Zorlu ve yorucu test etaplarından sonra Vidsel’i terk ediyoruz. Yaklaşık 130 km’lik bir yolculuktan sonra Brandö’ye ulaşıyoruz. Baltık Denizi kıyısında yer alan bu yerleşim biriminde kilometre kareye yaklaşık dört kişi düşüyor. Burada yer alan Brandö Konferens isimli tesis yaz ve kış dönemlerinde iki ayrı deneyimi aynı yerde sunuyor. Bizim kar motorları kullanmak için gittiğimiz yerin yaz döneminde İskandinavlar için güzel bir plaj alternatifi olduğunu öğreniyoruz. Yazın İskandinavların yüzdüğü Baltık Denizi üzerinde şubat ayında ise kar motorları ile ada turu yapabiliyorsunuz. Kar motorlarıyla 37 km’lik tura çıkmadan önce çok sıkı bir şekilde giyinmeniz gerekiyor. Kar pantolonun üstüne giyilen özel kar tulumları, içlikler, üst üste giyilmiş Eskimo çorapları, özel maske ve kasklar derken İskandinav’ların neden bizden daha iri olduklarını anlıyoruz. Tüm bu kıyafetlerle kendinizi Robocop gibi hissediyorsunuz.
Ancak kar motorlarıyla yola çıktığınızda tüm bu tantanalı hazırlığa değdiğinin farkına varıyorsunuz. Yol boyunca verilen molalardan birinde buzda balık tutmayı da öğreniyorsunuz. Ancak üzerinde 90 km hızla kar motoru kullandığınız Baltık Denizi’ni balık tutmak için kendiniz oymaya başlayınca insan biraz irkiliyor. Hava karardığı çok da geçe kalmak istemediğimiz için buzda balık tutmak için yarım saatten fazla zaman ayıramadık. Bu kadar sürenin balık tutmak için yeterli olmadığı bir gerçek. Bu turu yapmak isteyenler için gündüz saatlerinde gelmek çok daha iyi olabilir. Tabii kış döneminde bölgede günün çok da uzun sürmediği unutulmamalı. Şubat ayında güneş saat 08.30 sularında doğarken, saat 15.30 sularında batıyor. Yani saat 13.00 sularında bu tura çıkarsanız turun sonunda şansınız varsa meşhur kuzey ışıklarını da görme fırsatı yakalayabilirsiniz. Kutup bölgelerinde gökyüzünde görülen, dünyanın manyetik alanıyla Güneş’ten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonucu ortaya çıkan bu doğal ışımaları görmeden İsveç’i terk etmemekte fayda var.
Bu ilginç deneyimden sonra akşam yemeği için durağımız Brandö Konferens’ta Baltık Denizi üzerine kurulmuş Sami Çadırı oluyor. Laponlar olarak da adlandırılan Samiler, Norveç ve İsveç’in Kuzey Kutup Dairesi içinde kalan bölgelerinde Milattan Önce 4 bin yılından beri yaşamakta olan bir etnik grup. Laponların günümüzdeki sayıları 60 bin kadar ve yüzde 70’i Ural dil ailesine bağlı Sami dili olan Laponca konuşuyor. Bu çadırda sizi geyik ve somon üzerine kurulu bir mutfak bekliyor.
Açıkçası böyle bir coğrafyada Samilerin tarım yapmalarını beklemek haksızlık olur. Bölgede özellikle geyiğin her şeyinden faydalanıyor. Postundan kıyafet ve örtü yapılırken, eti de farklı şekillerde sürekli tabaklarda yerini alıyor.
Sami çadırındaki ilginç akşam yemeği deneyiminden sonra ilk olarak üzerimizdeki Robocop kıyafetlerinin bir kısmından kurtuluyoruz. Sonra sıradaki durağımız olan Lulea’ya hareket ediyoruz. Brandö’ye yaklaşık 40 km uzaklıktaki Luleå, İsveç’in kuzeydoğusunda, Baltık Denizi’nin kuzey kıyılarında, Kuzey Kutup Çizgisi’nin hemen güneyinde kurulu bir kent. 13 ve 15. yüzyıllar arasında çok önemli bir İskandinav limanı olarak kurulan Lulea’nın eski kent kalıntıları, bugün Gammelstad verilen yörede yer alıyor. Gammelstad Kilise Köyü,1996 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınmış bulunuyor.
Gammelstad Kilise Köyü
Kuzeydeki bu liman şehrini de ziyaret ettikten sonra yeniden İstanbul’a doğru uzun bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Ancak uyarmakta fayda var. Bu geçen sürede siz de kış lastikleri gibi soğuğa o kadar alışıyorsunuz ki, bir süre İstanbul’da insanların kazakla durduğu yerlerde t-shirtle gezerek tepkileri üzerinize çekebilirsiniz.
Brandö ve Lulea’ya Dair Notlar
- Baltık Denizi kıyısında yer alan Brandö’de kilometre kareye yaklaşık dört kişi düşüyor.
- Yazın plaj olan yerde kışın deniz üstünde kar motoru ile tur yapıp buzda balık tutuyorsunuz
- Şubat ayında güneş saat 08.30 sularında doğarken, saat 15.30 sularında batıyor. Yani saat 13.00 sularında bu tura çıkarsanız turun sonunda şansınız varsa meşhur kuzey ışıklarını da görme fırsatı yakalayabilirsiniz.
- Sami Çadırı’nda Laponların hazırladığı geyik ve somondan oluşan menünün tadına bakmayı unutmayın.
- Görülmeye değer bir diğer yer olan Gammelstad Kilise Köyü,1996 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınmış bulunuyor.
Not: Bu yazının bir gün öncesinde Vidsel‘e dair “600 Kişilik Nüfusu İle Oteli Olan Vidsel’in Sırrı Ne” yazımızı da okuyabilirsiniz.