Eskiden yurtdışı tatili yapmak pek de pahalı olmayabiliyordu. Tabi Euro’nun ve doların TL karşısında bu derece ralli yapmadığı günlerde. O günlerden birinde pusuya yatmış ucuza uçak biletimi almış tatile gitmiştim. Size uçak bileti de dahil yaklaşık 700 TL’ye Avrupa‘nın en güzel şehirlerinden biri olan Budapeşte’de nasıl tatil yaptığımı anlatacağım. Tabi bu rakama vize ücreti dahil değil. Macaristan‘ın başkenti Budapeşte Schengen’e tabi ve benim gibi uzun vizeniz varsa bu tatil masraf kalemlerinizde yer almıyor. Neyse dönelim benim bu başı biraz talihsiz başlasa da çok güzel geçen Budapeşte gezimin hikayesine.

Yılbaşına sürekli evde giren biri olarak bu kısır döngüyü kırmaya niyetliydim. Üstelik de kullanmazsam yanacak millerim vardı. Nereye gitsem diye düşünmeye başladım. Sonuçta tatil için sadece 4 günüm vardı. Derken yıllar önce yarım günlüğüne uğradığım ve bir gün yine geleceğim dediğim Budapeşte aklıma geldi. Türkiye‘den sadece 1 buçuk saat uçuş mesafesinde yer alan Bu Orta Avrupa şehrine gitmeye karar verdim. Sonra’da Budapeşte’de gezilmesi gereken yerler, Budapeşte’de nerede ne yenir ne içilir, Budapeşte gece hayatı gibi konularda ciddi bir aratırma yapıp koyulduk yollara.  

instagram hesabımı takip edin –> @cokgezenadam

Budapeşte manzarası

Sonra bana eşlik etmesi için arkadaşım Ahmet’i aradım. 31 Aralık perşembe günü öğlen 11:50’ye uçak biletlerimizi aldık. Dönüşümüz ise 3 Ocak Pazar saat 20:00’de olacaktı. Yani dolu dolu 3 buçuk gün bizi bekliyordu. Gitmeden blog taramalarını, gezgin arkadaşlardan tüyoları almayı bitirip güzel bir dosya oluşturdum. Açıkçası çıkardığım notlardaki her yeri maalesef gezmeyi zamanım yetmedi ancak yettiği kadarını sizlere anlatacağım. Bu yazıda biraz daha çok ben 3 günde Budapeşte’yi nasıl gezdim‘i anlatacağım. Ayrıca bir diğer yazıda da size bu yazımda detayına pek giremediğim yerleri Budapeşte Gezi Rehberi olarak anlatacağım.

Budapeşte’ye Gitmeden Önce Bilmeniz Gerekenler

Burada gezi notlarımı paylaşmadan önce Budapeşte’ye dair bilmeniz gereken önemli bilgilere geçeyim. Macaristan’ın başkenti Budapeşte, aslında Buda ve Peşte adında iki ayrı bölümden oluşuyor. Tuna’nın düz olan bölümü Peşte, tepelik olan kısmı Buda. Daha çok turistik alanların olduğu yer Peşte, halkın daha çok yaşadığı yer Buda. Ama bu Buda’da turistik bir yer demek anlamına gelmesin.

Gezeceğiniz her yerin muhakkak Macarca ismini de yanınızda bulundurun. Çünkü çoğunun Türkçe ya da İngilizce karşılıkları ile pek bir benzerlikleri yok.

Budapeşte para birimi HUF

Para birimleri Euro değil Forint. Kısaca HUF (HUngarian Forint). 100 HUF kabaca 1 TL yapıyordu. İki sıfır atınca TL oluyor yani hesaplaması kolaydı. Ancak Forint de Türk Lirası’na karşı değer kazananlardan oldu. Kasım 2017 itibari ile 1 TL 68 HUF idi. Aralık 2018’de ise 55 HUF. Resmen paramız kısa sürede HUF’a karşı da ciddi değer kaybetti. 

Şehir oldukça güvenli. Kaldığımız günler boyunca bir tane kavgaya bile denk gelmedik.

Budapeşte’de Nerede Kaldık: Günlüğü 30 Euro’ya Szinkron Hotel’de kaldım. Şehrin oldukça merkezi bir yerinde. Bence şehirde fiyat kalite anlamında bu otelden daha iyi bir yer olamaz. Bu kadar merkezi ve ucuz yer bulan olursa bana da haber versin lütfen. (Not: Bu hotel artık Booking.com’da yer almıyor. Adı da değişmiş)

Budapeşte'de nerede kalınır
Avenue Hostel

Açıkçası Mayıs 2017’de Octogon Meydanı’nda Avenue Hostel diye bir hostelde kaldım. Burası şimdiye kadar kaldığım en iyi hostel. (Sonrasında Lizbon’da daha iyi bir hostel de keşfettim.) Booking’de de puanı 9.0. Daha iyisini bulana kadar Budapeşte’deki yeni adresim burası.

Budapeşte’ye Nasıl Gittik: Şehre Pegasus ve THY ile direkt uçuşlar var. Ben mevcut millerim nedeniyle THY’i tercih ettim.

Havalimanından Budapeşte’ye Ulaşım: Taksi (8000 HUF), havalimanı servisi (Gidiş dönüş 4500 HUF), Uber (4000 HUF) ve toplu taşıma (520 HUF) alternatifleri mevcut.

