Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara, nüfus olarak İstanbul‘dan sonra ikinci, yüz ölçümü olarak da en büyük üçüncü şehri. M.Ö 200’lü yıllarda Galatlar tarafından kurulduğu düşünülen şehrin ilk adı da Grekçe ANKYPA, Latince ANCYRA imiş. Grekçe ANKYPA gemi çapası demekmiş. Galatlar ile başlayan, Hititler, Bizans, Moğollar, İlhanlılar gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Ankara’nın Türkler ile ilk teması Alparslan’ın Malazgirt Zaferi sonrası olmuş. Anadolu Selçuklu ve Osmanlı dönemleri ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Kuruluşu’nda aldığı kritik görev ile bir anda ülkenin başkenti oluverir.

Türkiye’nin başkenti Ankara, Türkiye’nin turizmde cazibe merkezlerinden biri olmasa da hem ekonomik hem de bürokratik nedenle sıklıkla seyahat edilen bir şehirdir. Tabi yüce önder Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşına da evsahipliği yapması nedeniyle özellikle 10 Kasım’da ciddi ziyaretçi almakta. Ben de çoğu zaman iş ya da akraba ziyareti için gittiğim şehri bir sefer de blogger olarak gezeyim dedim. Bir arkadaşımın düğünü vesilesi ile gittiğim şehri Ankaralı bir takipçim olan Caan Hanım’ın tavsiyeleri ile gezdim.

Ankara’da gezilmesi gereken yerler , Ankara’da nerede ne yenir ne içilir ve bir hafta sonunda Ankara’da yapılacak şeyler, gibi konularda sizleri elimden geldiğince aydınlatmaya çalışacağım.

instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam

Ankara Gezilecek Yerler

Yılar içinde Ankara’yı gezmeden önce bilinmesi gerekenler hakkında bilgi arayışının özellikle haftasonunda daha çok arttığını gördüm. Bunun başlıca nedeni genelde hafta içi iş için Ankara’da bulunan insaların hafta sonu gezecek yer arayışında kaynaklandığını düşünüyorum. Bu açından benim Ankara’da 2 gün gibi kısa bir süre içinde gezdiğim yerlerin bu ihtiyaca karşılık vereceğini umuyorum.

Öte yandan haftasonu boyunca Ankara gibi yüzölçümü büyük bir şehirde her yeri görmeniz ve deneyimlemeniz pek mümkün değil. Bu yüzden bana tavsiye edilen yerlerin birçoğunu da görme imkanımız olmadı. Bu kısa süre zarfına sığdırdığımız yerler ise şöyle oldu:

1. Anıtkabir

Benim gibi bir gezgin için utanç verici biliyorum. Anıtkabir’i ilk defa o gezim sırasında ziyaret etme fırsatı bulabildim. Bizimkisi bir nevi terzi söküğünü dikemez misali olmuş. Yurtdışı ülkeleri gezmekten kendi değerlerimizin bir kısmına zaman ayıramamışız.

Anıtkabir’e giriş askeri güvenlikten geçerek oluyor. Burada aracınızdan inip kayıt yaptırıyorsunuz. Girişte birçok kişinin ruhsatı alınıyor ama benimkini almadılar. Sanırım beni tanıdılar 🙂 Merak edenler için söyleyeyim Anıtkabir’e giriş ücreti yok. Üstelik içeride otopark ücreti de yok.

Aslanlı Yol

Anıtkabir Anıttepe’de oldukça geniş bir alana kurulu. Kısa bir süre araç ile yol aldıktan sonra sizi Aslanlı Yol karşılıyor. Aracımızı park edip, Aslanlı Yol’a doğru ilerliyoruz. Öncesinde bizi İstiklal ve Hürriyet Kuleleri karşılıyor. Bu kulelerin hemen yanlarında bizi dev heykeller karşılıyor.

