Hafta sonu tatilinde İstanbul’a yakın yerler arayanlar için son keşiflerimden birisi de İstanbul‘a 3 saat uzaklıktaki Düzce iline bağlı nam-ı değer 81 buçuk Akçakoca oldu.Peki nasıl oldu da burayı keşfettim. Burayı keşfetmemi Tanzanya’nın Zanzibar adasına gerçekleştirdiğim seyahatim sağladı desem inanır mısınız? Zanzibar‘da tanıştığım Ezgi, arkadaşı Çağrı’ya benden bahsetmiş. O da sağ olsun beni keşfetmem için memleketi Akçakoca’ya davet etti. Akçakoca’da gezilmesi gereken yerleri yerlisi ile gezeceğimizi duyunca ben de davete icabet ettim. Dijitalseyahatname Gizem Torun, Çağrı, Çağrı’nın kız arkadaşı Tutku ve ev arkadaşı Gaye ile cuma iş çıkışı buluştuk ve test aracım Yeni Mazda 6 ile yola koyulduk.
Cumadan pazara Akçakoca’da gezilecek ve görülecek yerleri hava durumu elverdiğince keşfetmeye çalıştık. Akçakoca’da nerede ne yenir? Akçakoca’da kahvaltı için nereye gidilir, Akçakoca’da nerede kalınır, Akçakoca’da alışveriş gibi birçok konuda az zamanda çok bilgi edindik. Hava müsait olmadığı için ise Akçakoca plajları konusunda biraz eksik kaldık. Deniz açısından ben daha çok Ege’yi sevdiğim için bu konuda çok da dertlenmedim açıkçası.
instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam
Akçakoca Hakkında Bilgiler
Öncelikle gezimizi anlatmadan size Akçakoca hakkında bazı bilgiler vereyim. Akçakoca tarihi Milat’tan Önce 298’lere kadar dayanıyor. Bitinya Krallığı zamanında fethedilen Akçaşehir’e “Parlayan Şehir” anlamına gelen “Diapolis” adı veriliyor. Yıllar içerisinde Akçaşehir, İskender’deni Doğu Roma’ya, Cenevizliler’den Latinler’e kadar birçok ayrı egemenlik görüyor. 1323 yılında ise Osman Bey’in silah arkadaşı Akçakoca Bey tarafından fethedildiği rivayet ediliyor. Halkın kendi rızasıyla Osmanlı’ya bağlandığı da ayrı bir rivayet. Osmanlı zamanında Diapolis adı Akçaşar (şar:şehir) olarak değiştiriliyor. Sonrasında adı Akçaşehir’e dönüşüyor. 1934 yılında ise bölgenin fatihi olduğu düşünülen Akçakoca’nın adı veriliyor.
Akçakoca plajları, fındık bahçeleri, şelaleleri, tarihi ev ve camileri, mesire alanları yürüyüş parkurları, mağaraları ve yeme içme zenginliği ile özellikle hafta sonları turistleri çekmeyi başarıyor. Normalde nüfusu yaklaşık 24 bin olan ilçenin yazın nüfusu 200 binleri buluyor.
Akçakoca’ya Nasıl Gidilir?
Akçakoca İstanbul merkezden 253 km, Ankara‘dan ise 275 km uzaklıkta yer alıyor. 1999 yılına kadar Bolu‘ya bağlı olan sonrasında ise il olan Düzce’nin bir ilçesi olan Akçakoca konumu nedeniyle hem İstanbul’dan hem de Ankara’da ciddi turist alıyor. Özellikle de yaz döneminde. Buraya biz otomobille TEM üzerinden Ankara’ya gider gibi gidip, Düzce çıkışından ayrıldık ve bu ayrımdan sonra yarım saatlik bir yolculuk daha yapıp Akçakoca’ya ulaştık.
Bizde araba yok diyenler için ise merak etmeyin otobüsler 45-50 TL’ye götürüyor. Gün içerisinde baya da sefer var. Kamil Koç, Metro ve İstanbul Turizm buraya giden şirketlerden bazıları. İstanbul Esenler Otogar’dan yaklaşık 5 buçuk saat sürüyor.
Akçakoca’da Nerede Kalınır?
Biz ekiple Anadolu yakasında buluştuk, akşam yemeğimizi yeyip cuma gecesi trafiğinin dağılmasını bekledik. Sonrasında gece 11 gibi Akçakoca’ya ulaştık. Gece otelimiz Can Apart’a yerleştik. Burası Akçakoca’nın sahil bölgesine yakın bir apart otel. Geceliği kişi başı 100 TL. Ama iki kişi 150, 3 kişi 200 TL. Benim kaldığım daire 3 odalı idi. 2 yatak odası bir de oturma odası mutfak bir arada idi. Ailece gelenler için oldukça ideal bir formül. Tek sıkıntı duşta sıcak su gelmesi biraz zaman alıyor. O da ısıtma sanırım güneş paneli ile oluyor. Yazın bu sorun daha az yaşanıyordur diye tahmin ediyorum. Onun dışında gayet temiz düzgün bir yer.
Akçakoca’da Kahvaltı
Sabah uyanır uyanmaz ilk durağımız kahvaltı için Çağrı’nın anne ve babasının sahibi olduğu Gurme Restaurant & Gurme Camping oldu. Burası dere ile denizin birleştiği dere kenarında eşsiz bir yer. Açıkçası bahçeye kurulu kamelyalarda manzara eşliğinde taş olsa yersiniz ama merak etmeyin taş gelmiyor 🙂 Yazın dereye de masa atılıyormuş. Biz kamelyamıza kurulup serpme kahvaltının tadını çıkardık. Bu kahvaltıda Çağrı’nın annesinin de kendi yaptığı reçeller de var. Bu serpme kahvaltının fiyatı ise kişi başı 25 TL. Şaka gibi diyeceğim ama Yunanistan’da fiyatları şişiren Türkler gibi de olmak istemiyorum. :))
Açıkçası Cemal Süreyya’dan şiir paylaşarak pirim yapan sosyal medya hesapları gibi olmak istemem ama abi de güzel söylemiş: “Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı”
Biz de güzel bir kahvaltı ile güne musmutlu başladık.
Akçakoca’da Gezilecek Yerler
Kahvaltıdan önce Çağrı’lar buluşmadan Gizem ile sabah Akçakoca’da görülmesi gereken yerleri keşfe çıkmıştık.
Ceneviz Kalesi
İlk durağımız Cenevizliler’den kalma kale idi. Açıkçası çok büyük bir beklentiniz olmasın. Oldukça bakımsız ve pek bir şey kalmamış. Ama bulunduğu yerden manzarası çok güzel.
Kadınlar Plajı
Kaleden aşağıya doğru bakarken gördüğümüz plaj şu sıralar kapalı olduğu için ben de rahatça gezip biraz foto çekebildim. Özellikle buradan kalenin fotoğrafı da çok daha güzel oluyor. Yaz zamanı erkeklerle denize girmekten rahatsız olan kadınlar için burası oldukça güzel bir alternatif olabilir.
Yukarı Mahalle
Bizim kahvaltı sonrası ilk durağımız ilçenin tarihi bölgesi olan Yukarı Mahalle oldu. Bu köy 1600’lü yıllarda kurulur. Padişah 1. Ahmet zamanında Akçakoca Rusya’dan gelen Kazaklar tarafından yağmalanınca, Akçaşar Yöneticisi Kerameddin Efendi Akçaşar’ın tepe bölgesinde Yukarı Köy (Yukarı Mahalle), Aşağı Köy ve Koç Köyü’nü içine alan Divan-ı Kerammedin’i kurar. Çevre köylerden varlıklı aileleri de buralarda yaşamaları yönünde teşvik eder. Doğal olarak da buralar Akçakoca’nın siyasetinde önemli bir yer sahibi olur.
Bugün buradaki yaklaşık 160 tarihi ev koruma altına alınmış. Yaklaşık 150-200 yalındaki ahşap evlerle Yukarı Mahalle bir açık hava müzesi izlenimi yaratıyor. Burada tarihi evlerin yanında hafta sonu kurulan yöresel ürünler pazarını da gezmeyi ihmal etmeyin.
Arabacı Köyü
Yukarı Mahalle’den sonra ilk olarak Çağrı’nın ailesinin yaşadığı Arabacı Köyü’ne uğradık. Burası bir Türk Köyü. Neden böyle dedin şimdi diyenler için bölgede ayrıca Gürcü, Laz Köyleri de var. Bunların her birinin de kendine özgü mimarisi oluyor. Çağrı’ya göre mimari olarak en kötü köyler Türk köyleri. Diğerlerini görmediğimiz için değerlendirme şansım yok. Ama Arabacı Köyü de estetik olarak fena sayılmazdı. En azından test aracım için birkaç güzel kare almamı sağladı.
Aktaş Şelalesi
Arabacı Köyü sonrasında bir sonraki durağımız Aktaş Şelalesi oldu. İlçede benim bildiğim Sarıyayla ve Aktaş en meşhur şelaleler. Biz ilçe merkezinden yaklaşık 10 km uzaklıktaki Aktaş’ı tercih ettik. Özel bir sebebi yok. Rotayı oranın yerlisi olan Çağrı’ya bıraktık.
Şelaleye gitmek için Hemşin Köyü’ne gidiyorsunuz. Şelale’ye ulaşmak için yaklaşık 10 dakikalık orman içi bir yürüyüş parkurunu başarı ile geçmeniz gerekiyor. Aracı park ettiğiniz yerde 10 TL’lik bir otopark ücreti ödemeniz gerekiyor. Bence burası için 5 TL makul bir ücret. Neyse yolumuza dönelim. Bu yolculuk bana Kazdağları‘ndaki Hasanboğuldu parkurunu hatırlattı. Burası özellikle yağmurlu havalarda biraz daha zorlu ve kayma tehlikesi olan bir yer. Yanınızda çocukla pek tavsiye etmem. Kucağında bebekle gelen bir aile gördüm ama ben denemezdim.
Orhangazi İlkokulu
Şelale dönüşü ilçe merkezine giderken yol üstünde bir dönem Hababam Sınıfı’nın yazarı Rıfat Ilgaz’ın öğretmenlik yaptığı Orhangazi İlkokulu’nu da ziyaret ettik. Burası yakında Rıfat Ilgaz Müzesi olacakmış. Umarım çok yakında hayata geçer.
Akçakoca Merkez
İlçe merkezinde sahilde biraz yürüyüş yaptık. Liman tarafında fotoğraflar çektik. Meşhur Kantin Döner’de dönerin tadına baktık. Fiskobirlik’ten alışveriş yaptık.
Akça Koca Bey Heykeli
Sahildeki Osman Gazi, Akça Koca Bey ve Konur Alp heykellerini görmeyi de unutmayın. Osmanlı’nın kurucusu Osman Bey’in 2 yanında şehrin fatihi Akça Koca Bey ve en güvendiği iki komutanından biri olan Konur Alp yer alıyor. Heykelin arkasında da hatıra fotoğrafı çektirmek isteyenler için dev bir Akçakoca yazısı var.
Akçakoca Merkez Camii
Heykelin hemen karşısında yer alan camii görüntü olarak çok değişik. Ben ilk görüşte açıkçası biraz kızmıştım bu ne biçim cami diye ama sonra araştırınca mimarisinin Selçuklu kil çadırlarından esinlendiğini öğrendim ve sustum 🙂 Hikayesi ve tarihi bağı olan şeye saygım var. Caminin içini de görmenizi tavsiye ederim.
Fakıllı Mağarası
Biz ikinci gün kahvaltı sonrasında dönüş yolunca ilçeye 8 km uzaklıktaki Fakıllı Mağarası’na gittik. Dikit ve sarkıtlardan oluşan mağaranın sadece 350 metrekaresi ziyarete açılmış. Efsane bir şey mi? Değil. Gelmişken görülür. Ama bu konuda son dönemde en çok etkilendiğim Kayseri’deki Ali Dağı mağarası idi. Ziyarete bu sene açılmış. Muhakkak gidin. Fakıllı Mağarası ziyaret ücreti 3 ya da 4 TL gibi bir şey. Mağara ziyareti maksimum 15-20 dakikanızı alır. Sonrasında bahçedeki salıncaklarda biraz mola verebilirsiniz.
Akçakoca’da Nerede Ne Yenir, Ne İçilir?
Burada ilk akla gelen şey fındık oluyor. Fiskobirlik’te fındığa dair herşey var ama ben özellikle fındıklı tahin helvasına bayıldım. Biz mevsiminde gidemedik ama kestane ağaçları ile de meşhur bölgede haziran ayı kestane balı zamanı. İlaç yerine de tüketilen bu balın da tadına bakmakta fayda var. Ayrıca buraya has mancarlı pide ve melengüç tatlısını denemeden dönmeyin. Karadeniz olunca balık burada olmazsa olmazlardan. Gelelim mekan tavsiyelerime:
Gurme Restaurant & Gurme Camping
Açıkçası kahvaltı için vazgeçilmezimiz olan mekanda cumartesi gecesi akşam yemeğimizi de yedik. Burası hem balık hem de mangalda iddialı. Özellikle şefleri Muhterem abi oldukça eğlenceli ve bilgili. Bize Rodos‘ta öğrendiği ve bir Akdeniz yemeği olan balık pizzası ve güneyde çalışırken öğrendiği yine bir Akdeniz yemeği olan balık mücveri yaptı.
Burada fiyatlar ise balıklar 25-30 TL bandında. Bir tek alabalık 15 TL. Mezeler 10 TL. Izgaraların kilosu 60 ile 150 TL arası değişiyor.
Özellikle kamelyaların tadını çıkartmak ve keyifli bir kahvaltı için bile gidilebilir.
Kıymetin Yeri
Yukarı Mahalle’de halk pazarı içinde ilçenin meşhur mancarlı pidesini yemek için Kıymet’in Yeri’ne gittik. Mancar semizotuna benzeyen bir ot. Pide diyorum ama daha çok gözleme gibi düşünün siz bunu. Tadı oldukça güzel. Ama buranın bence en önemli özelliği Güngör Abla. Gelini Kıymet abla mancarlı pideleri yaparken Güngör Abla’da gelenleri eğlendiriyor. Üslubu biraz küfürlü ama kötü niyetli olmadığı belli olduğu için beni rahatsız etmedi. Bazıları rahatsız olabilir, uyarmadı demeyin. Ama tam bir çılgın. Yoldan geçen arkadaşlarına laf atmalar, bir an gaza gelip oynamalar felan filan… Eğlence garantili bir mancarlı pide deneyimi için muhakkak görülmeli.
Kantin Döner
Liman tarafında döneri ile meşhur Kantin Döner’e gidip dönerinin tadına baktık. Ufak güzel bir yer. Fiyatlar da gayet makul. Çeyrek 7 TL, yarım 10 TL, dürüm 14, tam 16 TL. Çorba, yemek ve tatlılar da var. Döneri güzel ama İstanbul’da daha iyi birkaç yer biliyorum. Sırf döner yemek için buraya gitmem ama gitmişken de yerim. 🙂
Akçakoca Plajları
Biz 1-2 hafta geç gitmiş olsak da Akçakoca deniz tatili yapmak isteyenlere yazın oldukça cömert davranan bir yer. Karadeniz’in en batısında yer alan ilçe yaklaşık 35 km uzunluğunda bir sahil şeridine sahip. Karadeniz genelde deniz girmeye uygun plaj anlamında pek zengin değildir. Ancak ilçe bu anlamda ezberleri bozuyor. Birçok mavi bayraklı plaja sahip. Biz Ceneviz Kalesi yakınlarındaki Kadınlar Plajı’nı boşken gezme imkanımız oldu. Ama yüzülecek hava değildi. Zaten öyle hava olsa oraya beni almazlardı :))
Akçakoca’da Yapılacak Şeyler
- Yukarı Mahalle’de yöresel pazara uğrayın
- Kıymet Abla’nın Yeri’nde meşhur mancarlı pide yerken ve Güngör Abla’nın esprili muhabbetine dahil olun
- Gurme Restaurant & Gurme Camping’de kahvaltı yapın
- Akçakoca Fiskobirlik’ten fındıklı tahin helvası alın
- Aktaş Şelalesi’ni gezin
- Akçakoca merkezde sahilde yürüyüş yapın, gün batımında limanda fotoğraf çekin
- Rıfat Ilgaz’ın öğretmenlik yaptığı Orhangazi İlkokulu’nu ziyaret edin
- Fakıllı Mağarası’nı ziyaret edin
sayenizde güzel yerler keşfediyoruz ve gezilecek yerleri not ediyoruz.emeğinize ve ayaklarınıza sağlık.
Çok teşekkürler Barış Bey
Akçakoca ,amasra ve inkum gibi hafta sonu kaçamakları olabilecek yerler için söyleyeceğim tek şey kalacak yerlerin gerçekten gereksiz pahalı olması bu hafta sonu için inkuma gitmek istedik ankaradan 2 günlük serpme kahvaltı dahil 2 kişilik ücret 450 lira dediler. Bu nasıl fiyat böyle dedim bizde sezon kısa bizi ege ve akdeniz ile kıyaslamayın dedi telefondaki arkadaş.Hafta sonu için bir nefes almak yemesi içmesi benzini 1000 lira o yüzden pek tercih etmeyi dusunmuyorun fiyatlari bu kadar şişirmeseler bence her sezon tercih edilir
bellikı gezilecek yerler cok az gitmeye değmez