Bu bilgilerden sonra gelelim Budapeşte’yi nasıl gezdiğimize…

Sıfırıncı Gün Perşembe (31 Aralık 2015)

Açıkçası ilk gün hedefimiz 11:50 uçağı ile Budapeşte’ye uçmak ve öğlen saatlerinde otele yerleşmekti. Sonrasında şehri keşfe çıkıp, akşam da yılbaşı eğlencesi için çeşitli alternatiflerin arasından bir yer belirleyecektik. Ancak yoğun kar yağışı nedeniyle 10 saatlik bir rötar yaşayınca bizim Budapeşte’ye ulaşmamız Türkiye saati ile gece 12:30’u (Macaristan saati ile 11:30) buldu. Bu yüzden dolayı bugünü sıfırıncı gün olarak adlandırıyorum. Bu 10 saatlik rötarın öyküsünü ayrıca THY ile 10 Saatlik Rötarın Hikayesi: Yılbaşına Uçakta Girmek” yazımda okuyabilirsiniz.

Kazincy Caddesi (Kazincy Utca)

Otele yerleştiğimizde artık çok yorgunduk ve sadece Yahudi mahallesi olarak adlandırılan bölgeye kısa bir tura çıktık. Burada özellikle Kazinczy Utca (Kazinczy Caddesi) boyunca bir keşif yaptık.

Açıkçası şehrin en meşhur harabe barı olan Szimple Kert‘in de yer aldığı bu cadde özellikle gece vakti uğranması gereken adreslerden birisi. Tabi ilk günün yorgunluğu ile ilk gün pek bir gezemeden uyuduk.

Birinci Gün Cuma (1 Ocak 2016)

Nereleri Gezdik: Vörösmarty Meydanı, St. Istvan Bazilikası ve önündeki çarşı, Andrassy Utca (Caddesi), Opera Binası, Octogon Meydanı, Terör Müzesi (Terror Haza), Dohany Sokağı Sinegogu (Dohány utcai zsinagóga), Küçük Prenses Heykeli (Kiskirálylány), Zincirli Köprü (Szechny Lancid), Buda Kale Tepesi (Budai Varhegyed) , Kraliyet Sarayı (Kiraly Palota), Matthias Kilisesi (Matyas Templom), Balıkçı Burcu (Fisherman’s Bastion – Halaszbastya), Buda Kalesi Labirenti (Labirintus)

Nerelerde Yemek Yedik: Kahvaltı Starbucks, Akşam yemeği Karavan

Akşam Nerelere Gittik: Szimple Kert, Instant

Kaç adım attık: 23 bin 881 adım (Yaklaşık 15 km)

İlk günün yorgunluğunu atıp sabah erkenden kalktık ve Free Tourist Tour (Bedava Yürüyüş Turu) için yola koyulduk. Lokal bir rehber size 2 buçuk saat boyunca şehrin önemli yerlerini gezdiriyor. Turun bitiminde de siz ona bahşiş veriyorsunuz. Açıkçası bu tur sayesinde hem şehrin tarihi yerlerini daha efektif gezebilir hem de yeni insanlarla tanışabilirsiniz. Günde 10:30 ve 14:30 olmak üzere 2 defa yapılıyor.

Biz de otelden yürüyerek 15 dk’da turun başladığı Vörösmarty Meydanı’na geldik. Tur rehberinin gelmesini 3 Brezilyalı 2 de Avusturyalı turist ile bekledik ancak rehber gelmedi. (O gün meğer çalışmıyorlarmış) Yılbaşı sabahı saat 10 buçuk saatlerinde Budapeşte’de kahvaltı yapacak yer bulmaya çalıştık ancak yerlerin birçoğu kapalıydı. (Pek sevmeme rağmen McDonalds’ı bile denedik ama kapalı idi.)

Neyse ki Starbucks imdadımıza yetişti. Karnımızı doyurduktan sonra hop on hop off satan çocuklardan bir sonraki gün için tur indirimli bilet satın aldık. Biletlerin fiyatı 6000 HUF ama bir gün önce alırsanız 5500 HUF oluyor. Bu biletler 2 gün boyunca hem Hop on Hop Off’un sarı ve kırmızı turlarındaki otobüslerde hem de Tuna’daki tekne turlarında geçerli.

Aziz Stephan (Szent Istvan) Bazilikası

Buradan ilk durağımız St Istvan Bazilikası oldu. Açıkçası şehrin en güzel yapılarından biri olan bu bazilikanın önünce de çok güzel bir pazar alanı mevcut. Burada yerel yemekler ve eşyalar da satın alabiliyorsunuz. Hem pazarı hem de bazilikanın içini gezdik. Bazilikayı ziyaret ücretli. 200 HUF (2TL) ödüyorsunuz. Ayrıca üst katına çıkmak için de ayrı bir ücret ödüyorsunuz.

Andrassy Caddesi (Andrassy Utca): Hem Alışveriş Hem de Tarihi Gezi

St Istvan Bazilikası’ndan sonra köşedeki dörtyol ağzından kendimizi Budapeşte’nin Champs Elysée’si (Türkçedeki okunuşu ile Şanzelize’si) Andrassy Utca’ya (Andrassy Caddesi) attık. Bu cadde meşhur Kahramanlar Meydanı’na kadar devam eden lüks mağazaların da sıra sıra dizildiği bir cadde. Hatta birçok büyükelçilik binası da bu caddenin Kahramanlar Meydanı yakınlarında olan bölümünde yer alıyor. Bu cadde üzerinde birçok önemli tarihi bina bulunuyor.

Terör Müzesi (Terror Haza)

Bizim buradaki hedefimiz benden önce Budapeşte’ye giden bir arkadaşımın tavsiyesi olan Terör Müzesi (Terror Haza) idi.