Bunlar da Osmanlı’daki askerleri ve onları askere gönderen anneleri anlatıyor.  Ardından da Aslanlı Yol’dan yürüyerek Anıtkabir’e doğru gidiyorsunuz. Bu yolda önünüze bakmadan yürümeniz zor. Yerdeki taşlar bunun için özel dizilmiş. Böylece Ata’nın huzuruna gelirken başınız önünüze eğik şekilde geliyorsunuz. Bu yolda herşey ayrı bir anlam taşıyor. Yol boyunca duran 24 aslan 24 Oğuz boyunu, çift olmaları birlik ve bütünlüğü, kedi gibi yatmaları da barışseverliklerini simgeliyor.

Tören Meydanı

Aslanlı Yolu bitirdikten sonra artık kafanızı yerden kaldırabilirsiniz. Artık Tören Meydanı’ndasınız. Birçok kez Anıtkabir’i fotoğraflardan görmüş olsam da burada kendi gözlerimle görünceye kadar heybeti ve ihtişamını kavrayamamıştım. Burası da bir mimarlık harikası. Meydan öyle ince matematik hesapları ile tasarlanmış ki, en şiddetli yağmurda bile burada su birikmiyor. Keşke bu hesaplar bizim sokaklarımızda da kullanılabilse.

Anıtkabir, yapı olarak klasik Osmanlı mimarisinden çok farklı. Daha çok Avrupa’da gördüğümüz Panteon tarzı bir yapı. Hatta benim gördüğüm en heybetli Pantheon yapısı. Etrafındaki yapılarda da Mısır kültürünü andıran kabartmalar da gözümden kaçmadı. Anıtkabir’de Atatürk’ün naaşı dışında İsmet İnönü’nün mezarı bulunuyor. Ancak onun mezarı Tören Meydanı’nda Tam Anıtkabir yapısının karşısında kalan yerde yer alıyor. Ayrıca ziyaretimiz esnasında Anıtkabir muhafızlarının nöbet değişim törenine de denk geldik.

2. Samanpazarı

Ankara denince ilk akla gelen yerlerden biri de Samanpazarı’dır. Burası Ankara’nın en eski yerleşim birimlerinden birisidir. Önceden burası köylülerin ihtiyaçlarını gidermek için geldikleri bir pazar imiş. Ancak bugün burası Ankara Kalesi’nin de etkisi ile oldukça turistik bir yer olmuş. Birçok köylülere yönelik hırdavatçı dükkanı yerini turistik eşyaların satıldığı dükkanlara bırakmış. Hırdavatçılar ise Samanpazarı’nın aşağısında kalan bölüme yerleşmiş.. Ancak bu duruma hala direnenler de yok değil. Ankara’da yaşayan teyzemin eşi Hüseyin eniştem bunlardan biri. Dükkanında hayatımda görmediğim ürünlerle karşılaştık. Sırçan kapanı, inek çanları ve adlarını bile hatırlamadığım şeyler…

Samanpazarı’nın meşhur olmasında bir diğer faktör de Vehbi Koç. Samanpazarı’nın en tepesinde Çengel Han’da Vehbi Koç ticaret hayatına başlamış. Şimdi burası Koç ailesi tarafından müzeye dönüştürülmüş. Yanına da Divan Pastanesi bile açılmış 🙂

Samanpazarı’nda en meşhur yerler Kebapçı Emin Usta ve Gramafon Cafe. Yine yukarıda Divan da var ama onu zaten İstanbul’dan biliyoruz. 🙂

3. Ankara Kalesi

Samanpazarı’nı gezdikten sonra pazarın yukarısında sizi Ankara Kalesi karşılıyor. Kale surlarından içeri girdiğinizde burada Kaleiçi bir yerleşim görüyorsunuz. Evler Safranbolu evlerini andırıyor. Birçok yer kafe ya da turistik mağazaya dönmüş. Ancak kale içinde hala yerleşim var. Hatta için eski tip bakkal bile bulduk:)

Bu yerleşimden daha yukarı doğru çıkıp, Kale’nin gözetleme alanına geliyorsunuz. Buradan aşağıdaki evlere ve tüm Ankara’ya hakim bir manzaranız var. Bu manzara kaçmaz.

4. Hamamönü Mahallesi

Ankara’nın Altındağ Belediyesi tarafından restore edilen bu tarihi bölge, halkın kullanımına kazandırılmış. Ankara’nın eski yerleşim birimlerinden olan Hamamönü’nde tarihi konaklar size sanki Osmanlı’nın 19. yy döneminde yaşıyormuşsunuz hissine sokuyor. Burada bir çok kafeler, restorantlar ve hediyelik eşya satan bulunuyor.

Öte yandan burayı ilginç kılan sadece tarihi mimarisi değil. Mehmet Akif Ersoy Müzesi ve onun yaşadığı ev ile Tacettin Dergahı Hamamönü’nü diğer çekici kılan unsurlar

Mehmet Akif Ersoy Edebiyat Müze Kütüphanesi ve Mehmet Akif Ersoy Müze Evi

Hamamönü’nde Mehmet Akif Ersoy’a ait iki önemli yapı var. Bunlardan ilki değerli şairimizin eserlerinin bulunduğu Mehmet Akif Ersoy Edebiyat Müze Kütüphanesi, diğeri ise Kurtuluş Savaşı sırası ve sonrasında ikamet edip, İstiklal Marşı’nı da yazdığı evi. Yazarın evi Tacettin-i Veli Camii’nin hemen yanında yer alıyor. Müzeye giriş ücretsiz. 3 katlı eski bir Osmanlı 19. yy mimarisi.

Tacettin Dergahı ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun mezarı

Tacettin Dergahı aslında ilk defa Kanuni Sultan Süleyman tarafından Bayramiyeler tarikatının bir kolu olan Celvetiyeler için yaptırılmış. Adını da bahçede kabri bulunan Taceddin Sultan’dan almış. İstiklal Savaşı sırasında İstanbul’u terk etmek zorunda kalan Mehmet Akif Ersoy Ankara’ya milli mücadeleye destek için geldiğinde ona hayran olan Taceddin-i Veli Camii imamı Tevfik Hoca, kendisini o zaman külliye içinde yer alan Taceddin Dergahı’nı ev olarak kullanması için davet eder. Nitekim büyük şair İstiklal Marşı’nı da bu yapıda yazar.

Taceddin Dergah’ının bir ilginç hikayesi de günümüze dayanıyor. BBP’nin helikopter kazası sonrası vefat eden Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun mezarı da vasiyeti üzerine burada gömülü.

5. Mogan Gölü

Ankara’da son durağımız ise Mogan Gölü oldu. Mogan Gölü Ankara’nın 25 km güneyinde Gölbaşı mevkiinde yer alıyor. Otomobille yaklaşık yarım saat gibi bir sürede ulaşıyorsunuz. Burası oldukça büyük bir sayfiye alanı. Giriş ücreti araba başına 10 TL. İçeride serpme sabah kahvaltıları yapabileceğiniz restoranlardan, çay bahçelerine, özel mangal alanlarından basketbol ve tenis sahalarına, hatta at çiftliğine kadar birçok şey var. Yani buraya sabah girip, akşama kadar sıkılmadan zaman geçirebilirsiniz. Üstelik de eşsiz bir manzarası var.

Diğer Tavsiye Edilen Ama Gidemediğim Ankara gezi noktaları

  • Devlet Resim Heykel Müzesi (Sıhhıye’de, sanat eserleri sergileniyor)
  • Tunalı-Kuğulu Park
  • Eymir Gölü (sakin bir yer, göl etrafında bisiklet/ yürüyüş için favorim)
  • Papazın Bağı ( Gaziosmanpaşada, hafta sonu gidilir, semaverde çay eşliğinde kahvaltı edilir)
  • Dikmen Vadisi (Şehir içinde-Kızılay’a 10 dakika, yürüyüş için ideal)
  • Cin Ali Müzesi
  • Cinnah 19 Apartmanı
  • Atatürk Müze Köşkü
  • Türkiye İş Bankası Müzesi
  • Ziraat Bankası Müzesi
  • CerModern

Ankara’da nerede ne yenir? Ankara lezzet durakları

Bizim pek gurme gezi yapmaya zamanımız kalmadı. Ama vakti olanlar için yaptığım araştırmalarda öne çıkan yerleri şuraya koyayım. Kahvaltı için Liva Pastanesi, Ankara tavası denilince ilk akla gelen yerler Boğaziçi Lokantası ve Emin Usta, Mumbar’da Meşhur Tavacı Recep Usta (İstanbul’da da var ama asıl çıktığı yer Angara’dır), ilginç adıyla Adana kebapta nam salmış Efsane Profesör Sadık Usta şahanedir.

Soslu soğanlı dürümü ise Meşhur Özçelik Aspava, tandırı ile Tarihi Mutfak Lokantası, kuzu haşlaması ile Bolu Akın Lokantası, çorba denildiğince Maraşlı Çorbacısı ve Devrez, kokoreçte ünü Ankara sınırlarını aşan Kokereççi Hacı, çatal bıçağın yasak olduğu Zigana Pide, sırık kebabında Şaban Usta’nın Yeri, ciğerde ise Ciğer 52 ve Mersinli Ciğerci Apo akla gelen mekanlar. Sıra tatlıya geldiğinde ise Urfalı Hoca’nın Yeri’nde künefe, Dere Pastanesi’nde Ankara sarma, Tunalı Hilmi’deki C’viz’de İtalyan usulü dondurma yiyebilirsiniz. 

İstanbul’dan Ankara’ya nasıl gidilir?

Ağzınızın suyu aktı ve peki biz Ankara’ya nasıl gideceğiz diye soruyorsunuz değil mi? Ankara’ya düğün için gidince Ankara’da toplu taşımada rahat edemeyiz düşüncesi ile 3 arkadaş benim arabamla yola koyulduk. İstanbul’dan Ankara yaklaşık 450 km. Tabi bu sınırdan. Benim gibi Florya’dan çıkıyorsanız buna bir 70 80 km daha eklemenizde fayda var. İstanbul’dan araba ile gidilebilecek en kolay yol olsa gerek. İstanbul’dan çıkıp Ankara’ya kadar hiçbir yere sapmadan dümdüz gidiyorsunuz. Ben adres bulamam diyenlerin bile kolayca gideceği bir yol. Burada tek sıkıntı yollarda çok fazla mola verecek güzel yer yok. Ben dönüşte Berceste adlı mola yerinde durdum. Yıllar önce geldiğime göre kalitesi oldukça gerilerdeydi.

Peki ya maliyeti?

Ben Ankara’da gezmelerimiz de dahil git gel 1200 km yol yaptım. Merak edenler için 2008 model 1,3 dizel Opel Corsa ile yaklaşık 1 buçuk depo yakt yaktık. 3 kişi otobüs ile gitseydik gezmelerimizle birlikte bundan çok daha ucuza gelmeyebilirdi.

Diğer Alternatifler

Ankara için ilk akla gelen alternatif otobüs. Yaklaşık 5 saatte Ankara’ya ulaşıyorsunuz. Ancak benim son otobüs deneyimleri pek de iç açıcı değil. Başka bir alternatif olarak uçak söz konusu olabilir. Ama havalimanı şehrin biraz dışında kalıyor.

Bir diğer alternatif de hızlı tren. Üstelik bu trenlere binmek ,için Pendik’e gitmek gerekmiyor. Halkalı, Bakırköy, Bostancı gibi duraklarda da duruyor. Açıkçası Ankara’da arabaya ihtiyacınız olmayacaksa en konforlusu tren. Diğer akla gelen alternatif ise uçakla gidip, havalimanında araç kiralamak. Araç kiralama fiyatları çok değişken ve bir çok firma var.

16 YORUMLAR

  1. Kaleiçi ve Hamamönünde gezmek iyi cesaret, buraları gezerken insan gördüklerinden çok başına bir iş gelmeden oradan ayrıldığına seviniyor. Bilerek yada bilmeyerek iyi risk almışsınız.

    • Her düşünceye saygım sonsuz… Ama ben sizinle aynı fikirde değilim Heady Cop. Ulus, Samanparazarı elbette bir Kızılay, Bahçelievler ya da Çankaya’ya benzemez ancak çok geç saatlere kalmadan çok rahatlıkla gezilebilir…

  2. Hamamönü ve Samanpazarı bölgesi gündüz saatlerinde gönül rahatlığı ile gezilebilecek yerler. 9 yıl İstanbul’da yaşadıktan sonra Ankara’ya taşınan bir insan olarak “geç saatlere kadar kalınabilir” cümleleri burada saat 8 ila 9 civarlarını kastediyor. Zira başkentte hava karardığı zaman hayat da bitiyor. 🙂 bu saatlerden sonra yemek yiyecek yer bulmak bile başarı.

  3. Ankaraya bir kereliğine gezmeye gelmek ayrı şey orda yaşamak ayrı şey.
    Hangi siteyi açsanız bu yerleri yazıyor. Memur kenti sıfatını hakediyor ama bu ucuz bir şehir olduğu anlamına gelmesin.
    Akşam sekizden sonra açık bakkal bile bulamazsınız -gerçi oturduğunuz semte göre 1 kaç saat fark edebilir- avmler bile 9-10 gibi kapanır. Gece hayatı abuk subuk mekanlardan ibarettir bir kaç tane nadir mekana rastlayabilirsiniz.
    Adı başkent olan yerde gece saat 10 gibi artık otobüsler son seferini yapar ve maalesef bir yere giderkende bunun hesabını yapmak zorunda kalırsınız. Dolgun taksi ücreti ödemek istemiyorsanız tabiki.
    Ankarada her yol kızılaya çıkar. Otobüs ile bir yere gitmek için ilk önce oraya ulaşman lazım. EGO kart vardır ama öyle AKBİL gibi her ulaşım aracında da kullanılmaz -metro,ankaray hariç-. Tek binimlik manyetik kart 4tl ama yolcu taşıma biniş ücreti 2,35tl, manyetik kart 5tl(içi boş bu kart ücreti sadece)
    Haftasonu yapacak bir şey bulamıyorsunuz benim gibi avm, kafe vs. gezmeyi sevmiyorsanız

    • Kemdim doğma büyüme Ankaralıyım memleketimde Kaleciktir. Bunu özellikle belirterek başlamak istedim. Emre bey siz nerde oturuyorsunuz bilmiyorum ama benim oturduğum güzergahtan geçen bir otobüsün hareket saatlerini veriyim size. 408 numaralı otobüs son seferi 22:30 yazıyor değil mi?
      http://ego.gov.tr/hareketsaatleri?hat_no=408&kalkis=&varis=
      Yalancılık ile suçlamadan önce biraz araştırın herkeside kendiniz gibi görmeyin.

      • evet doğru, bizim en son otobüs saatimizde 22:40 imiş. ben bir kere kızılayda saat 23:00 de kaldım. kardeşimi aradım annemle geldiler de götürdüler beni. biz de çok şaşırmıştık.

  4. Hamamonune daha önce en az beş kez gittim,hemde çoluk çocuk …nasıl bir tehlike var anlamadım.gayet düzenli,yemekleri nefis ve ucuz…

  5. Balıkesir’ de ,

    Zağnos Paşa Camiini, Şadırvanı ve Saat Kulesini görmeden, Höşmerim tatlısını ve Balıkesir kaymaklısını yemeden, kolonya, zeytin, zeytinyağı, et ve süt ürünlerinden almadan ,

Mavi bayraklı plajlarında denize girmeden, 

Cunda Adası’nda balık yemeden, 

    Dusunbey suçıktıda çam kokusunu alıp balık yemeden,

    Havran da inönü mağaralarını görmden,

    Altınoluk şahinderesi kanyonu ve mıhlı çayında trekking yapmadan

    Hanlar mevkiinde yazın bile serin havayı soluyup buz gibi suyu içmeden,

    Bigadiç de antik Hisarköy ü görmeden,

    Burhaniye taylıeli köyünde enfes körfez manzarasını görmeden,

    Gömeç de Atatürk kayalıklarana bakmadan
    

Ayvalık Şeytan Sofrası’nda ve tımarhane adasında gün batımını izlemeden ,

Kaplıcalarında sağlığınıza sağlık katmadan, 

Sındırgı Yağcı Bedir halısı almadan,

    Yeşil ve mavinin kucaklaştığı marmara adasına uğramadan

    Dönmeyin,

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz