Fransa’nın Paris’ten sonra en hareketli havalimanı Nice Cote D’Azur’a vardığımızda otoparkta Yeni Audi Sportback’ler bizi bekliyordu. Daha önce üç kapılı versiyonlarını test etme fırsatı bulduğumuz A3’lerin beş kapılı Sportback versiyonları gelecek yıl Mart ayına kadar Türkiye’ye gelmeyeceği için otomobilleri test etmek amacıyla Monaco’ya gitmiştik. Belki de onca çabamızın farkında olan bu othttps://cokgezenadam.com/nice-gezilecek-yerler/omobiller, ilk defa tamamen LED lambalardan oluşan yeni farlarıyla sanki bize göz kırpıyorlardı. Bir önceki Audi A3’e göre çok daha sert ve agresif hatlara sahip otomobil hakkında kısa bir bilgilendirme aldıktan sonra havalimanından Monaco’ya doğru yola koyulduk.
Nice’den Monaco’ya gitmek istediğinizde karşınıza üç yol alternatifi çıkıyor. Bunlardan en kısası olan otoyolu seçerseniz Monaco’ya varışınız yaklaşık 40 dakika sürüyor. Diğer iki alternatif 20-30 dakika daha uzun sürse de görsel ziyafet anlamında çok daha cazip seçenekler. Biz Nice’in meşhur sahil yolu Promenade des Anglais üzerinden geçerek kenti terk ettik. Ville Franche ve Eze Sur Mer gibi küçük kasabaları geçerek Monaco’ya gitmeyi tercih ettik.
Bu iki kasaba kışın inzivaya çekilip roman yazmak isteyenler, yazın da deniz ve sıcağın tadını çıkarmak isteyenler için şiddetle önerilir. Bu yol üzerindeki duraklardan St. Jean Cap Ferrat, uzun süreli bölgeyi ziyaret edenlerin yaz döneminde muhakkak uğraması gereken eşsiz bir yarımada. Saklı plajları ve muazzam malikâneleri ile Monaco civarına gelip de burayı es geçmek büyük bir kayıp olur. Tabii Nice-Monaco yolculuğu esnasında bir saatten fazla boş zamanınız varsa.
Nice’den Monaco’ya gitmenin bir diğer yolu da yine Promenade des Anglais üzerinden Nice’i terk edip önce Eze Village’a sonra da Monaco’ya ulaşmak. Bu yol tepelerden giderek Monaco’ya ulaşmanızı sağladığı için eşsiz bir deniz manzarası ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Ancak otomobili kullananların bu manzaranın büyüsüne kapılmamalarında fayda var. Zira aşağısı uçurum. Bu rotada Eze Village muhakkak uğranması gereken bir destinasyon. Kale içerisinde gizli 500 metre yükseklikteki bu orta çağ kasabasının eşsiz manzarası İsveç Prensi William’ın bile aklını başından alır. Bu yüzden Prens, krallıktan feragat ederek 1923–53 yılları arasında burada yaşar.
Eğer siz bir gün buraya gider ve sonra arkadaşlarınızın da burayı bulmasını isterseniz yapmanız gereken tek şey, buranın fotoğrafını çekmek ve arkadaşlarınıza göndermek. Sonra arkadaşlarınız “my Audi” hesaplarına bu resmi yükleyerek otomobilden bu resmi seçebilir ve otomobilin navigasyonu sizi buraya götürebilir. Tabii bunun için arkadaşlarınızın Yeni Audi A3 sahibi olması gibi küçük bir detay var. Bu küçük detaylar bir yana, test ettiğimiz yeni Audi A3’ün yeni multimedya özelliği, test sırasında bizi en çok etkileyen yanı oldu.
Otomobilde hem normal navigasyon hem de Google map bulunuyor. Türkçe olarak otomobile sesli komut verebiliyorsunuz. Facebook, Tweeter gibi sosyal ağlara bağlanabiliyor, ilgilendiğiniz haberleri okuyabiliyorsunuz. Hatta isterseniz otomobil sizin için bu haberleri okuyor. Ayrıca yakındaki benzin istasyonlarını hatta uyguladıkları fiyatları bile görebiliyorsunuz. En pahalı benzini kullanan Türkiye’de bu özelliğin ne kadar ilgi göreceğini varın siz düşünün. Daha önce Yeni A6’larda gördüğümüz parmak ile yazı yazma özelliği bu otomobilde de mevcut. Üstelik bu modelde ilk defa yazıyı ayrı bir alana değil, kontrol butonunun üzerine yazabiliyorsunuz. MMI Touch ekranı ise kapattığınızda gizlenerek ortadan kayboluyor. Bu segmentte A3’ün rakipleri sabit ekran kullanıyor. Tüm bu özellikler en üst donanım paketinde sunulan opsiyonlar. Bizim Monaco’da test ettiğimiz birçok uygulamanın ise Türkiye’de olup olmayacağı kesin değil.
Doğuş Otomotiv lansmanın yapılacağı Mart ayına kadar navigasyon için gerekli izinler, uygulamalar için de gerekli ortaklar için görüşmelerini sürdürecek. Test ettiğimiz modeldeki uygulamaların birçoğunun Türkiye’ye adapte edilememesi, üst donanım paketini satma anlamında Doğuş Otomotiv’in elini zayıflatabilir.
Öte yandan Monaco’ya ulaştıktan sonra otomobilin limitlerini biraz daha sorgulayabilmek adına yeni 1,4 TSI 140 beygirlik gerektiğinde dört silindiri iki silindire düşüren COD teknolojili Audi A3 Sportback’i Sospel yollarına sürdük. Yaklaşık 80 km’lik bir parkurda özellikle 1000 metrelik tepenin tırmanış ve iniş etapları oldukça keyifliydi. Bol keskin virajlı tırmanış ve inişlerde bile otomobilin performansı premium bir otomobile yakışır düzeydeydi. Üstelik otomobilin dört silindirden iki silindire düştüğünü aracın gösterge ekranında yazmasa, anlamanız pek de mümkün olmuyor. Bu özellik otomobilin yakıt tüketimini de düşürüyor.