsiniz.

Bunun da bir nedeni var elbette. Yani Kazimierz Dolyn’nin böyle geçmişte takılıp kalmasının…

Rönesans döneminde takılıp kaldı ama sonra ülkenin gözdesi oldu

Kasaba, 16’ncı yüzyıl ve 17’nci yüzyılın bir kısmında Vistül nehri boyunca yapılan tahıl ticareti sayesinde zenginleşti. Ama bu parlak dönem bitince kasaba ekonomik anlamda bir durgunluk dönemine girdi.

Bu şekilde de Rönesans döneminde uygulanan kent planına çakılıp kaldı kelimenin tam anlamıyla. Belki o sıralarda halkı bu duruma üzülmüştür ama şimdi memnuniyet duyuyor olmalılar. Çünkü bu küçük kasaba özellikle son dönemde en gözde rotalardan biri haline geldi. Sadece bu da değil… Burası bir sanat kasabasına dönüştü.

1994 yılından bu yana da Kazimierz Dolny, Polonya’nın kültürel hazinelerinden biri olarak ilan edildi. Yani artık masallardan fırlamış gibi görünen kasaba bu halini koruyacak.

Kazimierz Dolny, her ne kadar gözde bir gezi rotası haline gelmiş olsa da ziyaret ettiğim nisan ayında pek de öyle bir durumu yoktu. Aslında benim gibi kalabalık sevmeyen biri için çok da güzel oldu! Çünkü bu kasabayı sık sık ziyaret eden bir Polonyalı hanımın söylediğine göre yaz aylarında bu küçük kasabada iğne atsanız düşecek yer bile olmuyor. Zaten kendisi de Kazimierz Dolny’ye yaz aylarında değil fazla insanın adım atmadığı sezonlarda gittiğini belirtti bu hanım.

Kazimierz Dolny’de neler yapılır?

Peki diyelim ki buraya geldiniz nerelere gitmek gerekir? Kazimierz Dolny’de ne yapılır, nerelere gidilir?

Öncelikle şunu söylemem gerek, hiçbir rota belirlemeden kasabanın sokaklarına kendinizi bırakmanız bile yeterli. Hele fotoğraf çekmeyi seviyorsanız ortaya çıkan durum “tadından yenmez”… Çünkü kasabanın atmosferi ve etrafınızda uzanıp giden yapılar bu konuda çok davetkar.

Bu gezinti sırasında Rönesans döneminde yaşadığınızı hayal edebilirsiniz.

Eğer kasabaya tepeden bakmak isterseniz tabii sağlığınız izin veriyorsa Haç Tepesi’ne tırmanabilirsiniz. Biz yola çıktığımızda o yarısı yitip gitmiş merdivenlerin sonu gelmeyecek gibi görünüyordu. Ama hemen birkaç adım önde tırmanışını sürdüren yaşlı çift motivosyan sağladı. İlerleyen yaşlarına rağmen dinlene dinlene basamakları tırmandılar. Hemen arkalarından da biz…

Zaten tepeye çıktığınızda buna değdiğini görüyorsunuz. O tatlı kasabanın bütün oyuncak gibi evlerine, hemen karşınızda uzanan Vistül ırmağına tepeden bakmanın keyfine gerçekten doyum olmuyor. Seyir tepesine ulaştığınızda 9 Zloty ödeyip hemen gözlerinizi manzaraya dikiyorsunuz. Banklarda oturup bir yandan dinlenirken diğer yandan da Kazimierz Dolny’yi tepeden seyredebilirsiniz.

Kazimierz Dolny geziniz doğal olarak kasaba meydanından başlayacak. Haç Tepesi’ne tırmanmak için meydanın hemen sol yanından yukarı kıvrılan yolu izleyeceksiniz…

Lego müzesi bile var!

İşte daha o yolun başında karşınıza gerçekten göz alıcı bir yapı çıkacak. Burası Saints John the Baptist and Bartholomew Kilisesi… Bu görkemli yapıyı biraz daha yakından tanımak için kapısından girip gezebilirsiniz..

Kasabanın sokaklarında gezdikçe karşınıza Rönesans yapılarının içindeki sanat galerileri çıkacak. Her birine girip gezmek serbest. Bu şekilde tarih yolculuğunuzu sanatla da süslemiş olacaksınız.

Bir de sürpriz! Doğrusu benim aklıma hiç gelmemişti ama Kazimierz Doln’de bir lego müzesi bile var..Meraklılara duyurulur.
Biraz daha vakti ve İkinci Dünya Savaşı dönemine ilgisi olanlara önerim var. Holocaust kurbanlarının anısına inşa edilen duvarı ziyaret edebilirsiniz.

Bu güzel kasabayı gezmek elbette saatlerinizi alacak. O arada acıkacaksınız. Şimdi gelelim Kazimierz Dolny’de ne yenir kısmına…
Biz yüksek sezon başlamadan gittiğimiz için henüz bütün restoranlar faal değildi. Birkaç tane dondurmacı açıktı.

Özellikle de meydanın çevresinde yazın tıklım tıklım dolu olan çok sayıda restoran ve kafe var. Biz mevsim nedeniyle sadece dondurmanın tadına bakabildik. Bir de pazar yerinin hemen arkasındaki eski pasaj içinden satın aldığımız yoğurtlu çöreklerden yedik. Gerçek bir yemeğin yerini tutmadı elbette ama gayet lezzetli ve doyurucuydu.

Günlerce insanın içini titreten Polonya soğuğunun mola verdiği güneşli bir günde bu küçük sanat kasabasını sonunda gezebildim. Bir hayalim daha dört yıllık bir gecikmeyle gerçek oldu.

Kazimierz Dolny’ye Varşova’dan nasıl gidilir?

Kazimierz Dolyny’ye adım attığımız ilk anda meydanda büyük bir hareket vardı, kurulan pazar nedeniyle. Ama akşam üzeri olduğunda herkes çekip gitti, tezgahlar toplandı. Sadece dükkanlarını, restoran ve kafelerini yaza hazırlayan esnaf ve açık tek tük hediyelik eşya mağazası açık kaldı.

Güneş de usul usul batmaya başlayınca biz de konakladığımız Varşova’nın yolunu tuttuk. Sözün burasında Kazimierz Dolny’ye nereden nasıl gittiğimizi de söyleyelim artık.

Varşova’da konakladığımız için oradan minibüsle gittik. Gezi bloğunu dikkatle takip etiğim Polonyalı bir yazara sorduğumda en rahat yolun bu olduğunu söyledi. Ki gerçekten de öyle.

Varşova Merkez Tren Garı’nın hemen yanında bulunan Zlote Tarasy Alışveriş Merkezi’nin ana cadde tarafındaki kapısının önünden Kazimierz Dolny’ye minibüsler kalkıyor. Evet, bildiğiniz minibüsler gidiyor buraya. Biz biletimizi önceden internetten almıştık. Ama minibüse binerken de aynı İstanbul’daki gibi gideceğiniz yeri söyleyip bilet alabiliyorsunuz.

İki saati biraz aşan bir yolculuğun sonunda kendinizi Kazimierz Dolny’nin gerçekten küçücük yani iki otobüsten fazlazını alamayacak olan merkez garında buluyorsunuzu kendinizi. Biraz yürüdüğünüzde kasabanın ana meydanına ulaşmış oluyorsunuz.

Dönüş için de nimibüs seçeneği var. Ama biz biraz değişiklik olsun diye İstanbul’daki belediye otobüsleri gibi bir otobüsle Pulawy’ye gittik.. Bu yolculuk bir saate yakın sündü. Pulawy Merkez Tren İstasyonu’ndan da Varşova’ya bir saatlik tren yolculuğu yaptıktan sonra Rönesans dönemine seyahatimiz sona erdi ve çağımıza döndük!

Bu arada bu kasabanın kurucusunu da anmadan geçmeyelim… Aslında Kazimierz Dolny, Kazimierz’in Köyü anlamına geliyor. Burayı kuran kişi Kral Büyük Kazimierz 3. İşte bu yüzren de adı Kazimierz Dolny.

Uzun sözün kısası Kazimierz Dolny’yi Polonyalılar “ülkenin gizli mücevheri” diye tanımlıyor. Bana kalırsa da bu konuda gerçekten haklılar. Yolunuz düşerse bu göz kamaştırıcı mücevheri görme fırsatını kaçırmayın…

Varşova’dan günü birlik geziler

Birkaç küçük not daha eklemek isterim. Varşova’nın, birçok insanın görmek istediği yerler listesinde ilk sıralarda olmadığını biliyorum. Genellikle Krakow -ki gerçekten görülmeyi hak eden bir kent- Wroclaw, Gdansk gibi yerler olduğunun farkındayım.

Ama bundan birkaç yıl önce çok kısa bir süre görebildiğim Varşova’yı tanımak beni gerçekten mutlu etti. Seyahat öncesi okuduğum birçok yorumda buradan “Polonya’nın Ankara’sı diye söz edildiğini gördüm. Elbette herkesin yorumu kendine ama bana pek de öyle gelmedi. Neden bilmem ben bu kenti İstanbul’a benzettim. Belki de her köşesinde tarihin farklı dönemlerinden bir iz, geçmişin her katmanına ilgi duyanlara göre bir müze olduğu için. Ama bu ayrı bir yazı konusu.

O yüzden ben size eğer günün birinde yolunuz Varşova’ya düşerse size bir önerimn olacak. Gidebileceğiniz başka bir kentten daha söz etmek istiyorum kısaca: Lublin!

Türk öğrencilerin iyi bildiği şehir: Lublin

Aslında bu şehri daha çok ERASMUS öğrencileri çok iyi biliyor. Ancak Lublin’in özellikle eski kent bölgesi turistlere ve gezginlere birçok seçenek sunuyor. Hiçbir şey yapmasanız bile tıpkı Kazimierz Dolny gibi burada da üzerinden geçmişin izlerinin hiç silinmediği sokakları saatlerce gezip, o güzelim binalara dalıp gidebilirsiniz.

Bu arada bu kentte benim çok ilgimi çeken bir tura katıldık. Lublin yer altı turu. Donanımlı bir rehber eşliğinde kentin altından girip üstünden çıktık kelimenin tam anlamıyla… Gezinin sonunda da etkileyici bir animasyon sizi bekliyor. Yer altı turu deyince hemen aklınıza Kapadokya’daki yer altı şehirleri gelmesin. O kadar uzun ve derin bir rota değil bu. Ama yine de etkileyici.

Diyelim Lublin’desiniz ve gezmekten yoruldunuz… O zaman da eski kent meydanında bulunan Sielsko Anielsko adlı restoranda Polonya’nın ünlü pierogisini yemenizi öneririm. Buranın adını unutmadım çünkü pierogi’si de çalışanları da restoranın dekorasyonu da unutulacak gibi değildi.

Her ne kadar sorunlu midem yüzünden yerel tatları çok deneyimleyemesem de Polonya’nın pierogi’si bu konuda hayat kurtaran bir yiyecek. Polonya mantısı diye tanımlayabileceğim bu yiyecek aslında bir hamur işi. İsterseniz haşlanmış isterseniz kızarmış halde yiyebiliyorsunuz. İçinde etten meyveye hemen her tür malzeme bulunuyor. Hem lezzetli hem de gayet doyurucu.

Polonya’da ne yenir? En ünlü yemek hangisi?

Yeri gelmişken yolu Varşova’ya düşecekler için birkaç not eklemek isterim. Polonya’ya ilk olarak bundan 5 yıl önce Krakow’a gitmiştim, o zaman da dikkatini çekmişti. Her ne kadar paraları yani zloty, bizim paramızdan biraz daha değerli olsa da genel olarak diğer Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında daha ekonomik bir ülke.

Az önce söylediğim gibi en çok bilinen yemekleri pierogi… Milli içkileri ise votka! Yeri gelmişken Varşova’da bulunan Votka Müzesi’nde tadım turları olduğunu ama bunun için öneceden rezervasyon yapmanız gerektiğini ekleyeyim.

Sokaklar dünyanın her yerinde sürprizlerle dolu!

Polonya’ya ilk kez gitmediğim için aslında biliyordum ama size de söylemeden geçmeyeyim… Belki birçok kişi öyle düşünmüyor ama Polonyalılar gerçekten insanı şaşırtacak kadar sıcakkanlı ve yardımsever. En azından bizim karşılaştıklarımız öyleydi. Akdeniz sıcaklığı bile diyebilirim. Ayrıca belki yine bizim şansımıza ama İngilizce’den Almanca’ya oradan Rusça’ya hatta Türkçe’ye birçok dil bilen insanla karşılaşmanız mümkün.

Bizim başımıza gelen ilginç bir olayı da anlatayım. Bir gün Varşova’daki Ayaklanma Müzesi’nden çıktığımızda yol sormamız gerekti. Bir genç hanıma İngilizce olarak sorduk.. Sonra o genç hanım yanlış yolda olduğumuzu söyledi. Bir an boş bulunup “Kötü oldu bu” dedim. O anda genç hanım “Aslında ben biraz Türkçe biliyorum ” dedi. Kısaca bir Türk genciyle yaşadığı sonu ayrılıkla biten aşk öyküsünden söz etti. Gitmemiz gereken yolu da Türkçe tarif etti.

Taksicilere dikkat!

Konuyu günün birinde Varşova’ya giderseniz en çok dikkat etmeniz gereken ayrıntıyla bitirelim.. Taksi şoförlerinin bazıları düpedüz kazıkçı arkadaşlar! Sizi normal fiyatın iki katına götürebilirler gitmek istediğiniz yere. O yüzden siyah renkli ve üzerinde telefon numarası yazılı olan taksilere tabii ki önceden gideceğiniz yerin fiyatını sorarak işe başlayın!

Yazar hakkında: Nazan Mengü

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Dört yıllık okulunu altı yılda tamamlayıp yazılı basında çalışmaya başladı. Yıllarca kültür sanat muhabirliği yaptı. O dönemde arkeolojik kazı bölgelerine düzenlenen iş gezilerini hiç kaçırmazdı. Sonra birden kendini internet medyasında magazin editörü olarak buldu. Hollywood ünlülerinin nereye gittiği kiminle gezip dolaştığı “mesleki ilgi alanına” giriyor. İkinci Yeni şairlerinin hayranı. Uçak korkusuna yenilmediği zamanlarda gezmeyi seviyor. Aslında en büyük hayali “gezip gezip yazmak”, yani seyahat yazarı olmak. Turistik kataloglara mesafeli yaklaşır, gezmeden önce “dersine çalışır”. Eski Doğu bloku ülkeleri özel ilgi alanına girer.

Yazarın diğer yazıları

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz