Hafta sonu ne yapsak diyenler için önerim yola çıkın oluyor? Harekette bereket vardır mottosu ile hafta sonu tatilleri için planlar yapmakta fayda var. Malum hafta sonunun gelmesi ile bitmesi bir oluyor. Benim gibi hafta sonu tatilinde kaçamak yerleri arayanlar için önerilerimden biri Yunanistan‘ın sınır şehri Dedeağaç (Alexandroupoli) oluyor. Eğer Şengen vizeniz ve aracınız için de yeşil sigortanız varsa senede bir kaç hafta sonu için İstanbul Dedeağaç rotası yapılabilir. Zira bu yol üzerinde benim gibi etobur ve tatlı severler için şahane duraklar var. Türkiye‘de ayrı Yunanistan tarafında ise ayrı lezzetler sizi bekliyor. Ama vizesi olmayanlar da bu rotanın Yunanistan’a kadar olan kısmını yapabilir.
İstanbul Dedeağaç rotası bir nevi yemek severlerin İpek Yolu desem abartmış olmam. Satır et köfteler, ciğerciler, tatlı durakları, efsane peynirciler… Resmen yazarken bile ağzımın suyu aktı. Resmen bu yola çıkmadan önce biraz diyet yapmakta fayda var. Ben size İstanbul’dan Dedeağaç’a gidiş geliş hikayemizi ve yol üstündeki lezzet duraklarını anlatacağım. Malum bir otomobil yolculuğunu zevkli kılan yoldaki lezzet duraklarıdır. İşte size İstanbul’dan Dedeağaç’a 2 gün 1 gecelik gezi notlarımız.
instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam
İstanbul’dan Dedeağaç’a Nasıl Gittik?
Öncelikle bu yolculuğa ne vesile ile çıktığımız anlatayım. Mazda’nın yeni kompakt SUV’u CX-3’ü test etmek için İstanbul’dan Dedeağaç’a doğru yola koyulduk. Otomobil ile ilgili izlenimlerimi “Mazda CX-3 Dizel Otomatik Nasıl? Dedeağaç Test Sürüşü” yazımda okuyabilirsiniz.
İstanbul Dedeağaç Rotası
Biz yolculuğumuza İstanbul Yeşilköy’deki WOW Airport Hotel’den başladık. Buradan E-5 üzerinden İpsala sınır kapısına doğru bir rota belirledik. Yeşilköy’den İpsala sınır kapısı 249 km sürüyor.
Yunanistan’a Araba ile Gidecekler Dikkat!
Tabi yola çıkmadan önce pasaportunuz ve Schengen vizenizi aldığınızdan emin olun. Çoğu kişi bana sorduğu için söylemekte fayda var, vizenizi illa da Yunanistan’dan almanız gerekmiyor. Ben şimdiye kadar hep Fransa’da aldığım Schengen vizemle Yunanistan’a giriş yaptım.
Yunanistan’a otomobille gidecekler için öncelikle triptik belgesi de denilen araç sigortasını yaptırmış olmanız gerekiyor. Bunu kendi sigorta şirketinizden çok kolay bir şekilde halledebilirsiniz. 15 günlük sigorta 47 euro civarı bir meblağ tutuyor. Süre arttıkça fiyat artıyor.
Eskiden uluslararası ehliyet diye bir bela vardı. Aslında hiçbir işe yaramayan bu uluslararası ehliyet için gidip TURİNG’e 415 TL ödüyordunuz. Neyse ki yeni ehliyetler artık AB’de geçerli. Yen ehliyet nasıl alınır? Triptik belgesi kaç gün için kaç para gibi tüm bilgileri
Yeni Ehliyet Alma Süreci ve Araba ile Yurt Dışı Gezisi başlıklı yazımda detaylı şekilde açıkladım.
İlk Mola Yeri: Yurdanurlar Köfte
Belgeleriniz tamam ise yolumuza koyulabiliriz. Yeşilköy’den Beylikdüzü üzerinden yola koyulduktan sonra ilk mola noktamız Marmara Ereğlisi’ndeki Yurdanurlar Köfte oluyor. Burası Yeşilköy’den 127,3 km uzaklıkta. Yani İstanbul Yunanistan arasında yolun tam ortaları desek yeridir. Burayı yolda farketmeme gibi bir lüksünüz yok. Zira işletmenin sahibi eski bir Airbus A300 uçağını mekanın bahçesine getirtmiş. Bu dev uçak da yakında içinde Tekirdağ köftesinin tadına bakabileceğeniz bir restaurant olacak.
Buranın bir ilginç yanı da bahçesindeki hayvanlar. Özellikle tavus kuşu güzelliği ile dikkat çekiyor. Tabi beni görünce utanıp kapandı 🙂 Burası hafta sonu kahvaltıları ve sonrasında da Tekirdağ köftesi tatmak için güzel bir yer. Açıkçası dekorasyonu da oldukça iyi. Ancak fiyatlar bence biraz pahalı. Biz burada çayımızı içip yola koyulduk. Mekan hakkında daha detaylı bilgiyi “Tekirdağ Yurdanurlar Köfte: O Uçak Buraya İnecek” yazımda okuyabilirsiniz.
Çay molamızdan sonra yola yeniden koyuluyoruz. Bir sonraki durağımız için yaklaşık 90 km daha direksiyon salladık. 218,8. km’de Çamlıbel Resturant’a ulaştık.
Keşan’da Bir Et Molası: Çamlıbel Restaurant- Satır Et
Burası yine yol kenarında güzel yemyeşil bahçesi olan bir yer. Edirne Keşan’daki bu lezzet durağında satır et köfte, pirzola, bonfile ve ciğer sarmanın tadına baktık. Açıkçası hepsi çok leziz. Ancak ben özellikle ciğer sarmaya bayıldım. Manda yoğurdu da yine etlerle birlikte çok güzel gidiyor. Talı olarak da peynir tatlısını denedim. Açıkçası ben bu tatlıyı çok fazla sevemiyorum.
Sınır Araba ile Çok Daha Hızlı Geçiliyor
Yemek molasından sonra yeniden arabalara binip yola koyulduk. Ekibin bir kısmı buradan otobüsle devam ederken ben otomobille yola devam ettim. Otomobille 20 km’lik bir yolculuk sonrası kendimizi İpsala sınır kapısında bulduk. Buradan araba ile önce Türk tarafını sonra da Yunan tarafını geçmemiz yarım saat bile sürmedi. Ancak otobüs ile geçenler yaklaşık 2-3 saat bir bekleyişten sonra sınırı geçebildiler.
İpsala’yı geçtikten sonra Dedeağaç yaklaşık 40 km uzaklıkta yer alıyor. Burası oldukça ufak ve güzel bir şehir. Deniz kenarında yer alan Dedeağaç’ın en meşhur ve tarihi yeri 1800 yılında yapılan Deniz Feneri. Şehrin tarihi çok da eski değil. Eskiden bir balıkçı kasabası iken 1878 yılında Ruslar tarafından şehirleştiriliyor. Dedeağaç adını 1500’li yıllarda gelen dervişlerden şuanki Alexandroupoli adını ise Yunan Kralı Alexandros’tan alıyor. Şehrin en işlek caddesi Dimokratias Caddesi. Burada birçok balık restaurantları, kafeler, mağazalar sizi bekliyor. Hepsi de çok güzel dekore edilmişler. Buranın bir alt paraleli de denize nazır bir cadde.
Dedeağaç’ta Nerede Kaldık? Dedeağaç Otelleri
Biz Dedeağaç’ta Astır Egnetia Alexandrouplis Hotel’de kaldık. Burası deniz kenarında oldukça lüks bir otel. Açıkçası 2 kişi için bir oda fiyatı yaklaşık 328 TL’ye denk geliyor. Tabi otelin doluluk durumuna göre daha ucuz oda da denk getirmeniz mümkün. Ya da illa bu kadar lüks bir otelde kalmanıza gerek yok.
Otel’in İletişim Bilgileri
ASTIR * EGNATIA ALEXANDROUPOLIS
GR 68100
Egnatia Park, Alexandroupoli
+30 25510 38000
http://www.astiregnatia.com/tr/index.html
Dedeağaç Plajları
Kaldığımız otelin kendi plajı vardı. Ancak bu denize nazır şehirde bizimkisi gibi lüks bir otelde kalmıyorsanız güzel plajlar için Makri’ye gitmeniz gerekiyor. Burada birçok beach club var. Fiyatlar ise tabii de Ege’nin diğer tarafına kıyasla ciddi derecede ucuz. Bizim Makri’ye gidecek hem zamanımız yoktu hem de maalesef ziyaretim sırasında hava durumu biraz yağmurlu idi. Hal böyle olunca Dedeağaç’ın plajlarını deneyimlemek bir sonraki seyahatime kaldı.
Akşam Yemeği İçin Dedeağaç Nisiotiko Taverna
Oteldeki istirahatımızın ardından yürüyerek Dedeağaç’ta akşam yemeği yiyeceğimiz Nisiotiko Taverna’ya gidiyoruz. Burası otelimizden yaklaşık 10 dk. yürüme mesafesinde. Dimokratias Caddesi’nin ara sokaklarından birinde yer alıyor. İşletmenin sahibi Stogios Kyriakos’un eşi İzmirli ve Türkçe biliyor. Yani aslında yabancı damadın mekanındayız. İşletmede hem Türkçe bilen garsonlar var hem de Türkçe menü de mevcut.
Burası Dedeağaç’ın en bilinen restaurantlarından biri ve şehrin ortalamasına göre biraz pahalı bir restaurant. Ancak şunu söylemeliyim ki yediğimiz herşey çok güzeldi. Ben Yunanistan’a gideceklere her fırsatta kabak kızartmanın tadına bakmalarını öneriyorum. İnce doğranmış kabaklar bir nevi cips gibi geliyor önünüze ve damağınızı çatır çatır çatlatıyor. Burada yediğim feta sahanaki (Sağanda feta- Feta Yunan beyaz peyniri oluyor) de akıllara zarar bir lezzet bence. Ayrıca kuru cacık da Yunan mutfağında çok takdir ettiğim bir lezzet.
Nisiotiko Taverna’da sadece mezelerle yetinmedik. Açıkçası tüm gece gelen balık ve deniz ürünleri ile midemiz bir nevi akvaryuma döndü. Şunun tadı da kötüydü diyebileceğim bir lezzet yok. Belki sonrasında gelen tatlılar tam benlik değildi diyebilirim. Ben böyle bir balık ziyafetinden sonra sıcak helvayı ya da dondurmalı irmik tatlısını tercih ederdim:)
(Alexandroupoli) Dedeağaç Gece Hayatı
Akşam yemeğinden sonra Yunan eğlencesine dalmak isteyenler için doğru adres Dimokratias Caddesi. Ben açıkçası çok yorgun olduğum için geceyi otelde istirahat ile geçirdim. Ancak şunu söylemeliyim ki bu caddeki kafelerin bir kısmı gece 12’den sonra Buzukiya (Yunan müzikleri) çalan mekanlara dönüşüyor ve saat sabah 6’lara kadar eğlence devam ediyor.
Ertesi gün yola koyulmadan önce hem hediyelik eşya almak hem de Yunanistan’ın meşhur frappe’sini içmek için yolum yine Dimokratias Caddesi’ne düştü. Burada Soho adlı bir kafeye oturduk. Frappe Yunanistan’da nescafe ile yapılıyor. İsteğinize göre süt ve şeker de ekleniyor. Bizdeki gibi kremalı gelmiyor. Ben bu sefer frappe yerine soğuk espresso (freddo espresso) aldım. Siz daha sipariş vermeden burada masaya bir şişe su ve ortaya kurabiyeler ücretsiz olarak geliyor. Yaklaşık 3 Euro gibi ücret ediyorsunuz soğuk espresso’ya. Soho Dedeağaç ortalamasına göre biraz pahalı bir yer. Dedeağaç’ta 1 1,5 eurolara da soğuk espresso içebileceğiniz yerler bulmak mümkün.
Hediyelik eşya dükkanları da yine bu caddede. Ben Yunanistan’a gelince özellikle Kavala kurabiyesi almayı seviyorum. Dedeağaç’a özel ekstra şunu alın diyebileceğim birşey bulamadım açıkçası.
3 Gün Kalmadan Duty Free Sakat !
Dedeağaç’ta geçen kısa sürenin sonunda yeniden yola koyulduk. İpsala sınır kapısını bu sefer otobüsle olmamıza rağmen oldukça hızlı geçtik. Burada en fazla zamanı Duty Free’de geçirdik. Açıkçası şunu bilmenizde fayda var: Eğer 3 günden az Yunanistan’da kaldıysanız Duty Free’den alkol vb. ürünler almanız yasak. Yunan Duty Free’si sonuçta bunu sorun etmiyor. Ancak Türkiye’de Gümrük’te sorun yaşama ihtimaliniz var. Biz yaşamadık ama böyle bir durum var. Zaten Türkiye tarafındaki Duty Free 3 günün altında konaklama yapılmadıysa size satış yapmıyor.
Peynir Almadan İstanbul’a Dönülmez
İpsala’dan tekrar Türkiye’ye geçtikten sonra ilk mola noktamız 52,5 km uzaklıktaki Malkara’daki Yaman Peynircilik oluyor. Benim gibi bir peynir aşığı iseniz burada kendinizi çok mutlu edebilirsiniz. Peynirleri oldukça leziz. Fiyatlar ise çok ucuz değil ama İstanbul’daki marketlerde bilmediğiniz birçok peynire göre yine de iyi.
Meydan Köfte & Çorba
Peynir alışverişimizden sonra yeniden yola koyuluyoruz. Bir sonraki mola noktamız ise İpsala’dan 111, Yaman Peynircilik’ten ise yaklaşık 58 km uzaklıktaki Meydan Köfte Çorba oluyor. Burada çorba ile başlayıp, köfte, salata ve manda yoğurdunun tatlarına baktık. Açıkçası köfte öyle çok da matah sayılmazdı. Manda yoğurdu gayet güzeldi.
Burada en beğendiğim lezzet ise hayrabolu tatlısı idi. Görüntü olarak kemalpaşa tatlısını andırıyor. Açıkçası ben kemalpaşa tatlısını pek sevmem. Ancak bu talı tahin ve fındık parçaları ile servis ediliyor. Hal böyle olunca bir anda akıllara zarar bir lezzet ortaya çıkıyor. Açıkçası yazıyı yazarken aklıma gelince acayip canım çekti 🙂
Son yemek molamızdan sonra ise İstanbul’a doğru yeniden yola koyulduk. Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuk sonrasında ise evlerimizde idik.
Özetle İstanbul’dan Dedeağaç’a Otomobille Giderken Yapılması Gerekenler
- Shengen vizesi, triptik belgesi ve uluslararası ehliyeti unutmayın
- Yurdanurlar Köfte’de mola verip hem bahçedeki devasa uçak restaurantı hem de tavus kuşunu görün
- Çamlıbel Restaurant’ta satır et ve enfes lezzet ciğer sarmayı tatmadan geçmeyin
- Nisiotiko Taverna’da en azından kabak kızartma ve feta sahaniki’yi tadın
- Dimokriotis Caddesi’nde bir kafede frappe ya da soğuk espresso keyfi yapın
- Malkara’da Yamanlar Peynircilik’te peynir alışverişi yapın
- Tekirdağ’da mada yoğurdu ve hayrabolu tatlısını tatmadan yolculuğunuzu tamamlamayın
Bu yazılar da ilginizi çekebilir
Thassos Adası : Buralar eskiden hep Türk doluydu
Thasos Adası Gezilecek ve Görülecek Yerler | Taşoz Gezi Rehberi
Thasos Adası Plajları Rehberi
Burnumuzun Dibindeki Cennet Ada: Thassos Adası
Kavala 1 Günde Nasıl Gezilir? (Kavala Seyahat Rehberi)
Dedeağaç Gezi Rehberi
[…] İstanbul’dan Dedeağaç’a Araba ile Lezzet Durakları […]