Terör Müzesi’ne doğru giderken ilk olarak Budapeşte Opera Binası’nı ve onun yanındaki tarihi Callas Restaurant’ı ziyaret ettik.

Opera izlemeye maalesef pek vaktimiz yoktu. Kısa bir ziyaret oldu bizimkisi. Ardından meşhur Octogon Meydanı’nı geçtik. Ardından da Terör Müzesi’ne ulaştık. Maalesef biz bu müzenin de dışından bakmakla yetinebildik zira o gün burası da kapalı idi.

Ama dışı bile sizi etkilemeye yetiyor. Bir de içine girebilseydik neler olacaktı kim bilir:)

Buranın hemen yanındaki bina bizi şaşırttı. Müzenin komşusu Yunus Emre Enstitüsü idi.

Ayrıca buradan otelimize dönerken yemek ve kahve için bir iki yer tespitinde bulunduk. Açıkçası bu mekanları deneme fırsatımız olmadı. Ama gözümüz tuttu. Bunlardan ilki müzenin 20-30 metre mesafesindeki Eco Cafe. Oldukça güzel ve nezih bir kafe. Fiyatları da Budapeşte için makul.

Yemek için keşfimiz ise Octogon Meydanı’nda Bellozzo adlı bir pizzacı. Açıkçası yeni yemekleri denemeye pek cesaret edemeyenlerdenseniz pizza her zaman her yerde hayat kurtarıyor. Burasının pizza ve makarnaları gayet güzel ve fiyat olarak da şehrin en iyilerinden biri. Son gidişimde en favori mekanım oldu. Margarita pizza 900 HUF, peynirli makarna 1250 HUF idi. Üstelik lezzeti de gayet iyi.

Dohany Utcai Zsinagoga (Dohany Sokağı Sinagogu)

Dohany Utca Sinegogu

Akabinde aynı yoldan geri dönüp Andrassy Utca bitince Dohany Utca yolu üzerinden otelimize doğru yol aldık. Bu yol üstünde Dohany Sokağı Sinegogu’nu (Macarcası: Dohány utcai zsinagóga) ziyaret etme fırsatımız oldu.

Odada kısa bir soluklandıktan sonra yeniden Vörösmarty Meydanı’na Free Walking Tour’a katılmak için geldik. Ancak rehber gelmeyince biz de bizim gibi şehre yeni gelmiş Seçil, Seray ve Kübra ile şehri kendimiz keşfe çıktık. İlk olarak Tuna Nehri kıyısına doğru yol aldık.

Küçük Prenses Heykeli (Kiskirálylány)

Burada bizi Little Princess (Küçük Prenses- Macarcası: Kiskirálylány) heykeli karşıladı. Macar heykeltraş László Marton’un 5 yaşındaki kızından esinlenerek tasarladığı bu ödüllü heykeldeki kızın bacağını okşadığınızda şehre yeniden geleceğiniz söyleniyor. Ben de ne diyeyim riske girmedim. 🙂 Tuna nehri kıyısındaki bu heykel Buda Kalesi’nin tam karşısında yer alıyor. Bu heykeli Buda Kalesi manzarası ile bir kareye almayı unutmayın.

Zincirli Köprü (Szechny Lancid)

Bu heykelin yanından hemen meşhur Zincirli Köprü (Szechny Lancid)’den geçtik. Bu köprünün de çok ilginç bir hikayesi var. Bu hikayeyi size Budapeşte’de gezilecek yerler bölümünde daha detaylı anlatacağım. Zincirli Köprü’den yürüyerek Peşte’den Buda tarafına geçtik.

Buradan Buda Kale Tepesi (Varhegy) bölgesine çıkmak için 3 alternatifiniz var. Bunlardan ilki hop on hop off tur otobüsleri. İkincisi fünikiler, üçüncüsü de yürümek. Yürümek yaklaşık 7-8 dk sürüyor. Bizi yürümeyi tercih ettik. Çünkü her katta ayrı fotolar çekme imkanınız oluyor.

Buda Kale Tepesi (Budai Varhegyed)

Buda Kale Tepesi, bana matruşka bebeklerini hatırlattı. Saray içinde saray, bir güzel yapıyı geçip yeni bir güzelliğe açıldığınız bir yer.

Burada Kraliyet Sarayı (Kiraly Palota), Mattias Kilisesi (Matyas Templom), Balıkçı Burcu-Tabyası (Fisherman’s Bastion – Halaszbastya)’yi ziyaret ettik.

Özellikle Mattias Kilisesi ve onun önündeki Balıkçı Tabyası gece aydınlatmasında ayrı bir güzel. Balıkçı Tabyası’ndan Tuna’nın karşı tarafında yer alan Parlamento Binası’na doğru manzaranın tadını akşam vakti çıkarmanın keyfi anlatılmaz yaşanır.

Labirintus (Buda Kalesi Labirentleri)

Burada ayrıca kapalı olduğu için ziyaret edemediğimiz bir yer de Labirintus (Buda Kalesi Labirentleri) Burası bir yıl boyunca kapalıymış. Bu labirentler bir dönem Macar Kralı Mattias tarafından Vlad Tepes nam-ı değer Drakula’nın da esir tutulduğu yer altı labirenti.

Akşam Yemeği Durağı: Karavan

Kale bölgesi gezisini bitirdikten sonra otelimize geri dönüp kısa bir dinlenmeden sonra yemek yemek için Kazinczy Caddesi’nde yer alan Karavan‘a gittik. Burası sokak yemekleri konseptinin uygulandığı ilginç bir mekan. Burada her zevke göre yemek yapan bir yer mevcut. Bir tarafta burger satanlar, bir tarafta lango yapanlar, başka bir tarafta da Thai mutfağı. Açıkçası ben burada Thai yemekleri yapan bir restauranttan tavuklu kızarmış pirinç yedim. Oldukça da güzeldi. Sonrasında da Macarların meşhur langoşunun tadına baktım.

Budapeşte’de İlk Gece Nerelere Gittik?

Szimple Kert

Karnımızı doyurduktan sonra Szimple Kert’e gittik. Burası Macaristan’ın meşhur harabe bar konseptinin en meşhur örneği. Bu konsept komünizm sonrası ortaya çıkıyor. Avlulu evler,çöpten, hurdadan alınan objelerle donatıp bohem bir tarza sahip yerler üretmişler.

Çöp harabe dediğime bakmayın oldukça zevkli tasarlanmış bir yer. Görünce çok beğeneceksiniz. Bu mekanın önünde özellikle 11-12 arası ciddi kuyruklar oluşuyor. Öncesi ve sonrasında giriş çok daha kolay oluyor. Giriş ücretsiz. Fiyatlar ise gayet makul. Mekanı çok beğenmemize rağmen soğuk olduğu için kapalı bir mekan keşfetmek için bir arkadaşımın tavsiye ettiği Instant’a gittik.

Instant

Instant yer olarak Opera’ya oldukça yakın. Giriş ücreti 500 HUF, içeride vestiyer ise 300 HUF. Herhalde son dönemlerde gördüğüm en ilginç mekanlardan biri desem yanlış olmaz. 3 katlı bir mekan. Her katta ayrı ayrı odalar var. Her odada ayrı ayrı modda eğlenceler var. Avluda canlı müzik olurken yanda bir odada başka bir DJ, üstte ayrı bir odada ise ayrı bir DJ çalabiliyor. Herkes de sürekli oda oda geziyor. Bir nevi bir gecede kaç mekan gezdik konseptini tek bir mekandan çıkmadan yapabiliyorsunuz. Fiyatlar da oldukça makul. Yalnız kredi kartı geçmiyor. Yanınızda HUF olması lazım.

Not: Bu mekan 2017 yılında Fogaz ile birleşip taşındı. Konsept olarak Instant’ın eski formatını andırıyor. Birçok farklı odada farklı DJ performansları var. Üstelik giriş ücreti yok.

İkinci Gün Cumartesi (2 Ocak 2016)

Nereleri Gezdik: Hop on Hop Off Sarı Tur, Tuna Turu, St Gallert Tepesi, Özgürlük Heykeli (Szabadsag Szobor), Central Market Hall (Központi Vasarcsarnok)

Nerelerde Yemek Yedik: Kahvaltı: Mondi Pegseg Kahve: New York Cafe Akşam Yemeği: Aldi + Starbucks

Akşam Nerelere Gittik: Bali Cafe, Meter

Kaç adım attık: 21 bin 17 adım (Yaklaşık 15 km)

New York Cafe


Budapeşte’de ikinci günümüze otelimize çok yakın olan tarihi New York Cafe ile başlayalım dedik. Burada kahvaltının çok pahalı olduğunu bildiğimiz için hemen karşısında keşfettiğimiz Mondi Pegseg isimli fırında Nutellalı croissant‘lar ile leziz bir kahvaltı yaptık. Burası Macarların alışveriş yaptığı klasik bir fırın. İsterseniz Nutellalı croissantları ısıtıp veriyor. O zaman gerçekten damağınız çatlıyor. Fiyatlar da turistik bir yer olmadığı için gayet makul.

(Not: Eylül ayında tekrar gittiğimde bu pastanenin kapandığını gördüm. Sanırım nazar değdirdim. maşallah dediği 1 hafta yaşamaz mı bir insanın :)) )

Burada karnımızı doyurduktan sonra tarihi New York Cafe’ye kahve içmeye gittik. Burası Macarcası farklı olmayan nadir yerlerden bir tanesi. Mekan mimari olarak çok güzel. Zaten iddialarını da “Dünyanın En Güzel Kafesi” olarak dile getiriyorlar.

Fiyatlar gayet yüksek. Bir latte servis ile birlikte 2000 HUF’u (36 TL’yi) geçiyor. Üstelik de öyle çok damak çatlatan bir kahve değil. Bir kere ambiyansı görmek için gidilebilir. Zira kafenin içindeki işçilik kör edici seviyede:)

Hop on Hop Off Sarı Tur

Buradan Dohany Sinagog’una gidip 12:08’de Hop on Hop Off otobüsüne binerek sarı tura katıldık. Sarı tur 20 duraktan oluşuyor. Sinagog turun 3. durağı. Yaklaşık 1 saat 50 dk süren bu turda biz 17. durak olan Petofi Ter’de inip Tuna’da tekne turuna çıktık.

Tuna’da Tekne Turu

Otobüs bu durağa 13:35’te geliyor. Tekne ise 14:00’da kalkıyor. Tabi akşam 7’ye kadar her saat başı tekne tur oluyor. Tekneleri beklediğiniz yerlerde muhakkak bir bar ve wifi oluyor. Biz tekneyi beklerken içimiz ısınsın diye bir çay içtik. Burada ilk defa kahvesini bildiğim ama sallama çayından haberdar olmadığım Julius Meinl sallama çaylara denk geldim.

Yaklaşık 1 saat süren Tuna turunda hızlı davranıp cam kenarında bir yer kapmanızı öneririm. Yoksa manzaranın fotoğrafını çekmek pek de kolay olmuyor. Bu gezide yürürken farketmediğiniz birçok yapı daha olduğunu görüyor ve gezilecek yerler listenize ekliyorsunuz. Teknede rehberden de çok ilginç bilgiler öğreniyorsunuz. Bu tekne turlarının bir kısmı Margeret Adası’na kadar sürüyormuş. Ancak bizimkisi oraya kadar gelip geri dönenlerdendi.

Gellert Tepesi’ne (Gellert Hegy)

Bir saatlik turun sonrasında inip Erzsebet (Elizabeth) Köprüsü‘nü yürüyerek Peşte’den Buda’ya geçtik. Buradan hedefimiz Gellert Tepesi’ne (Gellert Hegy) çıkmaktı. Bunu yapmanın iki yolu var. Ya hop on hop off tur otobüsleri ya da 15 dk boyunca bu tepeye tırmanacaksınız. Biz tabi ki de yürümeyi tercih ettik.

İlk hedefimiz köprüden bize el sallayan heykeldi. St Gellert (Aziz Gerard) heykeli tepeye de adını veriyor. Peki kim bu Aziz Gerard. Ülkeye Hıristiyanlığı getiren bir papaz. Pagan isyanı sırasında bu tepeden aşağı atılarak öldürülüyor. Bu yüzden dolayı da tepeye onun adı veriliyor. Bu tepenin adı Osmanlı zamanında ise Gürz İlyas Bayırı olarak adlandırılıyor. Kendisi Gül Baba gibi Kanuni Sultan Süleyman ile birlikte savaşmış iki derviş. Burada da hayatlarını kaybetmişler.

Özgürlük Heykeli (Szabadsag Szobor)

Bu heykeli gördükten sonra tırmanmaya devam ediyoruz. Tabi tırmanırken de Buda’dan şehir manzarasının tadını çıkartıyoruz. En sonunda ise şehrin en yüksek tepesine ve buradaki meşhur Özgürlük heykeline ulaşıyoruz. Özgürlük Heykeli, oldukça ilginç bir hikayeye sahip.

Aslında komünizm dönemi yapısı. Macarlar, Komünizm sonrası ona ait ne varsa yok ediyor. Ancak bu heykele kıyamıyorlar. Bunun üzerine üç gün battaniye ile üstünü örtüp güya komünizmden arındırmışlar. Adını da Özgürlük heykeli (Szabadsag Szobor) yapmışlar.

Tepedeki turumuzu da tamamladıktan sonra bu sefer de otobüslerin geldiği yoldan tepeden aşağı inmeye başladık. Bu yol boyunca hediyelik eşyalar satan mağazalar sizi bekliyor. Fiyatları da şehir merkezinden biraz daha ucuz.

Elizabeth Kilisesi (Szent Erzsebet Plebanniatatemplom)

Elizabeth Kilisesi


Bu yoldan inip tekrar Erzsebet (Elizabeth) Köprüsü’nden geçerek Elizabeth Kilisesi’ne (Szent Erzsebet Plebanniatatemplom) ulaşıyoruz. Hem köprü hem de kilise adını 1207’de yılında doğup 1231’de ölen Macar Prensesi’nden alıyor.

Budapeşte’de Alışveriş İçin Durağımız: Central Market Hall (Központi Vasarcsarnok)

Bu kilisenin arkasında Vaci Utca’ya girip Central Market Hall’a doğru yol aldık. Burada Macarların da alışveriş yaptığı kapalı bir pazar yeri. Macarca adı ise Központi Vasarcsarnok. Ama tabi ki de biz gittiğimizde o da kapalı idi. Biz de burada bulduğumuz Aldi’den biraz peynir ve çok güzel çekirdekli tam buğdaylı ekmek aldık. Biraz da kuruyemiş aldıktan sonra Vaci Utca’dan Vörösmarty Meydanı’na yürüyüp Starbucks’a gidip kahvemizle Aldi’den aldığımız nevalelerimizi yedik 🙂

Akşam Duraklarımız: Bali Cafe ve Meter

Akşam ise ilk durağımız Bali Café oluyor. Burası bazı hop on hop off tur şirketinden bilet alanlara ücretsiz ikram sunabiliyor. (Eylül ayında gittiğimizde kapanmıştı)

Bizim aldığımız firmanın burada böyle bir hizmeti yoktu. Buradan sonraki durağımız ise Kacinzsy Caddesi’ndeki mekanlardan biri olan Meter oldu. Meter de fiyat olarak da mekan olarak da güzel bir yer.

Üçüncü Gün Pazar (3 Ocak 2016)

Nereleri Gezdik: Szimple Kert Pazarı, Hop on Hop off Kırmızı Tur, Kahramanlar Meydanı (Hösök Tere), Şehir Parkı (Varosliget), Vajdahunjad Kalesi (Vajdahunyad Vara), Shoes on The Danube (Macarca: Cipok a Duna Parton- Türkçe: Tuna’daki Ayakkabılar ), Parlamento Binası (Orszaghaz)

Nerelerde Yemek Yedik: Kahvaltı: Mondi Pegseg Öğle Yemeği: Karavan

Kaç adım attık: 14 bin 884 adım (Yaklaşık 15 km)

Szimple Kert’te Halk Pazarı

Szimple Kert 10


Son günümüzde zamanımız sınırlı olduğu için erkenden kalkıp kahvaltı için Mondi Pegseg’in yolunu tuttuk. Burada Nutellalı croissantlarımızı yedikten sonra Andrassy Utca’ya doğru yola koyulduk. Ancak buraya gitmeden gündüz gözü ile Szimple Kert’in fotoğraflarını çekmek istiyordum.

Szimple Kert 13

Sabah erken saatte mekanın kapısının açık olduğunu görünce şaşırmadık desem yalan olur. Sonra merak edip içeri girdik. Bir de ne görelim. Her gece şehrin en popüler yıkıntı barında sabah yerel pazar kurulmuş. İçeride bal satan amcalar mı ararsınız, turşu satan teyzeler mi? Peynircisinden hamur işlerine bildiğiniz yerel pazar kurulu idi. Sanırım blogger şansı hiçbir yerde okumadığım bir özelliğini öğrendik Szimple Kert’in. Meğer burada her pazar sabahtan öğlen 2’ye kadar pazar kurulurmuş.

Pazarı gezdikten sonra doğru Hop on Hop Off otobüsünü yakalamak Andrassy Utca’ya gittik. Burası Kırmızı turun 3. durağı. İlk sefer de 9:50’de geçiyor. Bu otobüsle 6. durak olan Kahramanlar Meydanı’na (Hösök Tere) kadar gidip otobüsten indik.

Kahramanlar Meydanı (Hösök Tere)

Kahramanlar Meydanı Budapeşte’nin görülmeden dönülmemesi gereken yerlerinden biri. Meydandaki heykeller kör eden cinsten. Tüm bu heykeller Macarların Avrupa’ya gelişlerinin 1000. yılı nedeniyle yapılmış.

Budapeşte Kahramanlar Meydanı’nın bir yanında Yunan Pantheon modelinde yapılmış varaklı bir müze sizi selamlıyor. Ancak heykeller o kadar güzel ki, birçok turist bu yapının yüzüne bakmıyor bile. Meydanın hemen yanındaki göl ise kışın donduğu için buz pisti olarak kullanılıyor. Avrupa’nın açık en büyük buz pisti olduğu söyleniyor.

Vajdahunyad Kalesi (Vajdahunyad Vara)

Buz pistinin yanında Vajdahunyad Kalesi dikkatimizi çekti ve oraya doğru yöneldiğimizde yine beni benden alan bir yapı karşıladı bizi. Burası da Macarların Avrupa’ya gelişlerinin (895) 1000. yılı şerefine 1896 yılında yapılmış.

Mimarı ise İgnac Alpar. Burada vaktimiz olmadığı için ziyaret edemediğimiz yerlerden biri de Macarların meşhur termal havuzlarından Szchenyi Bath oldu. Bu havuz 1909 yılında yapılmış oldukça tarihi bir termal havuzmuş. Hem dışarıda hem de içeride birçok havuzu olan bu tesiste tarihi yapıda çok soğukta sıcak suda değişik bir deneyim yaşayabilirsiniz. Hatta bazı geceler burada özel partiler de oluyor. Giriş ücreti 4500 HUF (82 TL) Bizim bir gün daha vaktimiz olsa denemeyi düşündüğümüz aktivitelerden biri idi. Sırf bunun için mayo, havlu ve terlik de getirmiştim ama uçağın rötarı tüm planlarımızı alt üst etti. Bir sonraki Budapeşte ziyaretim de gece buradaki partilerden birine katıldım. Açıkçası bu partiler için yaşlandığımı gördüm. Birçoğunuz eğlenebilir ama beni çok sarmadı. Ben daha çok Budapeşte harabe barlarını tercih ediyorum. 

Tuna’daki Ayakkabılar Anıtı (Cipok a Duna Parton)

Buradaki büyüleyici gezimiz sonrasında yeniden bir hop on hop off otobüsüne atlayıp kırmızı turu tamamladık 16. durakta (Szenchenyi Ter) inerek Parlamento binasına doğru yol aldık. Otobüsler sizi Zincirli Köprü yakınında bırakıyor. Siz Peşte tarafında kalarak Tuna boyunca ilerliyorsunuz. 5-6 dklık bir yürüyüş sonrasında karşınıza Tuna’daki Ayakkabılar Anıtı çıkıyor.

Burada birçok demirden ayakkabıyı Tuna kıyısında görüyorsunuz. Birçoğunun da önü Tuna’ya bakıyor. Bu anıtın ilginç ve bir o kadar da trajik bir öyküsü var. Naziler zamanında Yahudileri Tuna kıyısına dizer, vurmadan önce ayakkabılarını çıkartırmış. Çünkü o zaman ayakkabı çok değerli imiş. Onlar suya düşünce ayakkabılarının da Tuna’ya düşmesi istenmezmiş.

Parlamento Binası (Orszaghaz)


Bu ayakkabıların 150 200 metre ilerisinde ise o devasa yapısı ile Parlamento Binası’nı (Orszaghaz) görüyorsunuz. Bu yapı bence şehrin en güzel yapısı. Her gördüğümde keşke benim olsa dedim, yalan yok 🙂 Bunu diyen bir tek ben de değilmişim. Freddie Mercury de çok beğenip, satılık olup olmadığını sormuş zamanında.

Burası St. İstvan Bazilikası ile birlikte şehrin en yüksek yapısı. Zaten daha büyüğünü yapmak da yasakmış. Burası için zamanında çok ciddi bir para harcanmış. Tekne turunda rehberin verdiği bilgiye göre buranın yapımında harcanan para ile 60 bin kişilik bir şehir inşa edilebiliyormuş. Şaşırmam! İçini de ziyaret edebiliyorsunuz. Ancak içi oldukça pahalı. Bizim gibi AB üyesi olmayanlara 5000 HUF (91 TL), AB vatandaşlarına 2200 HUF (40 TL), AB öğrencilerine ise 1000 HUF (18 TL).

Ancak önceden internetten rezervasyon yapmakta fayda var yoksa günlük biletler tükenince para ile de olsa giremiyorsunuz. İçeride ayrıca bir de tarih müzesi var burası daha ucuz. AB öğrencilerine 500 HUF. Biz çok zamanımız olmadığı için müzenin içini bir sonraki ziyaretimize bıraktık diyelim. Bu arada Müze girişinde güzel de bir kafe var. Bir soluklanmak için düşünülebilir.

Biz buradan zamanımız az kaldığı için metro ile otelimize döndük. Parlamento Binası 2 nolu metro hattındaki Kossuth Ter durağında yer alıyor. Bizim otel de yine 2 nolu metro hattında Astoria durağında yer alıyordu. İkisi arasında sadece 2 durak var. Metro bilet ücreti ise 350 HUF.

Otelimize döndükten sonra Budapeşte Havalimanı’na gitmeden önce öğle yemeği yemek için Karavan’a uğradık ve son defa bir Langoş yedik ve akabinde metro ve otobüs ile Budapeşte Havaliman’ına ulaştık. Üstelik bu seyahat de yaklaşık 1 saat sürüyor ve oldukça kolay.

Son Olarak Budapeşte’de Kimlerle Tanıştık?

Benim için bir gezinin en keyifli yanı daha önceden tanımadığım kişilerle gezmek oluyor. Basın mensubu olarak gezdiğimde çoğu zaman seyahate gideceğim kişileri havalimanında tanır yol boyunca da samimiyetimiz artardı. Bence şehirlere anlam katan o şehirlerde hikayelerini öğrendiğiniz kişiler oluyor. Bu kişiler illa da o şehirde yaşamak zorunda değil. Hiç tanımadığınız kişileri o şehirler sayesinde tanıyorsunuz. Benim gibi hikayelerden beslenen biri için bu gerçekten de çok büyük bir keyif oluyor. Gezmenin belki de en sevdiğim yanı bu desem yalan olmaz.

Bu seyahatimizde de Almanya Stuttgart’tan 3 arkadaşla tanıştık. Seçil, Kübra ve Seray. Free walking tourist guide için beklerken rehberin o gün gelmeyeceğini öğrendik ve beraber şehri keşfetmeye karar verdik. Bu 3 arkadaş Boğaziçi İngilizce Öğretmenliği bölümünde son sınıfa gelip yarım dönem Almanya Stuttgart’ta yardımcı öğretmenlik yapmaya gitmişler. Öğretmenlik yaparken bir yandan da her Avrupa’da okuyan ya da çalışan arkadaş gibi Schengen bölgesinin nimetlerinden faydalanıyor ve boş zamanlarında bölge ülkeleri geziyorlar. Hatta Budapeşte sonrasında Prag’a geçip oradan Stuttgart’a döneceklerdi. Açıkçası 3 gün boyunca onlarla Budapeşte ‘de çok keyifli zaman geçirdik onlardan yeni hikayeler öğrendik.

Budapeşte Hakkında Diğer Yazılarım İçin

52 YORUMLAR

  1. Resimler ve yorumlar süper. Bizde ailecek gittik. Buradan aldığımız www. budapeste net le lokal türkçe şehir turu ve apartman ayarladık. Apartlar şehrin tam merkezindezdi ve gecelik 3 kişi 90 euro odedik. Şehri lokalinden kendi dilinden dinlemek süperdi. Gitmişken gülaş çorbasını ve palinkayı mutlaka deneyin

  2. Change office adresiniz resmen imdadımıza yetişti çok teşekkürler. Diğer yerler çok yüksek komisyon uyguluyor, en iyisi burası cidden…

  3. Merhaba,

    9 Şubat’ta gideceğim Budapeşte’ye tek başıma, ben de 3 gün kalacağım, o yüzden sizin rehberinizi temel almaya karar verdim. Çok güzel bir rehber olmuş, teşekkürler! Şimdi sizin gezdiğiniz bu yerleri maps.google’da yaptığım Budapeşte haritasına işaretliyorum. Sizin için sakıncası yoksa bunu paylaşıyorum, belki bir faydası olur gezeceklere =) Yeme-içme yerlerini tripadvisordan bulup ekledim

    https://www.google.com/maps/d/embed?mid=1fKdsbui6kDeb4s3ihAT8CG7AHhE

    Tekrar teşekkürler bu güzel rehber için!

  4. offff mükemmel 3 gün geçirmişsiniz cidden. avrupa şehirlerinden en çok etkileyeni oldu Budapeşte defalarca gitsem yine de doymam galiba. yine gitmek nasip olsun amin 🙂

  5. Merhaba, çok güzel bir yazı olmuş 2 günlük bir gezimiz olacak yazdıklarınız doğrultusunda programımızı oluşturduk. Sizce günlük budapest card almak mı hop on hop off tur biletleri almak mı daha mantıklı olacaktır?

    • Bence ikisine de gerek yok. Yürüyerek her yere gidebilirsiniz. Çok zorda kalırsanız 350 huf’a bir metro bileti alırsınız. Hop on hop off turu ben sadece kışın çok soğukt aüşüdüğüm için almıştım. Bu mevsimde gerek yok.

  6. Cuma günü çıkacağım gezi için okuduğum bu yazınla Budapeşteyi gezmiş kadar oldum… 😀
    Emeğine sağlık çok güzel bir rehber/yazı olmuş. Ayrıntılısını da çıktı aldım 😉

  7. Aman bazı özel gece kulüp lerine dikkat edin Hele birde Türk olduğunuzu söylerseniz eyvay birilerine içecek ısmarlayayım derken soyulursunuz, 5 euroluk 35 lik şarap 250 euro oluverir, fiyatına bakmadan veya sormadan sakın içmeyin.

  8. Gercekten yaşanacak ulke. Türk sayısı az. 1500 _ 2000 civarında. Fakat 10 dan fazla Türk lokantası var. Yunus emre kultur merkezi muduru ve diyanet camii imami harika insanlar. Her konuda yardim isteyebilirsiniz. Türk ögrenci veya turit olarak gelenlerle sık karşılaştırsınız. Ulasım alt yapı mükemmel. Hepsi entegre ve dakik. Osman hocam cogunluk Buda da yaşıyor demiş fakat Buda kısmı sehrin zengin kısmı. Bu nedenle Peste kısmı nufus açısından cok daha kalabalik. Birde insanlar sehir dısında yasamayı tercih ediyor. İnsanlar soguk gelebilir fakat bunda Rus isgalinin cok büyük etkisi olduğu söyleniyor. Sehir harika . Özellikle agustos sonu eylul badı gezmenizi tavsiye ederim.

  9. Arkadaşlar Budapeşte veya genel olarak Macaristan’da İnterchange adlı portakal renkli change ofislerde para change yapmayın. Yaklaşık yüzde 20 dolandırıyorlar haberiniz olsun.

  10. bende ç ok beğendim tavsiyeniz üzerine yukarıdaki yazınızın çıktısını aldım. ayın 9.11.2017 gidiyorum.. daha detaylı versiyonu var demişsiniz. nerede yada mümkünse gönderebilirmisiniz??.. eşimle ilk defa yurt dışına çıkıyoruz.
    teşekkür ederim

  11. bende bu noelde budapesteye cocuklarimla beraber gittim … iki günlük 23-24.12.2017.. yaziniz ciktisini aldim yanima..cok faydali oldu.cok tesekkür ederim..

  12. Çok keyifli virgwzi olduğu yazınızdan belli emeğinize sağlık. Merak ettiğim bi şey var. Paramızı Türkiyede euro yapıp orda huff mu yapmalıyız? Yoksa exchange ofislerde orada TL verip huff alabiliyor muyuz?

  13. Merhaba Osman Kurt bey biz de eşimle gelecek hafta Budapeşte ye gidiyoruz .Carlton hotel de kalacağız. Havaalanı 200E otobüse binip son durakta inip metro yapacağız ama hangi metro no ve durağı bu otele yakın acaba bilgi verirseniz çok sevinirim..şimdiden teşekkür ederim.

  14. Osman Bey, cok ilham verici bir yazı olmuş, resimlerinize bakarken üniversitenin TS sınıfında tanıstıgım sarışın, uzun saçlı bir arkadasıma benzetmiş olabilirim:))) Hatta Arto ve Arev’le biz taşralıları Istanbul’un en iyi iskendercisine götürüp ( Nişantaşı’ndaymış!!!) öğrenci bütçemizi battı balık diyerek harcadığımız için bir ay boyunca okulun yemekhanesinde kuponla beslenmek zorunda kaldığımızı anımsadım gülerek 😛
    O yüzden önümüzdeki ay Budapeşte’ye giderken YINE senin yolundan gitmeye karar verdim.. Umarım çok keyifli yılların ve yolların olmuştur Osman…Yollarda karşılaşmak üzere, Amicalement:)

  15. Teşekkürler Osman’cım, evet karşılaşalım bence de:) Budapeşte için birebir senin yolundan gideceğiz:) dönüşte haberleşmek üzere, selamlar:)

  16. Detaylı anlatım için teşekkürler, fakat 700 liraya nasıl gezdiğinize aklım ermedi desem yalan olmaz, paskalyada romanyadan araçla gitmeyi planlıyorum, oteller ortalama 100 euro civarında, apartlar 50 eurodan az değil, fazlası var azı yok tabii merkezi yerlere bakıyorum genelde, 3 gün kalmayı planlıyorum bakalım gezip göreceğiz.

    • Açıkçası 700 liraya gezdiğimde 2016 yılı ocak ayı idi. O günden bugüne hem uçak biletleri çok arttı hem de TL .ok değer kaybetti. Ben 700 TL dediğimde 1 TL 100 HUF yapıyordu. Şimdi 51,5 HUF yapıyor. Konaklama için de önerim hostellerdee kalmayı severseniz Octogon meydanı’nda yer alan Avenue Hostel çok iyidir.

  17. Ben Budapeştede oturuyorum, ama hiç bir zaman ne bazilikaya, ne de Sinagoga gitmedim, ne küçük prensesi, ne de Tuna’daki Ayakkabılar Anıtı görmedim. Buda şehri daha pahalı, daha kibar…
    Matthias Kilisesi gerçekten çok güzel, ve birkaç kere gördüm. Kale de güzel, ama Balıkçı Burcunu beğenmedim. (Eskide bunu bedava gezebildik…) Bana göre pizza için İtalyaya gidiniz. Macaristanda mesela “kürtős kalács” (davlumbazlı çöreği) “lángos”, (tuzlu lalanga) vs. yesiniz.
    Bana göre önemsiz ve önemli şeylerin karışığını gördünüz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz