Yıllarca İstanbul’da yaşayıp birçok yerini görmeden hayatımız geçiyor. Pandemi de sağolsun bizi daha da evlerde kalmaya zorladı. Ama herşey yoluna girdiğinde de ekonomik şartlar bizleri temkinli olmaya itecek. Türkiye‘de hafta sonu gezilecek yerler ve İstanbul’a yakın günübirlik yerler ile gezme ihtiyacıma bir süre gem vuracağım sanırım. Neyse ki, İstanbul bu konuda oldukça zengin bir şehir. Pandemi öncesinde bir hafta sonu İstanbul’da günübirlik araba ile nereye gidebiliriz dedik ve İstanbul’un Karadeniz bölgesini keşfe çıkmaya karar verdik. Garipçe Köyü ile başlayan serüvenimiz Rumelifeneri Köyü, Feneryolu Kuş Gözlem Kulesi, Belgrad Ormanı Bentler Tabiat Parkı ve Atatürk Arboretum‘u ile devam etti, Eğri Kemer‘le de son buldu.
Bir günde yaklaşık 160 km’lik araba yolculuğu ile Garipçe Köyü ve çevresini keşfettik. Garipçe ve çevresinde gezilecek ve görülecek yerleri gezelim derken bir baktık ki Sarıyer ve çevresinde gezilecek ve görülecek yerleri keşfetmişiz. İşte bir günlük Sarıyer gezi rotamızdan notlar…
instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam
Garipçe Köyü’ne Nasıl Gidilir?
Biz sabah 10 gibi kahvaltımızı yapıp Florya’dan yola koyulduk ama siz ben kahvaltıyı Garip Köyü’nde denize nazır yaparım derseniz sabah 9 gibi yolsa koyulsanız iyi edersiniz. Florya’dan yaklaşık 57 km mesafedeki köye ben bu sefer test aracı değil kendi kara şimşeğim 1.3 dizel otomatik 2008 model Opel Corsam ile gittim. Tüm yolculuk yaklaşık 165 km tuttu ve yaklaşık 20-25 TL’lik bir yakıt ücretine mal oldu. Malum Kayserili’nin otomobili az yakar 🙂 4,5 TL de dönüşte Bahçeşehir’den Tem’e bağlayan yeni otoyola ücret ödedik.
Gidişte Maslak üzerinden Sarıyer’e tünel üzerinden geçip buradan kendimizi Garipçe Köyü’ne attık. Buraya benim gibi otomobille gidecekler için Garip Köyü googlemaps linkini tıklamanız yeterli. Araba ile değil de toplu taşıma ile gidecekler için ise Hacıosman Metro durağından 150 Hat Numaralı İETT Hacıosman Rumeli Feneri otobüsü geçiyor. Hat detayları için linke tıklayıp bakabilirsiniz. Ayrıca Taksim’den de 40 Hat numaralı İETT Rumeli Feneri / Garipçe – Taksim otobüsü de var. Ancak İETT sayfasındaki saatleri pek de mantıklı bir tercih gibi göstermedi bu hattı.
1 Günde Garipçe Köyü ve Çevresi’nde Gezilecek ve Görülecek Yerler
Biz yaklaşık 50 dakikalık bir yolculuk sonunca ilk durağımız olan Garipçe Köyü’ne ulaştık. Tabi benim gibi tatili az olanlardan iseniz 1 gününüzü sadece Garipçe’ye ayırmak yanlış olur. Bu yüzden biz de gezimizi çevredeki yerlerle süsledik. İşte cumartesi gününde keşfe çıktığımız yerler:
Garipçe Köyü
Rotamızın ilk durağı olan Garipçe Köyü, Sariyer’den 10 km uzaklıkta Rumeli Kavağı ile Rumeli Feneri arasında yer alan küçük bir balıkçı köyü. Sarıyer Belediyesi’ne bağlı bu köy özellikle 3. Köprü inşaatı sonrasında çok popülerleşti. Köy halkı çoğunlukla Karadeniz’den göçüp buraya yerleşmiş ve çoğunlukla muhafazakar bir halk. Bu yüzden turistlerle halk arasında bazen pek de güzel diyaloglar yaşanmamış.
Bazı takipçilerinden bu yönde yorumlar aldım. Örneğin denize mayo ve bikini ile girmek yasaktır diye pankart asıldığını yazan takipçim oldu. Ben gezdiğim kısa sürede anlatılan şekilde bir durum ile karşılaşmadım ama bu yüzden kimsenin günahını almayayım ama böyle bilgiler de var ona göre gidin derim.
Garipçe Köyü’nde gezilecek ve görülecek yerler oldukça sınırlı. Köyün bir ucundan diğer ucunu 10-15 dakikada gezmek mümkün. Aracınızı cami yakınlarına hatta yer bulursanız benim gibi önüne park edin ve sahile doğru yürüyün. Yol üstünde ilk olarak hediyelik yöresel yiyecekler satan köylüler karşılıyor. Onları geçince de sahilde kahvaltı yapılan çok güzel manzaralı mekanlar var.
Manzara çok güzel ama koy yüzmelik temizlikte değil. Daha çok seyretmelik. Kahvaltımızı yaptığımız için daha çok burada fotoğraf çektik ve sahildeki mekanlardan birinde çay içtik. Çay da soda da 2 buçuk TL. yani köy ama fiyatlar bildiğin şehir fiyatı. Burada tavsiye edilen yerlerden biri de caminin hemen yanındaki Asmaaltı Restoran.
Garipçe Kalesi
Bence Garipçe’nin kendisinden daha çok tepesini gezmek çok daha fazla vakit alıyor. Kale maalesef bakımsız kalmış. İçerisi çöp yuvası halinde. Halk muhafazakar ama kale içerisi bira şişesi kırıkları ile dolu. Belediyenin bence bu duruma bir el atması lazım. Kale Osmanlı zamanında Sultan III. Mustafa tarafından 1757-1774 yıllarında yaptırılmış.
Hem Garipçe Köyü’ne hem de Boğaza dair çok güzel bir manzaraya sahip. Ayrıca kalenin içine indiğinizde gördüğünüz manzara size Game of Thrones‘da Daenerys Targaryan’ın ejderhaları ile yaşadığı Ejderha Kayası’ndaymışsınız hissi veriyor. Tabi kale o denli heybetli değil. Kale içinden kayaları döven dalgalara baktığınız bölümde bu hissiyat var.
Garipçe Plajları
Köyü ve kalesini gezdikten sonra burada denize de girmek isterseniz, çeşitli yerler mevcut. Köyün çıkışına doğru aşağı merdivenlerle inilen bir yer keşfettik. Plaja giriş ücreti de yok ama plajın temizliği pek de iyi değildi.
Maalesef köyde plaj ve kale gibi yerlerde çöp birikintilerinin bu denli kanıksanmansı beni şaşırttı. Burası da uzaktan bakınca güzel ama deniz girmek için buraya gidin diyeceğim bir yer değil.
Rumelifeneri Köyü
Garipçe’yi gezdikten sonraki durağımız Rumelifeneri Köyü oluyor. Burası Garipçe’den yaklaşık 2,6 km uzaklıkta yer alıyor. Garipçe’den geçen otobüsler buraya da devam ediyor. Araba ile de 5 dakikalık bir yol. Bu köy adını köydeki fenerden alıyor. Sarıyer ilçesine bir balıkçı köyü olan Rumelifeneri. Rumeli’nin en kuzeyinde Anadolu Feneri’nin karşısında yer alıyor.
Köyün merkezinde 1910 yılından kalma bir çınar var. Çınarın çevresi kahvehanelerle çevrili. Garipçe’ye göre biraz daha gelişmiş bir havası var. Köyün aşağısındaki balıkçı barınağının sonunda yer alan restoran üniversite yıllarında uğradığımız eşsiz manzaralı bir balıkçı idi. O günden bugüne lezzeti ve fiyatları ne oldu bilemiyorum.
Biz yemek için çok methedilen Menekşe Bahçesi‘ni tercih ettik. Burası köyün mezarlığının karşısında köyden çok ayrı dünya bir yer. Dekorasyon ve manzarası çok başarılı. Sabahları açık büfe kahvaltı servisi var. Kişi başı 35 TL.
Biz kahvaltı yaptığımız için balıklarının tadına baktık. İstavrit 20 TL, Kalamar 20 TL, soda 3,5 TL. Balıklar çok yağlı idi. Açıkçası beraber gittiğim arkadaşlar beğenmedikleri için bitiremediler. Bense ziyan olmasın diye yedim. Ama manzara ve ambiyans için gidilip sadece bir şeyler içilir.
Feneryolu Kuş Gözlemevi
Rumelifeneri Köyü’nden ayrıldıktan sonra hedefimiz Belgrad Ormanları’ndaki bentler idi. Ama Garipçe sapağını geçtikten sonra yol kenarında park etmiş arabalar dikkatimi çekti ve merak edip oraya geri dönüp biz de aracımızı park ettik. Sonra bir baktık karşımızda bir tabelada Feneryolu Kuş Gözlem Kulesi yazıyor.
Orman yolu içinden 300 metre yürüyünce kulenin kendisi sizi karşılıyor. Tepesine çıkmak için para ödemiyorsunuz. Manzara ise efsane. Şans eseri hesapta yokken kendimize biraz manzara ziyafeti çektirdik ve yolumuza geri koyulduk. Yükseklik korkusu olmayanlara burayı kesinlikle tavsiye ederim.
Belgrad Ormanı Bentler Tabiat Parkı
Gözlem Kulesi’nden yaklaşık 20 km’lik bir yolculuk sonrasında Belgrad Ormanı Bentler Tabiat parkı’na geldik. Burası daha çok piknikçiler ve yürüyüş yapmak isteyenler için güzel bir yer. Araç ile girmek isterseniz 10 TL, yaya olarak ise ücretsiz. Biz aracımızı dışarı park edip, ilk bende kadar biraz yürüdük. Bent Türkçe’ye Farsça’dan geçmiş bir kelime ve su seti anlamına geliyor.
Özellikle fotoğraf çekmek isteyenler için bentler çok güzel karelere ikan tanıyor. Biz oradayken de yeni evli çiftin fotoğraf çekimi için burayı tercih ettiğini gördük. Burada yarım saatlik bir moladan sonra bir sonraki hedefimize doğru yola koyulduk.
Atatürk Arboretumu
Aslında planımızda Eğri Kemer vardı. Ancak yol üstünde park halinde arabaların yoğunluğu dikkatimizi çekti. Burası neresi derken bir baktık Atatürk Arboretumu. Adını duyup hiç gezme imkanım olmayan bu yeri keşfetmek için otomobilimi park ettim. Adını söylemesi çok zor olan ve dilime kramplar girdiren bu parkın içerisi size bir göz ziyafeti sunuyor.
Arboretum kelime kökeni olarak ağaç kelimesinden türemiş ve bir nevi ağaç parkı ama aynı zamanda müze. Ağaç türlerinin gelişiminin gözlemlenmesi için kurulmuş bir yer. Envai çeşit ağaç türünün yer aldığı içinde 3 suni göletin olduğu bir park alanı.
Burası park alanı desem de siz Atatürk Arboretumu’nu mesire yeri ile karıştırmayın. Burada mangal, piknik yapmak yasak. Dışarından su dışında yiyecek içecek sokmak yasak. İçeride de satış yok. Bu yasaklar içerisinin korunması için alınmış önlemler.
Mekanın ziyareti hafta içi tam 5 TL, öğrenci 2 TL, hafta sonu Tam 15 TL öğrenci 5 TL. Pazartesi günleri hariç her gün gün doğumundan gün batımına kadar açık diye panoda yazıyor ama biz oradayken 19:30’da kapatıyoruz dediler.
Gelin damat foto vb foto çekimleri için ise özel izin almanız ve ekstra ödeme yapmanız gerekiyor. Evlilik, nisan sünnet fotoları KDV dahil 415 TL, reklam çekimleri ise 5900 TL. Bir tek Orman Fakültesi öğrencilerinden giriş ücreti alınmıyor.
Eğri Kemer (Kovuk Kemer)
Son durağımız Eyüp ilçesinin Kemerburgaz mevkiinde bulunan Eğri Kemer ya da diğer adı ile Kovuk Kemer oluyor. Cüneyt Arkın filmlerinden göz aşinalığımız olan kemer ilk bakışta Vefa tarafındaki Roma’dan kalan Bozdoğan (Valens) Su Kemeri’ni andırıyor. Eğri Kemer oysaki bir Roma Kemeri değil. Osmanlı mimari efsanesi Mimar Sinan tarafından Roma Dönemi’nden kalan kemerlerden yararlanarak 1554 ila 1564 yılları arasında yapılıyor.
Buraya toplu taşıma ile gelmek de oldukça kolay. 48L Göktürk Köyü-4.Levent Metro, 48E Göktürk Köyü-Eminönü, 48 Göktürk-Mecidiyeköy, 48A Göktürk Köyü-Kazlıçeşme Marmaray buradan geçen İETT otobüsleri.
Su kemerinin hemen karşısında kahve molası vermek isteynler için Kahve Dünyası’nın Fabrika Konseptli mağazalarından biri var. Aynısından Veliefendi’de de var. Burası normal Kahve Dünyaları’ndan farklı olarak üretimi de görebildiğiniz, çikolata workshoplarının da yapıldığı bir yer.
Biz yolculuğumuzu Kemerburgaz’daki Kardeşler Lokantası’nda meşhur dönerini yiyerek sonlandırmayı planlıyorduk. Bu yüzden aç aç kahve içmeyelim dedik ve yola çıktık. Ancak dönerin saat 15’te bittiğini, mekanın da saat 20:00’de kapandığını dikkate alamamışız. Bir esnaf lokantası olan Kardeşler Lokantası’nın da döner, pazı, düğün çorbası ve kabak tatlısını methediyorlardı. Maalesef deneyebilmek bu seferlik bize nasip olmadı. Sonra da ver elini evlere.
Merhaba ben bayramın ikinci günü garipçe ye geziye gittim evde kahvaltı yaptığım için orada sadece menemen çay gibi şeyler yemek istedik ama çâlışanlar ne yersek yiyelim fiX menü kışi başı 50tl ödemeniz gerektiğini söyledi böyle bir mantık görmedim bize zorla domates salatalıkiçin 50tl ödemem gerektiğini söylüyor.AYIPTIR!!!
Sonra esnaf iş yapmıyor acaba neden.
İstanbul’a yakın köy deyince yola koyulduk. Bence turizm değeri olmayan serpe kahvaltıcılar tarafından istila edilmiş bir tek resim bile çekmeye gerek olmayan darmadağınık görüntüsü olan köyle alakası olmayan bir yer. Fener yolu üzerinde yola paralel muhteşem kahvaltı edecek bir yer bulduk yamaçta (zaten sağlı sollu 2 yer var) kişi başı 30 TL ve muhteşem manzara . Trabzonlu arkadaş Cemal güler yüzlü her türlü ayrıntıyı tek tek sorup isteğinize göre ikramları sunuyor. Bu arada kuş gözlem evini de kaçırmayın muhakkak çıkın
Sizin sayenizde çok güzel bilgiler edindim. İstanbul doğumluyum evet kavaklar filan gittim fener e de gittim ama sizin anlatımınızdan yinede eksiklerim olduğunu keşfettim. Bende bahar ayında gezmeyi tercih edeceğim. Teşekkürler
şu linkte yazınız kopyalanmış. yazar da bir kadın olarak görünüyor 🙂
http://dijitalseyahatname.com/garipce-koyu-ve-rumeli-feneri-koyu/
Yazar yakın arkadaşım. Oraya beraber gezdik. o yüzden benzer hikayeler olması doğaldır. Ama saolun ilginiz için 🙂